Devletin bekâsı için güçlü kimlik
20.05.2011 00:00:00
Prof. Dr. Haydar Baş'a göre; "kimlik", etnik farklılıkların üstünde bir olgudur. Kimlik, milletlerin sahip oldukları, inançları, kültürleri, dilleri, tarihleri ile şekillenmektedir. Örneğin Türk kimliği, bir millet olma ve medeniyet kimliğidir. Türk kimliği, aynı değerleri paylaşan bütün etnik kökenlerin ortak adıdır, ortak kimliğidir
Milli kimlik, bir milletin kültürünün, inancının, tarihinin ve medeniyetinin tezahürüdür. Bu özelliklerini kaybetmiş olan bir milletin kimliğini koruyabilmesi, gelecekte var olabilmesi asla mümkün değildir.
Türk kimliği, bir millet olma ve medeniyet kimliğidir"Kimlik kavramı etnik farklılıkların üstünde bir olgudur. Kimlik, milletlerin sahip oldukları, inançları, kültürleri, dilleri, tarihleri ile şekillenmektedir. Örneğin Türk kimliği, bir millet olma ve medeniyet kimliğidir. Bu millet ve medeniyet çatısı, altında Laz, Kürt, Çerkez, Türk, Boşnak vb birçok etnik özelliği barındırır. Türk kimliği, aynı değerleri paylaşan bütün etnik kökenlerin ortak adıdır, ortak kimliğidir" (Sosyal Devlet-Milli Devlet, Prof. Dr. Haydar Baş, sayfa:33)İşte millet dediğimiz kavram, bir milli kimlik etrafında toplanmış olan tüm etnik kökenlerin ortak adıdır. "Yıllarca bu vatanda Türk kimliği altında aynı değerlerle yoğrulmuş ve aynı değerleri koruma sevdalısı olan halklar, Türk bünyesini, yani Türk milletini oluşturmuşlardır.Bu sebeple etnik çeşitlilik, asla ayrımcılık sebebi değil, tam tersine bir zenginliktir. Tarihten gelen kültür birliği, siyaset birliği, inanç birliği vs gibi değerlerle süzülerek gelip medeniyet birliğimizi oluşturan bu çeşitlilik, ayrılık sebebi değil; bilakis güçlü bir bünyenin oluşması demektir." (a.g.e. sayfa:34 )
İşgal sevdalıları, kaleyi içeriden teslim alma yoluna gidiyorlarÜlkemizin stratejik bir konumda olması ve tarihten gelen büyük bir birikime ve mirasa sahip olması düşmanlarımızın bizler üzerine odaklanmasına neden olmuştur.Savaş meydanlarında mağlup edemeyeceklerini iyi bilen işgal sevdalıları, yöntem değiştirerek -kuzu postuna bürünen kurt misali- içimizdeki taşeron siyasetçi-medya-basın-akademisyen takımını kullanarak kaleyi içeriden teslim alma yoluna gitmişlerdir. Ve maalesef bu noktada oldukça yol kat etmişlerdir.Milli politikalar devre dışı bırakılmış, iç politikamız AB'ye, dış politikamız ABD'ye ve ekonomimiz ise IMF, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların insafına terk edilmiştir. Bunun neticesinde devletin millete hizmet yönü tamamen zayıflatılmış, siyasiler millete değil de yabancılara ve azınlıklara hizmet eder konuma gelmiş, devletin kurumları birbirine düşürülmüş, hem ülke ekonomisi hem de fertler borç batağına sürüklenmiş, tarım köylüsü, sanayici, esnaf, memur, işçi, emekli bitirilmiş, işsizlik artık normalmiş gibi algılanmaya başlanmış, eğitim milli olmaktan çıkmış, sağlık ve sosyal güvenlik vatandaşın sırtına yüklenmiş ve daha birçok olumsuz tablo bu aziz millete yaşattırılmıştır.
İç politika, dış politika ve ekonomi, AB sevdası, ABD müttefikliği kurbanıDış politikada ise durum farklı değildir. Kıbrıs ve Ermenistan politikası çökmüş, Kuzey Irak'ta, Ege'de kırmızıçizgilerimiz yok edilmiş, Türk askerinin, ABD'nin paralı askeri olması yolunda adımlar atılmış, Türkiye her konuda ABD'nin taşeronu olma durumuna itilmiş, Türk milleti dış arenada haklı olduğu her konuda haksız konuma düşürülmüştür.Kısaca Türkiye'de iç politika, dış politika ve ekonomi, AB sevdası, ABD müttefikliği uğruna tamamen feda edilmiştir.Böyle müflis siyaset ve ekonomiye sahip bir Türkiye tablosunda bırakın daha güçlü bir milli kimliğin oluşmasını, bırakın tarihten bize miras kalan kimliğimize yeniden ulaşmamızı, mevcut halimizi dahi korumamız mümkün değildir.
Milli kimliğin oluşması için neler yapılmalı?Borç alan emir alır, emir alan ise asla milli bir kimliğe sahip olmaz, kişiliksiz olur, köle olur.Milli kimliğin bekası, "güçlü devlet, güçlü ordu ve sağlam aile yapısı"na bağlıdır. Bu üç unsurun oluşması da ekonomik problemlerini çözmüş, gelir dağılımındaki adaleti sağlamış, fertlerine yeterli eğitim verebilen, sağlık sistemindeki bütün gedikleri kapatmış, fertlerine hak ve özgürlüklerini doya doya yaşatan Milli Devlet anlayışıyla mümkündür. (devam edecek) Murat Çabas
Milli kimlik, bir milletin kültürünün, inancının, tarihinin ve medeniyetinin tezahürüdür. Bu özelliklerini kaybetmiş olan bir milletin kimliğini koruyabilmesi, gelecekte var olabilmesi asla mümkün değildir.
Türk kimliği, bir millet olma ve medeniyet kimliğidir"Kimlik kavramı etnik farklılıkların üstünde bir olgudur. Kimlik, milletlerin sahip oldukları, inançları, kültürleri, dilleri, tarihleri ile şekillenmektedir. Örneğin Türk kimliği, bir millet olma ve medeniyet kimliğidir. Bu millet ve medeniyet çatısı, altında Laz, Kürt, Çerkez, Türk, Boşnak vb birçok etnik özelliği barındırır. Türk kimliği, aynı değerleri paylaşan bütün etnik kökenlerin ortak adıdır, ortak kimliğidir" (Sosyal Devlet-Milli Devlet, Prof. Dr. Haydar Baş, sayfa:33)İşte millet dediğimiz kavram, bir milli kimlik etrafında toplanmış olan tüm etnik kökenlerin ortak adıdır. "Yıllarca bu vatanda Türk kimliği altında aynı değerlerle yoğrulmuş ve aynı değerleri koruma sevdalısı olan halklar, Türk bünyesini, yani Türk milletini oluşturmuşlardır.Bu sebeple etnik çeşitlilik, asla ayrımcılık sebebi değil, tam tersine bir zenginliktir. Tarihten gelen kültür birliği, siyaset birliği, inanç birliği vs gibi değerlerle süzülerek gelip medeniyet birliğimizi oluşturan bu çeşitlilik, ayrılık sebebi değil; bilakis güçlü bir bünyenin oluşması demektir." (a.g.e. sayfa:34 )
İşgal sevdalıları, kaleyi içeriden teslim alma yoluna gidiyorlarÜlkemizin stratejik bir konumda olması ve tarihten gelen büyük bir birikime ve mirasa sahip olması düşmanlarımızın bizler üzerine odaklanmasına neden olmuştur.Savaş meydanlarında mağlup edemeyeceklerini iyi bilen işgal sevdalıları, yöntem değiştirerek -kuzu postuna bürünen kurt misali- içimizdeki taşeron siyasetçi-medya-basın-akademisyen takımını kullanarak kaleyi içeriden teslim alma yoluna gitmişlerdir. Ve maalesef bu noktada oldukça yol kat etmişlerdir.Milli politikalar devre dışı bırakılmış, iç politikamız AB'ye, dış politikamız ABD'ye ve ekonomimiz ise IMF, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların insafına terk edilmiştir. Bunun neticesinde devletin millete hizmet yönü tamamen zayıflatılmış, siyasiler millete değil de yabancılara ve azınlıklara hizmet eder konuma gelmiş, devletin kurumları birbirine düşürülmüş, hem ülke ekonomisi hem de fertler borç batağına sürüklenmiş, tarım köylüsü, sanayici, esnaf, memur, işçi, emekli bitirilmiş, işsizlik artık normalmiş gibi algılanmaya başlanmış, eğitim milli olmaktan çıkmış, sağlık ve sosyal güvenlik vatandaşın sırtına yüklenmiş ve daha birçok olumsuz tablo bu aziz millete yaşattırılmıştır.
İç politika, dış politika ve ekonomi, AB sevdası, ABD müttefikliği kurbanıDış politikada ise durum farklı değildir. Kıbrıs ve Ermenistan politikası çökmüş, Kuzey Irak'ta, Ege'de kırmızıçizgilerimiz yok edilmiş, Türk askerinin, ABD'nin paralı askeri olması yolunda adımlar atılmış, Türkiye her konuda ABD'nin taşeronu olma durumuna itilmiş, Türk milleti dış arenada haklı olduğu her konuda haksız konuma düşürülmüştür.Kısaca Türkiye'de iç politika, dış politika ve ekonomi, AB sevdası, ABD müttefikliği uğruna tamamen feda edilmiştir.Böyle müflis siyaset ve ekonomiye sahip bir Türkiye tablosunda bırakın daha güçlü bir milli kimliğin oluşmasını, bırakın tarihten bize miras kalan kimliğimize yeniden ulaşmamızı, mevcut halimizi dahi korumamız mümkün değildir.
Milli kimliğin oluşması için neler yapılmalı?Borç alan emir alır, emir alan ise asla milli bir kimliğe sahip olmaz, kişiliksiz olur, köle olur.Milli kimliğin bekası, "güçlü devlet, güçlü ordu ve sağlam aile yapısı"na bağlıdır. Bu üç unsurun oluşması da ekonomik problemlerini çözmüş, gelir dağılımındaki adaleti sağlamış, fertlerine yeterli eğitim verebilen, sağlık sistemindeki bütün gedikleri kapatmış, fertlerine hak ve özgürlüklerini doya doya yaşatan Milli Devlet anlayışıyla mümkündür. (devam edecek) Murat Çabas
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
