2018-2019 eğitim öğretim yılı Pazartesi günü başlamış oldu. Tüm öğretmenlerimize hayırlı vazifeler, tüm öğrencilerimize de başarılar…
Bu yıl okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretimde toplam 18 milyon 108 bin 860 öğrenci eğitim alıyor.
Bu öğrencilerimizi eğitmek ve öğretmekle görevli toplam öğretmen sayımız da 1 milyon 77 bin 307…
Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanan "Milli Eğitim İstatistikleri-Örgün Eğitim 2018-2019" verilerine göre, okullaşma oranında ciddi bir gerileme söz konusu…
Okula gitmeyen gençlerimizin oranı, ortaokulda yüzde 6,72, ilkokulda yüzde 8,08, okul öncesinde ise yüzde 16,54… Eğitim çağında olmalarına rağmen gençlerimizin eğitimden uzak olması ciddi bir sorun. Başıboş bir gençliğin her türlü tehlikeye açık olması hasebiyle çok büyük bir tehdit olduğu aşikar…
Peki, ya okula devam ettiği halde eğitmekle ve öğretmekle mükellef olduğumuz gençliğin durumu nedir?
Temmuz ayında açıklanan, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen ve yerli PISA raporu olarak bilinen Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi (ABİDE) raporuna göre bu gençlerimizin durumu da oldukça vahim… Gençlerimize zaten milli bir kimlik kazandıramıyoruz, bu en büyük sorun, ayrıca doğru dürüst bir şey de öğretemiyoruz.
ABİDE 8'inci sınıflar raporuna göre, öğrencilerin en yetersiz olduğu alan matematik ve yüzde 85,8'i orta ve alt düzeyde… Yüzde 53'ü ise temel ve temel altı düzeyde matematik bilgisine sahip…
Öğrencilerin yüzde 16,4'ü dört işlem sorularını çözemiyor ve basit hesaplamaları dahi yapamıyor.
Ana dilimiz Türkçe konusunda da ciddi bir yetersizlik söz konusu…
Öğrencilerin yüzde 66,1'i orta düzey ve altında kalırken, bu öğrenciler, deyimleri, atasözlerini, hiciv ve nüktelerdeki mesajları anlayamıyor ve de neden-sonuç ilişkisi kuramıyor.
Fen bilimlerinde öğrencilerin yüzde 86'sı, sosyal bilimlerde yüzde 65,3'ü orta ve alt düzeyde yer alıyor.
Yüzde 39,8'i vücuttaki organların görevini bilmiyor, her dört öğrenciden biri harita okuyamıyor, iki farklı olay arasında bağ kuramıyor.
Peki, eğitime yeterli bir bütçe ayırabiliyor muyuz?
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) 2019 yılı eğitim raporuna göre, ülkemizde eğitime ayrılan bütçe oldukça cılız… Türkiye'de ilk öğrenimden yüksek öğrenime kadar yapılan harcama gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 5,4'üne tekabül ediyor.
Türkiye'de ilkokuldan üniversiteye kadar her bir öğrenci için eğitim kurumlarına 5 bin 633 dolar harcanırken, OECD ülkelerinde ortalama bunun iki misli, yani 10 bin 502 dolar civarında… Eğitim harcamalarında OECD ülkeleri içinde Meksika ve Kolombiya'dan sonra sondan üçüncüyüz. OECD ülkeleri içinde öğrenci başına yılda 20 bin dolar, 15 bin dolar harcama yapan ülkeler var.
Rapora göre, Türkiye'de yüksek eğitim diplomalı yetişkinler için istihdama katılım oranı son 10 yılda yüzde 6 oranında geriledi.
Türkiye'de 25 ila 34 yaş grubu gençlerin sadece yüzde 33'ü yüksek öğrenimini bitirirken, bu oran yüzde 44 olan OECD ortalamasının 11 puan altında… OECD ülkeleri ortalamasıyla kıyaslandığında, Türkiye'de üniversite bitirip, istihdam edilen genç yetişkinlerin oranı yüzde 66'yla, OECD ülkeleri ortalamasıyla kıyaslandığında en alt seviyede…
İşte eğitim öğretim tablomuz bu şekilde, maalesef yerlerde sürünüyor. Halbuki bir ülkenin ve milletin geleceği gençliğine yaptığı yatırımla alakalıdır.
Gençlerimize ne bir Türk kimliği kazandırabiliyoruz, ne de iyi bir eğitim verebiliyoruz.
Her konuda olduğu gibi eğitim konusunda da yaşanan bu olumsuz tabloyu tersine çevirebilmek için Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın fikir ve tavsiyeleri yol haritamız olmalıdır.
Prof. Dr. Baş gençliğe çok önem vermektedir ve gençlik için şunları söylemektedir:
"Unutmayın ki, biz gençlerimizi Hak adına ve kendi yararına kazanmak zorundayız. Ancak bu şekilde bir genç vatanına, milletine, bayrağına, inancına, ailesine sahip çıkar. Onların yücelmesi için hayatını şekillendirir."
"Bir milletin geleceği gençlerini toplumun yararına kazanmasına bağlıdır. Gençlerini toplumun yararına, milletin yararına kazanamayan devletlerin ve milletlerin geleceği tahlikededir. Onun için bizim geleceğimiz gençlerimizdir."
Prof. Dr. Baş'ın Sosyal Devlet Milli Devlet tezinde gençlerimiz için özetle şu projeler vardır:
* Liseyi bitiren her gencimiz istediği takdirde sınavsız olarak üniversiteye girecektir.
* Gençlerimizin eğitimi başından sonuna kadar tamamen ücretsiz olacaktır.
* Gençlerimiz ayrıca devlet burslarıyla desteklenecektir.
* Eğitim sadece teorik değil aynı zamanda uygulamalı olacaktır.
* Üniversite eğitimini bitiren her kardeşimize mutlaka iş imkanı sunulacaktır.
* Uzun vadeli faizsiz kredilerle bu kardeşlerimize evlenme kredisi verilecektir. Bunlar yuva kuracaklar, aile sahibi olacaklar…
* Evlenen her gencimiz uzun vadeli faizsiz kredi ile konut sahibi yapılacak. Bu konutların geri ödemesi maliyet fiyatından olacak.
Ve Sayın Baş, eğitimin asıl amacının gençlerimize Müslüman bir Türk kimliği kazandırmak olduğunu da her ortamda ifade etmektedir.
Kimliği olmayan gençlere ne öğretirseniz öğretin ülke ve millet adına hiçbir fayda elde edilemeyecektir.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024