Horasanlı olan Ebu Türab-ı Nahşebi, zamanın alimlerinden ilim tahsil etti. Akli ve nakli ilimlerde alim oldu. Şafii mezhebi fıkıh ilminde derin alim idi. Ahmed bin Hanbel'in ilim meclislerinde bulundu. Hatim-i Attar el-Basri gibi velilerin sohbetlerinde bulunup tasavvuf yolunda ilerledi. Allah-ü Teala'nın emirlerini yapıp, yasaklarından şiddetle kaçındı. Peygamber Efendimizin sünnet-i seniyyesine sıkı sıkıya sarılıp fazilet ve güzel ahlak sahibi yüksek bir veli oldu. Nefsin istediklerinden kaçarak ve istemediklerini yaparak yüksek tasavvufi derecelere ulaştı. Hamdün-i Kassar, Şah Şüca Kirmani, Ali bin Sehl İsfehani, Ebu Hamza Horasani, Ahmed bin Hadreveyh, Ebu Ubeyd Busri, Hakim Tirmizi ve İbn-i Cella gibi zatlar onun sohbetlerinde yetiştiler.
Ebu Türab-ı Nahşebi'nin ilim ve faziletteki üstünlüğünü işiten insanlar onun gittiği yerlerde etrafına toplanarak sohbetlerinden, hikmetli ve tesirli sözlerinden istifade ettiler.
Ebu Türab-ı Nahşebi hazretleri bir sohbeti sırasında;
"Allah-ü Teala'nın ahkamına bilmeyen kimse, Allah'ı bilemez. İnsan ancak Allah-ü Teala'nın emirlerini bilmekle marifetin esasına erer. Rabbini bilirse, O'nun hükümlerini ve emirlerini bilir ve gücü yettiği kadar onları tutar. Böylece onun üzerinde sıdk, doğruluk alametleri belirir. Sonra doğrulukta iyice meleke kazanır, sadıklardan olur" buyurdu.
Ebu Türab-ı Nahşebi'ye büyük günahlar hakkında sordular. Buyurdu ki: Hak tealanın bildirdiği büyük günahlar şunlardır: Boş iddialar, batıl işaretler, gelişi güzel sözler, boş laflar gibi nefsin hevası olan meselelerdir.
Pekçok yerleri dolaşan Ebu Türab-ı Nahşebi hazretleri gittiği yerlerdeki alim ve velilerle görüşüp sohbet etti. Şakik-i Belhi ile karşılaşıp onunla birlikte Bayezid-i Bistami'yi ziyaret etti. Bu ziyaret sırasında kendileri için bir sofra hazırlanmıştı.