Toplum olarak çok hızlı değişimlerle yüzleştiğimiz bir çağdayız. Teknolojik gelişmeler, deprem ve pandemi gibi büyük kırılmalar, hayatımızı bütünüyle etkiledi. Bizler, 60 kuşağı olarak bu değişimlerin çoğuna bizzat şahitlik etmiş bir nesiliz. Bugün geriye dönüp baktığımızda, anılarımızı kitaplaştırmış olsak, hiç şüphesiz o kitapların ortak başlığı "Değişim" olurdu.
Fakat değişmeyen bir gerçek vardır:
İnsanın yaratılış gayesi. Zâriyât Suresi 56. ayetin bildirimiyle:
"Ben cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım."
Kulluk, bir duruş gerektirir; bir çizgide sabit kalmayı, bir davanın yükünü taşımayı gerektirir. Kulluk çizgisi değişirse, dava da çözülür.
60 kuşağı olarak birçok toplumsal dönüşüm gördük ancak son yıllarda siyasette yaşanan savrulmalar, belki de tarihte benzeri görülmemiş bir hızda gerçekleşiyor. "İman, ahlak ve dava" söylemiyle yıllarca siyaset yapanların, bugün kendi kuruluş gerekçelerini dahi inkâr eden bir noktaya sürüklenmesini hayretle izliyoruz.
Bir zamanlar terör örgütlerine karşı duruşuyla oy toplayan partilerin bugün terörist elebaşlarına övgü düzen açıklamalar yapması, bu savrulmanın en çarpıcı göstergesidir.
Bu sadece siyasi bir değişim değildir;
Bu, duruşun değişimidir.
Bu, omurganın kırılmasıdır.
Bu, vatan bilincinin aşınmasıdır.
Tam da bu noktada Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Lütfullah Önder, bu tehlikeli gidişatı açık yüreklilikle dile getirmiştir. Açıklamalarından konumuzla alakalı tespitini aynen aktarıyoruz:
"Ülkemizde özellikle Meclis'te grubu olan siyasi partilere baktığımız zaman artık bir duruş tarifleyemediğimizi maalesef görmekteyiz. Hâlbuki siyasi partilerin temel bir renkleri olur, bir duruşları olur, bir politikaları olur ve o temel çizgileri değişmez. Örneğin "Milliyetçi Hareket Partisi ya da AK Parti terörle ilgili nerede duruyor?" diye sorduğunuz zaman dün farklı yerde duruyordu, daha önceki gün daha farklı yerde duruyordu, bugün çok daha farklı bir yerde durduklarını görüyoruz. Örneğin Cumhuriyet Halk Partisi'nin ekonomiyle ilgili, devletçilikle ilgili, milliyetçilikle ilgili — ki bu altı okun temel altı oktan birer başlıktır — bu başlıklarda nerede duruyor, nasıl tarifliyor diye sorduğunuz zaman dün farklı tanımladıklarını, bugün farklı tanımladıklarını görüyoruz. Hâlbuki siyasi partilerin belli ilkeleri olmalı, belli renkleri olmalı ve bu değişmemeli. İnsanlar o renkleri benimsediği için o partilere gitmeli. Şimdi bırakın o temel çizgiyi, oy verirken yapılan propagandanın bugün aksinin yürütüldüğünü, yapıldığını maalesef görmekteyiz. Biz Bağımsız Türkiye Partisi olarak kurulduğumuz günden bugüne çizgisi değişmeyen, rengi değişmeyen ve bu anlamda da bir davası olan bir siyasi partiyiz. Çünkü dava dediğiniz şey budur. Aksi hâlde dün farklı, bugün farklıysanız sizin bir davanız yoktur anlamına gelir."
Siyasetteki değişim rüzgârlarının nereye eserse oraya savurduğu bir dönemdeyiz. Böyle zamanlarda en büyük ihtiyaç; ilke sahibi, omurgalı, davasına sadık insanların sesidir.
Gerçek dava adamının duruşu değişmez.
Sözü değişmez.
Rüzgâra göre yön değiştirmez.
Çünkü dava, günü kurtarmak için değil, vakti geldiğinde bedel ödemek için vardır.
Aradığımız bu duruşun adresinin kurulduğu günden bu yana hiçbir görüş ve çizgisinden taviz vermeyen değişmeyen tek siyasi partinin Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) olduğunu halkımızın anlama vakti gelmiştir. Vakit kaybı ziyandır, bedeli yok olup gitmektir. Bizden hatırlatması.
Fakat değişmeyen bir gerçek vardır:
İnsanın yaratılış gayesi. Zâriyât Suresi 56. ayetin bildirimiyle:
"Ben cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım."
Kulluk, bir duruş gerektirir; bir çizgide sabit kalmayı, bir davanın yükünü taşımayı gerektirir. Kulluk çizgisi değişirse, dava da çözülür.
60 kuşağı olarak birçok toplumsal dönüşüm gördük ancak son yıllarda siyasette yaşanan savrulmalar, belki de tarihte benzeri görülmemiş bir hızda gerçekleşiyor. "İman, ahlak ve dava" söylemiyle yıllarca siyaset yapanların, bugün kendi kuruluş gerekçelerini dahi inkâr eden bir noktaya sürüklenmesini hayretle izliyoruz.
Bir zamanlar terör örgütlerine karşı duruşuyla oy toplayan partilerin bugün terörist elebaşlarına övgü düzen açıklamalar yapması, bu savrulmanın en çarpıcı göstergesidir.
Bu sadece siyasi bir değişim değildir;
Bu, duruşun değişimidir.
Bu, omurganın kırılmasıdır.
Bu, vatan bilincinin aşınmasıdır.
Tam da bu noktada Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Lütfullah Önder, bu tehlikeli gidişatı açık yüreklilikle dile getirmiştir. Açıklamalarından konumuzla alakalı tespitini aynen aktarıyoruz:
"Ülkemizde özellikle Meclis'te grubu olan siyasi partilere baktığımız zaman artık bir duruş tarifleyemediğimizi maalesef görmekteyiz. Hâlbuki siyasi partilerin temel bir renkleri olur, bir duruşları olur, bir politikaları olur ve o temel çizgileri değişmez. Örneğin "Milliyetçi Hareket Partisi ya da AK Parti terörle ilgili nerede duruyor?" diye sorduğunuz zaman dün farklı yerde duruyordu, daha önceki gün daha farklı yerde duruyordu, bugün çok daha farklı bir yerde durduklarını görüyoruz. Örneğin Cumhuriyet Halk Partisi'nin ekonomiyle ilgili, devletçilikle ilgili, milliyetçilikle ilgili — ki bu altı okun temel altı oktan birer başlıktır — bu başlıklarda nerede duruyor, nasıl tarifliyor diye sorduğunuz zaman dün farklı tanımladıklarını, bugün farklı tanımladıklarını görüyoruz. Hâlbuki siyasi partilerin belli ilkeleri olmalı, belli renkleri olmalı ve bu değişmemeli. İnsanlar o renkleri benimsediği için o partilere gitmeli. Şimdi bırakın o temel çizgiyi, oy verirken yapılan propagandanın bugün aksinin yürütüldüğünü, yapıldığını maalesef görmekteyiz. Biz Bağımsız Türkiye Partisi olarak kurulduğumuz günden bugüne çizgisi değişmeyen, rengi değişmeyen ve bu anlamda da bir davası olan bir siyasi partiyiz. Çünkü dava dediğiniz şey budur. Aksi hâlde dün farklı, bugün farklıysanız sizin bir davanız yoktur anlamına gelir."
Siyasetteki değişim rüzgârlarının nereye eserse oraya savurduğu bir dönemdeyiz. Böyle zamanlarda en büyük ihtiyaç; ilke sahibi, omurgalı, davasına sadık insanların sesidir.
Gerçek dava adamının duruşu değişmez.
Sözü değişmez.
Rüzgâra göre yön değiştirmez.
Çünkü dava, günü kurtarmak için değil, vakti geldiğinde bedel ödemek için vardır.
Aradığımız bu duruşun adresinin kurulduğu günden bu yana hiçbir görüş ve çizgisinden taviz vermeyen değişmeyen tek siyasi partinin Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) olduğunu halkımızın anlama vakti gelmiştir. Vakit kaybı ziyandır, bedeli yok olup gitmektir. Bizden hatırlatması.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Dava adamının duruşu da sözü de değişmez / 22.11.2025
- Kalbin pası nasıl silinir? / 21.11.2025
- Ahireti unutan dünyasını da kaybeder / 20.11.2025
- Toplumun çekirdeği ailedir / 19.11.2025
- Vatan için toprağa düşen yiğitlere… / 18.11.2025
- Hak yerini bulmazsa? / 17.11.2025
- Haksızlık karşısında tavrımız nedir? / 16.11.2025
- Attığınız adıma dikkat edin, hesabı çetindir / 15.11.2025
- “Şimdi daha da kudurabilirsiniz” / 14.11.2025
- Atatürk ile Türk Milleti arasındaki suni perdeler kalkıyor / 13.11.2025
- Kalbin pası nasıl silinir? / 21.11.2025
- Ahireti unutan dünyasını da kaybeder / 20.11.2025
- Toplumun çekirdeği ailedir / 19.11.2025
- Vatan için toprağa düşen yiğitlere… / 18.11.2025
- Hak yerini bulmazsa? / 17.11.2025
- Haksızlık karşısında tavrımız nedir? / 16.11.2025
- Attığınız adıma dikkat edin, hesabı çetindir / 15.11.2025
- “Şimdi daha da kudurabilirsiniz” / 14.11.2025
- Atatürk ile Türk Milleti arasındaki suni perdeler kalkıyor / 13.11.2025

















































































