Başbakan Erdoğan iktidarının ilk günlerinde İtalya’ya giderek, Avrupa ile ‘Katolik nikâhı’ ile birlikte olacağını ilan etmişti. Erdoğan gerçekten Katolik nikâhı kıydırmış olacak ki, 10 yıllık iktidarları döneminde batı ile yaşanan bu kadar olumsuzluğa rağmen yönünü batıdan geri çevirmedi.
Özellikle yaşanan Arap Baharı sürecinde Müslümanlar birbirini kırarken o yine İslam ülkelerini karıştıranların safında yer aldı. Konunun sadece bu boyutu bile, Sayın Erdoğan’ın iktidarının ilk yıllarında ifade ettiği ‘ben değiştim’ açıklamasının boyutunu göstermektedir.
İslam ülkelerinin işgal sürecinde Irak’ta ve Afganistan’da zorlanan ABD, İslam ülkeleri içerisinde bir iç savaş planladı. Bu planın merkezine ise Şii ve Sünnileri çatıştırma projesini koydu. Dönem dönem dünyanın değişik bölgelerinde tatbikatı yapılan bu mezhep çatışması ile bütün İslam âlemi birbirine kırdırılacaktı. Bunun sinyalleri yoğun olarak Suriye’den gelmeye başladı. Bu süreçte ülkemizde yaşanan iki farklı gelişmeye dikkat çekmek istiyorum.
Projeyi önceden tespit eden BTP Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Haydar Baş uluslararası katılımlı Ehl-i Beyt Sempozyumu tertipledi. Suriye başta olmak üzere birçok İslam ülkesinden gelen Şii ve Sünni ilim adamları kamuoyunda bilinenin aksine, ayrılık değil de birlik mesajı verdiler. İslam âlemindeki ayrılıkların suni olduğunu gösterdiler. Sayın Baş ise yaptığı kapanış konuşmasında asırlardan beri süregelen bir yaraya neşter vurdu. Birliğin adresinin Ehl-i Beyt olduğunu ifade ettiler. Ehl-i Beyt’i sevmenin ve yolundan gitmenin İslam’ın temel esaslarından olduğunu ortaya koydular. Şiilerin ve Alevilerin Ehl-i Beyt efendilerimize olan bağlılığını vurguladılar. Sünniliğin ise sünnete riayet olduğunu, sünnetin ise en kâmil anlamda Ehl-i Beyt’in hayatında yaşandığının altını çizdiler. Şii ve Sünnilerin teferruattaki ayrılıklarının bir zenginlik olduğunu ortaya koydular. Prof. Dr. Haydar Baş bu söylediklerini kaleme aldığı Ehl-i Beyt külliyatı ile akademik çaptaki çalışması ile taçlandırdı. O günden itibaren her iki tarafın gönlü birbirine açıldı ve fikir ve eylem birliği ortaya çıkmaya başladı.
Gelelim diğer gelişmeye.
Sayın Tayyip Erdoğan her fırsatta Şiilerin ayrılıkçı olduklarını dile getirdi. Bildiğimiz kadarıyla Başbakan Tayyip Erdoğan İmam Hatip menşelidir. "Arap Uyanışı ve Ortadoğu'da Barış Müslüman ve Hristiyan Perspektifler" konulu uluslararası bir konferansta ne kadar dinlerarası diyalogcu ve gayrimüslim unsur varsa bir araya getirilmiştir. Erdoğan yaptığı konuşmada burada toplanmış gayrimüslim unsurlarla ortak yaşam alanı ararken, Şii halkı düşman olarak bölücü olarak lanse etmiştir.
Şii kimdir?
Şii, Ehl-i Beyt’in yolundan gidenler, İmam Ali’nin yolundan İmam Hüseyin’in yolundan gidenlerdir. Gayrimüslimi dost edin, Müslümana sırt çevir, iman ölçüleri böyle bir yanlışa müsaade etmez. "Kişi sevdiğiyle haşrolur" kuralını Sayın Erdoğan’ın çok iyi bilmesi gerekir.
Kıyamete de adım adım yaklaşıyoruz. Kıyamet alametlerinden bir tanesi de ‘Deccal’in ortaya çıkışıdır.
Deccal kimdir?
Deccal, Müslümanların içinden çıkacaktır, ancak hakkı batıl, batılı hak gösterecektir. Deccal cila kökünden gelmektedir. Cilalayan, yani olayları farklı gösteren anlamına gelmektedir. Deccal, suyu ateş, ateşi su olarak gösterecektir. İslam kaynaklarına baktığımızda kıyamet savaşının hazırlıklarının yapıldığı görülüyor. Günümüzde yaşananlar bir Deccaliyet akımıdır.
İlahi ikazları dikkate almak zorundayız. Her bir kişinin hal ve hareketlerine dikkat etmesi gerekmektedir. Kişi önce kendi nefsini hesaba çekmelidir, şayet yaptıkların Deccaliyet kapsamındaysa acilen tövbe etmeli ve hareketini düzeltmelidir. Şayet bir kişide Deccaliyetin eserleri görülürse, hemen ikaz edilmelidir. Gerçek dost, hatalarını gören ve bu konuda ikaz eden kişilerdir. Bu yanlışı görmeyen veya görüp de ikaz etmeyenler asla dost değildir.
Nefsimizin, neslimizin kurtuluşu; vatanımız ve milletimizin bekası için bu ikazlara dikkat edilmelidir.
Özellikle yaşanan Arap Baharı sürecinde Müslümanlar birbirini kırarken o yine İslam ülkelerini karıştıranların safında yer aldı. Konunun sadece bu boyutu bile, Sayın Erdoğan’ın iktidarının ilk yıllarında ifade ettiği ‘ben değiştim’ açıklamasının boyutunu göstermektedir.
İslam ülkelerinin işgal sürecinde Irak’ta ve Afganistan’da zorlanan ABD, İslam ülkeleri içerisinde bir iç savaş planladı. Bu planın merkezine ise Şii ve Sünnileri çatıştırma projesini koydu. Dönem dönem dünyanın değişik bölgelerinde tatbikatı yapılan bu mezhep çatışması ile bütün İslam âlemi birbirine kırdırılacaktı. Bunun sinyalleri yoğun olarak Suriye’den gelmeye başladı. Bu süreçte ülkemizde yaşanan iki farklı gelişmeye dikkat çekmek istiyorum.
Projeyi önceden tespit eden BTP Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Haydar Baş uluslararası katılımlı Ehl-i Beyt Sempozyumu tertipledi. Suriye başta olmak üzere birçok İslam ülkesinden gelen Şii ve Sünni ilim adamları kamuoyunda bilinenin aksine, ayrılık değil de birlik mesajı verdiler. İslam âlemindeki ayrılıkların suni olduğunu gösterdiler. Sayın Baş ise yaptığı kapanış konuşmasında asırlardan beri süregelen bir yaraya neşter vurdu. Birliğin adresinin Ehl-i Beyt olduğunu ifade ettiler. Ehl-i Beyt’i sevmenin ve yolundan gitmenin İslam’ın temel esaslarından olduğunu ortaya koydular. Şiilerin ve Alevilerin Ehl-i Beyt efendilerimize olan bağlılığını vurguladılar. Sünniliğin ise sünnete riayet olduğunu, sünnetin ise en kâmil anlamda Ehl-i Beyt’in hayatında yaşandığının altını çizdiler. Şii ve Sünnilerin teferruattaki ayrılıklarının bir zenginlik olduğunu ortaya koydular. Prof. Dr. Haydar Baş bu söylediklerini kaleme aldığı Ehl-i Beyt külliyatı ile akademik çaptaki çalışması ile taçlandırdı. O günden itibaren her iki tarafın gönlü birbirine açıldı ve fikir ve eylem birliği ortaya çıkmaya başladı.
Gelelim diğer gelişmeye.
Sayın Tayyip Erdoğan her fırsatta Şiilerin ayrılıkçı olduklarını dile getirdi. Bildiğimiz kadarıyla Başbakan Tayyip Erdoğan İmam Hatip menşelidir. "Arap Uyanışı ve Ortadoğu'da Barış Müslüman ve Hristiyan Perspektifler" konulu uluslararası bir konferansta ne kadar dinlerarası diyalogcu ve gayrimüslim unsur varsa bir araya getirilmiştir. Erdoğan yaptığı konuşmada burada toplanmış gayrimüslim unsurlarla ortak yaşam alanı ararken, Şii halkı düşman olarak bölücü olarak lanse etmiştir.
Şii kimdir?
Şii, Ehl-i Beyt’in yolundan gidenler, İmam Ali’nin yolundan İmam Hüseyin’in yolundan gidenlerdir. Gayrimüslimi dost edin, Müslümana sırt çevir, iman ölçüleri böyle bir yanlışa müsaade etmez. "Kişi sevdiğiyle haşrolur" kuralını Sayın Erdoğan’ın çok iyi bilmesi gerekir.
Kıyamete de adım adım yaklaşıyoruz. Kıyamet alametlerinden bir tanesi de ‘Deccal’in ortaya çıkışıdır.
Deccal kimdir?
Deccal, Müslümanların içinden çıkacaktır, ancak hakkı batıl, batılı hak gösterecektir. Deccal cila kökünden gelmektedir. Cilalayan, yani olayları farklı gösteren anlamına gelmektedir. Deccal, suyu ateş, ateşi su olarak gösterecektir. İslam kaynaklarına baktığımızda kıyamet savaşının hazırlıklarının yapıldığı görülüyor. Günümüzde yaşananlar bir Deccaliyet akımıdır.
İlahi ikazları dikkate almak zorundayız. Her bir kişinin hal ve hareketlerine dikkat etmesi gerekmektedir. Kişi önce kendi nefsini hesaba çekmelidir, şayet yaptıkların Deccaliyet kapsamındaysa acilen tövbe etmeli ve hareketini düzeltmelidir. Şayet bir kişide Deccaliyetin eserleri görülürse, hemen ikaz edilmelidir. Gerçek dost, hatalarını gören ve bu konuda ikaz eden kişilerdir. Bu yanlışı görmeyen veya görüp de ikaz etmeyenler asla dost değildir.
Nefsimizin, neslimizin kurtuluşu; vatanımız ve milletimizin bekası için bu ikazlara dikkat edilmelidir.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024