Dünyanın süper gücü olarak lanse edilen ABD bugün krizle boğuşmaya devam ediyor. Ülkenin hemen hemen her tarafında halk sokaklara dökülmüş durumda, protesto eylemleri had safhada? Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin durumu ise ABD'den daha kötü. Yunanistan'da patlak veren ama gerçekte bütün AB ülkelerinde mevcut bulunan kriz konusunda AB liderleri hiçbir çözüm üretemiyorlar. Cerrahi yöntemleri tek çözüm olarak görüyorlar, sıkı mali kurallar koyarak çürük elmaların dökülmesini bekliyorlar ama AB'de Yunanistan, görünen çürük elma, Almanya ve Fransa ise görünmeyen?Kapitalizmin bugüne kadar bayraktarlığını yapan bu ülkeler bugün kapitalizm sebebiyle can çekişiyor. Batı ve onlardan akıl alanlar için Kapitalizm rüyası artık kabusa dönüşmüştür.Bugün dünya ülkelerini büyük bir bataklığın içine çeken Kapitalizmin en büyük hatalarından birisi, "her arz kendi talebini oluşturur" ilkesini benimsemiş olmasıdır. Yani "üretim yapıldığı takdirde tüketim mutlaka olur" diye düşünüyorlar. Bu kabul onları çok büyük bir yanlışın içine itiyor. "Madem böyle, o halde bizde üreticinin önünü açarsak, talep kendiliğinden artacağı için ekonomi kendi kendine dengeye gelecektir" sonucuna ulaşıyorlar.Hatta "Eğer üretim mukabili tüketim kendiliğinden oluşacaksa, tüketiciyi desteklemeye gerek yoktur, hatta oluşacak fazla talebi de kısıtlamalıyız, çünkü kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız" diye düşünüyorlar.Uygulamada ise, üreticiye krediyi faizle vererek ekstra maliyete neden oluyorlar, vatandaşı desteksiz bırakıp hatta faizle vatandaşın cebine en büyük hortumu koyuyorlar. Faizin yükünü ise vergi üstüne vergi koyarak yine vatandaşın sırtına yüklüyorlar.Bu sistem, ülkeler bazında Somaliler oluştururken, her kapitalist ülke içinde de Somali benzeri gruplar oluşturuyor. Örneğin Kapitalizmin zirve ülkesi ABD'de 40 milyonun üzerinde sokakta, aç ve sefil vaziyette yaşayan, dilenerek geçinmeye çalışan ABD vatandaşı var. Dünyaya demokrasi ve insan hakkı dersi vermeye soyunan ABD'nin kendi vatandaşlarına tutumu bu şekilde? Ve maalesef bizim siyasiler kendi insanını bile insan yerine koymayan bu Batıyı hala medeniyetin merkezi olarak milletimize tanıtıyor. Halbuki medeniyet bize ait olan bir değerdir. Milli şairimiz Mehmet Akif onların medeniyet olarak lanse ettikleri için "tek dişi kalmış canavar" ifadesini kullanıyor. O günlerde tek dişi olan bu canavar bugün yaşadığı ekonomik krizlerle tek dişini de kaybetti ama batarken de canavarlığından ödün vermiyor.Kapitalizmin tek panzehiri olan Milli Ekonomi Modeli (MEM) ise kokuşmuş Batı medeniyetinin(!) zıddı olan Türk-İslam medeniyetinin bir ürünü olarak zuhur etmiştir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu bu Model'de Ehl-i Beyt'in nefesi vardır.Model, "her zaman arzın talepten fazla olduğu" gerçeğini ifade etmektir. Sayın Baş buna bir çuval mısır örneğini vermektedir. Rakamları basitleştirerek söyleyelim. 100 lira maliyetle bir çuval mısırı tarlaya ektiğimizde en kötü ihtimal 10 çuval mısır elde ediyorsun. 100 lira maliyetle 1000 lira değerinde çuval elde ediyorsun. 100 lira ile bunları satın almak mümkün mü? Hayır. 900 liralık bir talep açığı doğmaktadır. 900 lira basıp da piyasaya sürmediğiniz müddetçe üretim asla talebi oluşturamaz. Demek ki Kapitalizmin en temel mantığı "her arz kendi talebini doğurur" mantığı yanlış.MEM'de üretim sıfır faizli finansmanla yapılmaktadır. Maliyet enflasyonunun en önemli kalemi olan faiz devre dışı bırakılmaktadır. Üretimi karşılaması gereken talep açığı ekonomik dengenin sağlanması için devlet tarafından senyoraj hakkı kullanılarak karşılanmaktadır ve bunun dağılımı da sosyal devlet projeleri kapsamında olduğundan gelir dağılımındaki adalet sağlanmaktadır. Tüketimin desteklenmesi demek, ürünlere talebin artması demek, bu da üretimin artmasına neden olacaktır. Üretimin artması sağlıklı bir büyüme sağlar ve istihdamın artmasını sağlar. Bu ekonomik döngü devam ettikçe, yani tüketim arttıkça üretim, üretim arttıkça tüketim artacaktır ve sonuç sürekli sağlıklı büyüme ve tam istihdamdır.Netice olarak, ekonomik denge MEM'in doğal bir neticesidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025