Bugün Türkiye, olan biteni, yani neticeyi konuşuyor. Oysa sadece neticeden hareketle olayları analiz edersek asıl unsuru kaçırmış oluruz. Ayrıca neticeye geliş surecini iyi okuyamazsak neticeyi doğru değerlendiremeyiz ve köklü çözüm de üretemeyiz.Hislerimizi, tuttuğumuz takımlarımızı pardon partilerimizi, şahsi menfaatlerimizi, şan, şöhret, makam hırsımızı bir an elimizin tersiyle iterek ülkemizin içine düşürüldüğü süreci objektif olarak değerlendirir isek göremediğimiz veya görmek istemediğimiz gerçekleri idrak etmiş oluruz.1-"Açılım süreci" ve "Bu ülkede Kürt sorunu vardır" çerçevesinde izlenen siyasi yol haritası terörist algısını değiştirmiştir. Bölge halkının istekleri teröristlerin istekleri imiş veya teröristlerin istekleri bölge halkının istekleri imiş gibi bir algı oluşturulmuştur. Maalesef gece gündüz kadar ayrı olan bu unsurlar bir toplum mühendisliği ile aynıymış gibi siyaset üretilmiştir. Netice olarak bu siyasi yaklaşım toplumsal barışın bozulmasına, gerginliğin artmasına ve birbirini ötekileştirerek düşmanlıkların üretilmesine neden olmuştur. Bu yanlış yaklaşım bizi toplumsal ayrışmanın, bölünüp parçalanmanın eşiğine getirmiştir.2-Osmanlı'nın son bakiyesi olarak birçok halktan oluşan Türk milleti gerçeği, "Ne mutlu Türküm diyene" ifadesi ile formüle edilmiş ve millet şuuru "üstünlük ancak takva iledir." Toprağın topraktan üstünlüğü yoktur hepimiz Adem'in (as) çocuklarıyız, Adem de (as) topraktandır gerçeğinden beslenerek inşa edilmiştir. Bu gerçeği görmek istemeyen İslam adına yola çıktıklarını iddia edenler; "Ne mutlu Türküm diyene" ifadesini bölücülük -din dışı- olarak algılayıp ağızlarına bile almazken, Allah'ın lanetlediği, İslam peygamberinin her türlü ırkçılık ayağımın altındadır dediği "mikro milliyetçilik" ile kardeşi kardeşe düşman eden nifak tohumlarını toplumun içerisine serpmişlerdir. Toplumsal fay hattının kırılmasında tetikleyici rol üstlenmişlerdir. Dün sağcı-solcu bugün ise Kürt-Türk, Laz-Çerkez, Alevi-Sünni ayrışmasının önü açılmış, düşmanlıklar inşa edilmiştir. Netice olarak Vatanımız üzerine hesabı olan, üniter yapımızın varlığından rahatsız olan dış güçlerin menfaatleri doğrultusunda siyaset üretilmiştir.3-Uyguladığımız yanlış dış politika yüzünden komşularımızın üniter yapılarının ortadan kalkmasına, bölgemizdeki istikrarın bozulmasına, sınırlarımızın güvenliğinin ortadan kalkmasına neden olduk. Derin Amerika'nın idealleri ve Amerika dostluğu uğruna Müslüman komşularımızın hepsini kendimize düşman etmiş olduk. Bölgedeki ekonomik ve siyasi gücümüzü de kaybederek kendimizi "Değerli yalnızlığa" mahkûm ettik.Yarın devam edecek...
Harun Kayacı / diğer yazıları
- O kurtuluş kapısıydı / 14.04.2024
- Zulme baş kaldırmak sistemle olur / 19.11.2023
- Hamaset mi, çözüm mü? / 16.11.2023
- Asıl hedef Türkiye! / 06.11.2023
- Sahi siz kimsiniz, Sayın Önkibar? / 08.05.2023
- Yeni Mesaj’la çeyrek asır / 01.12.2022
- İslam’ı yaşamak, Ehl-i Beyt’i anlamaktan geçer / 04.08.2022
- Gadir-i Hum bayramını anlamak / 18.07.2022
- Bermuda ekonomi üçgeninden kurtulmanın yolu / 02.12.2021
- Böyle bir şey olabilir mi, biz neyi tartışıyoruz? / 01.12.2021
- Zulme baş kaldırmak sistemle olur / 19.11.2023
- Hamaset mi, çözüm mü? / 16.11.2023
- Asıl hedef Türkiye! / 06.11.2023
- Sahi siz kimsiniz, Sayın Önkibar? / 08.05.2023
- Yeni Mesaj’la çeyrek asır / 01.12.2022
- İslam’ı yaşamak, Ehl-i Beyt’i anlamaktan geçer / 04.08.2022
- Gadir-i Hum bayramını anlamak / 18.07.2022
- Bermuda ekonomi üçgeninden kurtulmanın yolu / 02.12.2021
- Böyle bir şey olabilir mi, biz neyi tartışıyoruz? / 01.12.2021