ABD Dışişleri Bakanlığı Güney Avrupa İşleri Daire Başkan Yardımcısı Douglas Silliman önceki gün KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ı makamında ziyaret ederek, 28 Ekim'de ABD'ye davet etti. Yapılan bu resmi davetrak lanse etti.Talat 28 Ekim'de ABD'ye gidecek ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle bazı görüşmeler gerçekleştirilecek. Douglas Silliman bu daveti, "ABD'nin Kıbrıs'ta çözüm arayışının bir parçası" olduğunu berak lanse etti.Talat 28 Ekim'de ABD'ye gidecek ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle bazı görüşmeler gerçekleştirilecek. Douglas Silliman bu daveti, "ABD'nin Kıbrıs'ta çözüm arayışının bir parçası" olduğunu belirtiyor ancak ABD'nin Kıbrıs konusunun çözümü noktasında şu ana kadar olumlu ve somut bir adım atmadığı biliniyor. Bugüne kadar kaçak güreşip, AB'nin Türkiye'den kopardıklarıyla, kendisinin koparabileceklerini uzaktan hesaplayan ABD, bazı sözde girişimlerle güya Türk tarafının yanında yer alıyormuş gibi bir hava yansıtıyor. Geçtiğimiz aylarda bazı ABD'li işadamlarının Ercan Havaalanı'nı kullanarak gerçekleştirdikleri KKTC ziyareti ve burada yaptıkları temaslar, ABD'nin oyalama taktiklerinden bir tanesiydi. ABD'nin Türkiye'nin pek de hayrına olmayan Kıbrıs politikası Erdoğan hükümeti marifetiyle yürütülüp, ete kemiğe büründürülüyor. Hatta Talat'ın ABD'ye davet edilmesi hadisesini de Erdoğan'ın organize ettiği belirtiliyor. Erdoğan ABD'den Talat'ı Washington'a çağırmalarını rica ederek, Kıbrıs konusunda çözüme büyük katkı sağlamayı düşünmüş. Erdoğan'ın bu ve benzer ricalarının sonunun nereye vardığını ve bu ricalar sonrasında ortaya çıkan durumların ne anlama geldiğini iyi tahlil etmek gerekiyor. KKTC üzerindeki izolasyonların kaldırılması noktasında AKP hükümeti tarafından bir adım atılmış gibi görünse, hemen ardından KKTC'ye çok büyük bir kazık atılıyor. KKTC'ye ziyaret gerçekleştiren ABD'li işadamları ve Azeri heyetin ardından Kıbrıs'la ilgili hükümetin verdiği tavizler hafızalarımızda tazeliğini koruyor. Hükümet adeta, bu tür girişimlerle Türk halkının ağzına bir parmak bal çalıp, ardından zehir dolu kavanozu burnumuzu tıkamak suretiyle ağzımızdan boşaltıyor. Talat'ın 28 Ekim'de gerçekleştireceği ABD ziyaretinin ardında da bu tür bir zehir kavanozu aramakta fayda var. Hatta bu zehirle ilgili AKP hükümetinin ilk dışişleri bakanı olan şimdilerde TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanlığı'nı yürüten Yaşar Yakış önemli ipuçları verdi. Yaşar Yakış, "Limanlar açıldığı zaman bu dünyanın sonu değil aslında. Çünkü limanları ve havaalanlarını açmak asla tanıma anlamına gelmiyor. Güney Kıbrıs'ı tanımadan da limanları açmak mümkün" diyerek, KKTC'ye atılacak kazığın boyutlarının hiç de küçük olmadığının sinyalini verdi.Yaşar Yakış, Abdullah Gül ve Erdoğan'ın söylemeye çekindikleri limanları açma meselesine ortam hazırlamak, kamuoyunu alıştırmak görevini ifa ediyor. Neymiş, limanları açmak dünyanın sonu değilmiş. Sayın Yakış, limanları açmanın dünyanın sonu olmadığını biliyoruz ancak, mezara gömmek için büyük çaba sarfettiğiniz yarım asırlık Kıbrıs davasının sonu olduğunu çok ama çok iyi biliyoruz.28 Ekim'de Talat ABD'ye uçtuğu saatlerde, TBMM'nin Ek Protokol'ü onaylamak için toplanması hiç de uzak bir ihtimal değil. Ve hatta bu onaylama 28 Ekim'e bile kalmayabilir. Yaşar Yakış'la başlatılan ısındırma turları, Talat'ın ABD ziyareti de kullanılarak ciddi bir dezenformasyon süreci başlatılacak. Medya KKTC üzerindeki izolasyonların kaldırılma aşamasında olduğunu, ABD'nin de bu yönde önemli adımlar attığı yalanını allayıp pullayıp kamuoyuna servis ederken, hükümet de Rumlara liman ve havaalanlarını açmak için elinden gelen gayreti sarfedecek. Kaşla göz arasında Ek Protokol Meclis'te onaylanacak, bu suretle de Rumlar tanınacak. Dünyanın değil ancak KKTC'nin sonu da gelmiş olacak!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012