Babacığım, evden dışarı çıkmayı asla istemezdim, fakat şimdi izin verirsen, gidip o gencin cenazesini göreyim ve Allah-ü Teala'dan kendim ve diğer kullar için necat, kurtuluş isteyeyim" dedi. Ona izin verdi. Cenazesine giderken yolda yaşlı bir kadın gördü. Ona, "Ey Ebu Türab! Hakk'ın rahmetinin neler yaptığını gördün mü? Fıskının çokluğu yüzünden mahalleden çıkarılmak istenen genç, bu gece vefat etti. Evliya silsilesine dahil edildi. Rüyada bana, cenazesinde bulunan magfiret olunur diye söylediler" dedi. Başka alim zat da aynı rüyayı gördü. İnsanlara bu durum haber verildi. Bütün şehir halkı akın akın gencin cenazesine katılmak için geldi. Tam bir izzet ve ikram ile onun namazı kılındı, sonra defnettiler.
Ebu Türab-ı Nahşebi hazretleri pek çok haccetti ve Sevgili Peygamberimizin kabrini ziyaret etmek için Medine-i Münevvere'ye gitti. Bu yolculuklar esnasında da pek çok alim ve veli ile görüşüp sohbet etti. Birçok kerametleri görüldü.
Ebu Türab-ı Nahşebi, Mekke-i Mükerreme'de bulunduğu sırada Harem-i Şerif'te bir kenara yaslanarak uyumuştu. Rüyasında hurilerden bir kısmı gelip kendilerini ona göstermek, onunla konuşmak istedi. Ebu Türab; "Ben kendimi Allah-ü Teala'ya o kadar verdim ki, hurilerle oturup konuşacak vaktim yok" dedi. Huriler etrafında gürültü ederlerken, Cennet meleklerinin reisi Rıdvan gelip; "Bu azizin size yüz vermesi mümkün değildir. O, Cennet'teki yerini almadıkça sizinle ilgilenmez. Gidin, o zaman gelirsiniz" dedi.
Ebu Türab-ı Nahşebi hazretleri tasavvuf yolundaki talebelerin dikkat edecekleri hususları açıklarken hac yolculuğu hususunda şöyle buyurdu: "Tasavvuf yolundaki talebeler için, nefislerine uyarak yaptıkları seferden daha zararlı bir şey yoktur. Allah-ü Teala Kur'an-ı Kerim'de mealen; "Yurtlarından çalım satarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve Allah yolundan alıkoymaya çalışanlar gibi olmayın..." (Enfal: 47) buyurdu. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifte: "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelir ki, ümmetimin zenginleri hacca seyahat için giderler. Orta durumda olanlar ticaret için, kurralar (Kur'an-ı Kerim okuyucuları) riya için, fakirler de dilenmek için giderler" buyurdu.
Ebu Türab-ı Nahşebi hazretleri pek çok haccetti ve Sevgili Peygamberimizin kabrini ziyaret etmek için Medine-i Münevvere'ye gitti. Bu yolculuklar esnasında da pek çok alim ve veli ile görüşüp sohbet etti. Birçok kerametleri görüldü.
Ebu Türab-ı Nahşebi, Mekke-i Mükerreme'de bulunduğu sırada Harem-i Şerif'te bir kenara yaslanarak uyumuştu. Rüyasında hurilerden bir kısmı gelip kendilerini ona göstermek, onunla konuşmak istedi. Ebu Türab; "Ben kendimi Allah-ü Teala'ya o kadar verdim ki, hurilerle oturup konuşacak vaktim yok" dedi. Huriler etrafında gürültü ederlerken, Cennet meleklerinin reisi Rıdvan gelip; "Bu azizin size yüz vermesi mümkün değildir. O, Cennet'teki yerini almadıkça sizinle ilgilenmez. Gidin, o zaman gelirsiniz" dedi.
Ebu Türab-ı Nahşebi hazretleri tasavvuf yolundaki talebelerin dikkat edecekleri hususları açıklarken hac yolculuğu hususunda şöyle buyurdu: "Tasavvuf yolundaki talebeler için, nefislerine uyarak yaptıkları seferden daha zararlı bir şey yoktur. Allah-ü Teala Kur'an-ı Kerim'de mealen; "Yurtlarından çalım satarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve Allah yolundan alıkoymaya çalışanlar gibi olmayın..." (Enfal: 47) buyurdu. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifte: "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelir ki, ümmetimin zenginleri hacca seyahat için giderler. Orta durumda olanlar ticaret için, kurralar (Kur'an-ı Kerim okuyucuları) riya için, fakirler de dilenmek için giderler" buyurdu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.