Demokrasilerde seçimler, demokrasinin bayramı kabul edilir. O nedenle seçim kampanyaları, şölen havasında sürdürülür. Mitingler, müzikli ve eğlenceli bir biçimde düzenlenir. Çünkü mitinglerin seçmenin tercihini değiştirdiği yönünde ne bir araştırma, ne de bir görüş mevcuttur. Seçmen tercihinin oluşmasında en etkili olan siyasi parti liderlerinin karşılıklı açıkoturumlarıdır. Bu da ülkemizde uzun yıllardır gerçekleştirilmiyor.Açıkoturumlar, medenice tartışmalar, olgunluğun ve gelişmişliğin göstergesidir. Ülkemizde ileri demokrasiden ve demokrasiyi yükseltmekten söz edilir, ama bu ve benzeri eksikliklerimiz bir türlü giderilmez. Demokrasinin bayramına gelince, onun esamisi bile okunmaz. Ne bayramı? Millet, seçim gününü büyük bir endişe ve korkuyla beklemektedir. Bir başka deyişle, ülkemizde demokrasinin bayramını kutlamak şöyle dursun, terör kol gezmektedir. Seçim güvenliği en önemli sorun olarak önümüzde durmaktadır. Seçimler güvenlik içerisinde yapılacak mı, yapılmayacak mı, bunu tartışıyoruz.Son seçimlerde, ekonomik vaatlerin ağırlık kazanması sevindirici bir gelişmeydi. Millet, öncelikli olarak ekonomik vaatlerin tartışılacağını bekliyordu. Fakat öyle olmadı. Bu beklenti başka bir bahara kaldı. Terör, seçim tartışmalarının ana konusu haline geldi.Buna rağmen ekonomik vaatleri tartışanlar, üzerinde yoğunlaşanlar, az da olsa bulunmaktadır. Özellikle CHP'nin lâiklik, Cumhuriyeti koruma ve kollama vurgusundan uzaklaşıp, ekonomik vaatleri esas alan seçim bildirgesi hazırlaması çok dikkat çekmiştir.CHP'nin 7 Haziran seçimlerinde emeklilere iki maaş ikramiye ve 1.500 TL. asgari ücret vaadini, AKP'liler pek ciddiye almadı, fakat seçmen hiç de öyle düşünmedi. AKP, seçim sonuçları üzerinde yaptığı araştırma ve incelemelerde, bu gerçekle yüzleşti. Bundan dolayı AKP de ekonomik vaatlere yöneldi. Ekonomik vaatler iyi, güzel de kaynak nerede? Giderleri arttırıcı vaatlerden önce, gelirlerin nasıl arttırılacağını ortaya koymak gerekmez mi? AKP ve CHP, bu konuda birbirini eleştiriyor, fakat hiçbiri hâlihazırdaki bütçeden başka kaynak gösteremiyor. Eski Başbakan Yardımcısı ve AKP Ankara milletvekili adayı Ali Babacan, ekonomik vaatte bulunan muhalefet partilerini şöyle eleştiriyor: "Muhalefet partilerinin vaatleri 150 ila 180 milyar tutuyor. Yani milli gelirin yüzde 7 ila 9'u arasında bir rakamdan söz ediyoruz. Bizimki yüzde 1 ve bunun tedbirleri alınmış şekilde bir program ve bütçe ortaya koyuyoruz." AKP'nin iktidarı boyunca ekonomi yönetimini emanet ettiği kişi olan Ali Babacan böyle söylediğine göre, demek ki, AKP'nin de gelirleri arttırıcı bir formülü bulunmuyor.Siyasi partileri ekonomik vaatleri böylesine önemsemeye iten BTP olmuştur. Çünkü BTP, tüm ezberleri bozan
Milli Ekonomi Modeli (MEM) ile siyaset sahnesine çıkmıştır. BTP dışındaki partilere kaynak sorulunca sağa sola vuruyorlar. Gerçekte ise kaynaksız vaatler, boş sözden ve aldatmacadan ibaret kalır. Seçmen bunu değerlendiremezse, bir kere daha aldanmış olur.