Devletle vatandaş arasındaki en önemli bağlardan biri 'kamu hizmeti' ve 'vergi'dir. Devletten kamu hizmeti alan vatandaş, vergisini seve seve veriyordu. Kamu hizmetleri de özelleştirilince, vatandaşın devlete ve haliyle vergiye bakışı olumsuz yönde değişti. Bazı vatandaşlar, "devletten kamu hizmeti alamıyorum, o zaman benim de vergi vermemem gerekir" demeye başladı. Bir başka deyişle, hesapsız kitapsız özelleştirmeler, devletin altını oydu ve yıkımına sebep oldu.Kamu hizmetlerinin özelleştirilmesiyle devlet, etki altına alındı, işlevsiz bir hayalete dönüştürüldü ve yasaların içi boşaltıldı. Devlet, artık vatandaşlarına güven ve sağlam bir gelecek duygusu veremiyor. Hastane, ulaşım, posta ve iletişim sistemleri gibi en temel kamu hizmetlerini özelleştirmiş bir devlet, bu duyguyu verebilir mi? Elbette veremez. Hâsılı özelleştirmeler, vatandaşlığı geri plâna attı, müşteri olmayı öne çıkardı, devletin düzenleyicilik yeteneğini ve saygınlığını büyük oranda aşındırdı.Özelleştirmelerin, devlet üzerindeki tahribatını Jürgen Habermas şöyle anlatır: "Devletler, günümüzde, kendilerini milli bir ekonomi ya da milli sınırlardan çok, piyasalar tarafından kuşatılmış görüyorlar." Habermas, tespitlerini şöyle sürdürüyor: "Milli devletin, piyasalar tarafından politikanın dışına itilmesiyle devlet, vergi toplama kapasitesini, büyümeyi ateşleme gücünü giderek kaybeder, bu da yasal dayanaklarının ayakları altından kaymasına yol açar, işlevsel hiçbir şey devletin bu kaybına karşılık olamaz." Özelleştirmeler sonucu, devletin tek gelir kaynağı vergiler kalmıştır. Onu da devlete vermemek için, özellikle ulus ötesi şirketler, her çeşit hileye başvuruyorlar. Devletsiz bir yönetim arzulayan bu şirketlerin yöneticileri, vergi vermemeyi şu sözlerle savunuyorlar: "Ekonominin lokomotifi biziz. Devlet vergi alıp da ne yapacak? Vatandaşa kamu hizmeti sunmayacağına göre, demek ki vergiyi, verimsiz alanlar da çarçur edecektir." Görüldüğü üzere, ulus ötesi şirketler, devleti iki taraftan yaylım ateşe aldılar. Bir taraftan kamu hizmetlerinin özelleştirilmesinin yararlarından, öte yandan kamu hizmeti sunmayan devletin vergi almamasından söz ediyorlar. Ulus ötesi şirketler, vergiyi, mallarının müsadere edilmesi gibi görüyorlar. Onlara göre vergi, bir çeşit gasp ve hırsızlıktır. Bu anlayıştan hareket ederek, vergiden kaçınmayı ve vergi kaçırmayı bir hak kabul ediyorlar. Bunun da uluslararası düzeyde çözümünü buldular. "Vergi Cennetleri" olarak adlandırdıkları ülkeleri, her türlü vergi ve denetimden uzak bir şekilde düzenlediler. Ulus ötesi şirketler, vergi cennetlerinin mutlak bir zorunluluk olduğunu şöyle savunuyorlar: "Vergi memurları bize saygılı davranmıyor, en küçük bir yanlıştan dolayı şerefimizle oynuyorlar. O bakımdan vergi cennetleri, şerefimizi korumamız için şarttır."Vergi cennetlerine akan paraların bir kısmı yasal yollardan, bir kısmı da silâh ve uyuşturucu kaçakçılığından, terör, şantaj ve cinayetlerden elde edilmektedir. Bu paralar, vergi cennetlerinde birbirine karışıyor, yani yasal ve yasa dışı paraları ayırmak imkânsızlaşıyor. Bu da, "örgütlü suç"un doğmasına neden olmuştur. Onun içindir ki, örgütlü suçla mücadele etmek isteyenler, işe vergi cennetlerinden başlamak zorundadırlar. Bu konuyla ilgili Alman istihbarat örgütü eski başkanı Eckart Werthebch şöyle der: "Örgütlü suç, sahip olduğu dev boyutlu parasal imkân sayesinde ekonomik hayatımızı, toplumsal düzenimizi, kamu yönetimimizi, adalet sistemimizi, hayatımızın her alanını gizlice etkiliyor? Bunun sonucu örgütlü suçun kurumsallaşması olacaktır. Bu sürecin önü alınmadığı takdirde, devlet, vatandaşlarının sivil özgürlüklerini ve haklarını koruyamaz hale geldiğini görecektir." İşte böyle, devlet yıkıma uğratılırsa, onun yerini örgütlü suç alır. O durumda da huzur, güven, özgürlük ve barış hayal olur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018