“Dün bugüne, suyun suya benzemesinden daha çok benzer.”
-İbn Haldun-
İlerleyen günlerde Mezopotamya ve Basra’da petrol kaynaklarına daha güçlü bir şekilde nüfuz edebilmek için W. Churchill’in bir fikri vardır. Bölgede faaliyet gösteren İngiliz firması APOC’i kamulaştırmak... Şirketle Donanma ve Hazine Bakanlıkları arasında görüşmeler başlar. 20 Temmuz 1914 tarihinde imzalanan sözleşme ile İngiliz Hazinesi, 2,2 milyon sterlin sermaye koyma karşılığında APOC’un %51 hissesini satın alır. Bu kararın mimarı W. Churchill ülkesinin kazancını şöyle ifade eder:
“Bu yatırımdan elde edilen ve gelecekte elde edilecek toplam kar, sadece bu yıl inşa edilen gemilerin maliyetini karşılamakla kalmayacak, olasıdır ki bir gün 1912, 1913 ve 1914 yıllarında hiçbir siyasi gücün inşa edemediği boyuttaki bir donanmanın, vergi mükelleflerine tek bir kuruş yük getirmeden gerçekleştiğini de kanıtlayacaktır.”
APOC’un sermayesinde devlet çoğunluğu sağlandıktan sonra bu şirket kanalıyla verimli petrol yataklarının İngiliz denetimine alınması daha kolaylaşacaktır.
Demek ki; 20. Yüzyıl başlarında devlet ekonomiden çekilerek değil, bizzat ekonomiyi yönlendirerek güçlenmektedir. Peki, günümüzde öyle mi?
Öyle olmasa Boeing için ABD, AirBus için Avrupa ülkeleri birbirine girer miydi? Sürecin sonunda şirketlere devletlerin yaptığı finansman ortaya çıkmadı mı? (Bkz. 24 Aralık 2012 tarihli Yeni Mesaj) Daha da önemlisi 2008 krizinde bize ekonomiden devlet çekilsin diyenler 200 milyar dolarlık yardımlarla Fannie Mae ve Freddie Mac’i, 50 miyar dolarlık kurtarma paketiyle General Motors’u ,572 Milyar Dolar ile İrlanda bankalarını vs. finanse etmediler mi?
Oysa 2001 krizinde IMF bize banka kurtarmaları yasaklamıştı. Bugün ise 70 yıllık birikimler, kamu şirketleri, oto yollar, köprüler satılmakta ya da kiralanmaktadır. Dayanak ise devletin ekonomiden çekilmesi gerekliliğidir.
Tarih bir milletin hafızasıdır. Temel unsuru da insandır. İnsan ise dün ne ise bugün de odur. Bu sebeple insan değişmedikçe tarihin akışı değişmez. “Siz kendinizi değiştirmedikçe Allah sizi değiştirmez” ilahi ölçüsü ile bakıldığında millet gafletten ya da gafil idarecilerden ancak kendini değiştirerek kurtulabilir.
Ya da bugün dünün devamı olur…
(Yararlanılan kaynak: İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Petropolitik; Hikmet Uluğbay; De Ki yay. 2008).
-İbn Haldun-
İlerleyen günlerde Mezopotamya ve Basra’da petrol kaynaklarına daha güçlü bir şekilde nüfuz edebilmek için W. Churchill’in bir fikri vardır. Bölgede faaliyet gösteren İngiliz firması APOC’i kamulaştırmak... Şirketle Donanma ve Hazine Bakanlıkları arasında görüşmeler başlar. 20 Temmuz 1914 tarihinde imzalanan sözleşme ile İngiliz Hazinesi, 2,2 milyon sterlin sermaye koyma karşılığında APOC’un %51 hissesini satın alır. Bu kararın mimarı W. Churchill ülkesinin kazancını şöyle ifade eder:
“Bu yatırımdan elde edilen ve gelecekte elde edilecek toplam kar, sadece bu yıl inşa edilen gemilerin maliyetini karşılamakla kalmayacak, olasıdır ki bir gün 1912, 1913 ve 1914 yıllarında hiçbir siyasi gücün inşa edemediği boyuttaki bir donanmanın, vergi mükelleflerine tek bir kuruş yük getirmeden gerçekleştiğini de kanıtlayacaktır.”
APOC’un sermayesinde devlet çoğunluğu sağlandıktan sonra bu şirket kanalıyla verimli petrol yataklarının İngiliz denetimine alınması daha kolaylaşacaktır.
Demek ki; 20. Yüzyıl başlarında devlet ekonomiden çekilerek değil, bizzat ekonomiyi yönlendirerek güçlenmektedir. Peki, günümüzde öyle mi?
Öyle olmasa Boeing için ABD, AirBus için Avrupa ülkeleri birbirine girer miydi? Sürecin sonunda şirketlere devletlerin yaptığı finansman ortaya çıkmadı mı? (Bkz. 24 Aralık 2012 tarihli Yeni Mesaj) Daha da önemlisi 2008 krizinde bize ekonomiden devlet çekilsin diyenler 200 milyar dolarlık yardımlarla Fannie Mae ve Freddie Mac’i, 50 miyar dolarlık kurtarma paketiyle General Motors’u ,572 Milyar Dolar ile İrlanda bankalarını vs. finanse etmediler mi?
Oysa 2001 krizinde IMF bize banka kurtarmaları yasaklamıştı. Bugün ise 70 yıllık birikimler, kamu şirketleri, oto yollar, köprüler satılmakta ya da kiralanmaktadır. Dayanak ise devletin ekonomiden çekilmesi gerekliliğidir.
Tarih bir milletin hafızasıdır. Temel unsuru da insandır. İnsan ise dün ne ise bugün de odur. Bu sebeple insan değişmedikçe tarihin akışı değişmez. “Siz kendinizi değiştirmedikçe Allah sizi değiştirmez” ilahi ölçüsü ile bakıldığında millet gafletten ya da gafil idarecilerden ancak kendini değiştirerek kurtulabilir.
Ya da bugün dünün devamı olur…
(Yararlanılan kaynak: İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Petropolitik; Hikmet Uluğbay; De Ki yay. 2008).
Mehmet Maruf / diğer yazıları
- Akrep kıskacı / 05.12.2019
- NATO "güvenilir" midir? / 15.10.2015
- Düşmanı tanımak / 19.01.2014
- Ajax Operasyonu-II / 14.01.2014
- Ajax Operasyonu-I / 13.01.2014
- Ali Napolyon, Hacı Wilhelm ve diğerleri / 30.11.2013
- Batı bizden korkar mı? / 23.11.2013
- Biz ancak bize benzeriz / 17.11.2013
- Biz kimiz? / 14.11.2013
- Bin yıllık korku / 10.09.2013
- NATO "güvenilir" midir? / 15.10.2015
- Düşmanı tanımak / 19.01.2014
- Ajax Operasyonu-II / 14.01.2014
- Ajax Operasyonu-I / 13.01.2014
- Ali Napolyon, Hacı Wilhelm ve diğerleri / 30.11.2013
- Batı bizden korkar mı? / 23.11.2013
- Biz ancak bize benzeriz / 17.11.2013
- Biz kimiz? / 14.11.2013
- Bin yıllık korku / 10.09.2013