Cumhuriyeti kuranlar, Çanakkale'yi, Kurtuluş Savaşı'nı unutmamışlar, bu nedenle savaşın hep uzağında durmuşlardı. Ortadoğu batağına saplanmamış olma, "Yurtta sulh cihanda sulh" siyasetinin sonucu olarak açıklanırdı. Geleneksel dış politikamızı tersine çeviren kafa bugün, Türk insanına tarihin acı deneyimlerini, reçetelerini sunmakta, ülkeyi bilinmeyen bir cehenneme sürüklemektedir.Son olarak Suriye sınırında Rus savaş uçağını düşürmemiz sonucu gerilen ilişkilerin boyutunun nereye varacağı bilinemez ise de, daha şimdiden Türk mallarına karşı gümrük kapıları kapatılmıştır. Rus Dışişleri Bakanı Türkiye ziyaretini iptal ederken, Rus halkına, siz de gitmeyin demiştir. Sınırımızın hemen ötesinde insani yardım taşıyan TIR'lar bombalanmıştır. Kış kapıda, doğalgaz sorunu yanıbaşındadır.Savaşın soğuk rüzgarını duyuyoruz. Savaş hukukundan önce barış hukuku için çıkış yolu var mı?Olayın nihai analizinde BM(Birleşmiş Milletler) Anayasa'sı yol gösterici olabilirse de, diplomasi yoluyla sular durulabilir. Her iki ülke üst seviyede temas kurarak sorunu çözebilir. Ortak payda mevcuttur; bölgede IŞİD terörüne karşı ittifaka gidilmişse, "yol kazası"dır denir ve hedefe yine birlikte yürümeye devam olunur.Ne var ki, yurtta barış dünyada barışı çekingen bir siyaset olarak öngören AKP zihniyeti, Büyük Ortadoğu politikası ile çizilen pembe tablonun figüranı olarak şimdi yumurta kapıya gelmişken, aktör olabilecek midir?Biz yine de BM Kurucu Antlaşması'nın (BM Anayasası) hükümlerine bakalım;BM Kurucu Antlaşması, geniş kapsamlı savaş yasağını beraberinde getirmesinin yanında barışı bozucu nitelikteki her türlü eyleme karşı çıkılmasını da öngörmektedir.BM'in yapısına bakıldığında kurulu olan hukuk düzeni, devletlerin egemen eşitliği ilkesine ve genel şiddet yasağına dayanmaktadır. Burada dikkat çeken husus, BM Kurucu Antlaşması'nın 2.maddesinin 4.paragrafının sadece savaşı değil aynı zamanda devletler arasındaki her türlü şiddet kullanımını yasaklamasıdır. Kuvvet kullanma yasağının istisnası olarak belirtilen durumlar 51.maddede düzenlenmiştir. İki istisna hali vardır; birincisi meşru savunma, diğeri ise BM Güvenlik Konseyi'nin alacağı tedbirler.Olayımıza gelince, sınır ihlâli nedeniyle Rus savaş uçağını düşürmemiz, BM Anayasası madde 51 kapsamında bir meşru müdafaa durumu mudur?Bizim iddiamız, sınırlarımızın ihlâli nedeniyle meşru savunmada bulunduğumuz, yolundadır. Rusya ise, sınır ihlâli olmamıştır, demektedir.BM denetiminde bağımsız araştırma komisyonlarının vereceği raporlar doğrultusunda durum netleşebilir.Ancak şunu belirtmeliyiz ki, meşru savunma da olsa, güç kullanımının iki kriteri vardır: Gereklilik ve Orantılılık.Rus uçağının düşürülmesi olayınaı bu yönlerden uluslararası hukuka yatırabiliriz.