Enerji yolsuzluğu ve yolsuzluğun kökü

Başbakan Erdoğan'ın "yolsuzlukların kökünü kazıyacağız" mavalıyla, kökü taa derinlere uzanan yolsuzluğun önüne geçilmiyor. Yolsuzluk ve yoksullukla mücadele sözle olmuyor, somut icraat, samimiyet ve liyakat gerektiriyor. Eğer Başbakan Erdoğan yolsuzluğun kökünü kazımaya gerçekten niyetliyse, o kökün başkanlık ettiği siyasi gövdenin kökü olduğunu ve o kökün kazınmasıyla birlikte siyaset yaptığı politik zeminin de altından kayacağını çok iyi bilmeli.

Enerji Bakanlığı'ndaki son yolsuzluk dosyaları, AKP hükümetinin taa derinlerine kök salan yolsuzluğun patlama noktası oldu. Eğer medya ve yargı olayın üzerine hiçbir hesap ve çıkar gözetmeden gitmeye devam ederse, hem yapılan yolsuzluğun boyutunun ne kadar büyük olduğuna hem de yeni yeni yolsuzluklara şahit olacağız.

Türkiye'de maalesef Enerji bakanlığı, hem maddi çapı hem de organize olması itibariyle yolsuzluğun odak noktasını teşkil ediyor. Özellikle ANAP'ın Enerji Bakanlığı konusunda pek de iyi olmayan ve yolsuzluklarla ünlenen bir sabıkası mevcut. ANAP koalisyonu olduğu her iktidar döneminde bu bakanlığı kimseye kaptırmamaya özen gösteriyordu. Nitekim şu an Yüce Divan'da yargılanan Enerji eski bakanları Zeki Çakan ve Cumhur Ersümer de ANAP'lı. Ama sorun tek başına ANAP'ta değil. Enerji Bakanlığı'nın, adeta yolsuzluk yapmayı teşvik ve tahrik eden bir cazibesi mi var bilmem ama o koltuğa oturanlar "potansiyel hırsız" şüphesi altında benim nazarımda.

Beyaz Enerji operasyonu hepinizin malumudur. Beyaz Enerji yolsuzluğundaki vurgunun büyüklüğü karşısındaki şaşkınlık ve kızgınlığımızı üzerimizden atmadan daha büyük çapta bir yolsuzlukla karşı karşıya kaldık. Hilmi Güler yönetimindeki Enerji Bakanlığı'nda çok büyük bir yolsuzluk olduğu anlaşıldı ve bu bağlamda onlarca bürokrat ve müdür gözaltına alındı. İktidar şakşakçısı bazı gazeteler ve gazeteciler bu yolsuzluk operasyonunun başlatılması emrini Enerji Bakanı Hilmi Güler'in vermiş olmasından hareketle, bakanı ve başbakanı tebrik etmeye ve hatta kantarın topuzunu kaçırıp "helal olsun Enerji Bakanı'na" başlıklı yazılar kaleme almaya başladılar. Milyarlarca dolara varan bir yolsuzluğun yapıldığı Enerji Bakanlığı'nın başındaki bakana "helal olsun" diyebilecek kadar onurunu kaybetmiş bir medya ancak Türkiye'de olur! Anlayamadığım, böyle bir operasyonu Enerji Bakanı değil de, ben veya sıradan başka bir vatandaş mı başlatmalıydı!

Önemli olan herkes yükünü tuttuktan sonra operasyon başlatmak değil, yolsuzluk başlamadan önünü alabilmektir. Bir yıl önce "yılın bürokratı" seçip, ödülünü bizzat kendi elleriyle verdiği bürokratın, yolsuzluk yapanların başında geliyor olması da Enerji Bakanı'nın en büyük ayıbı ve suçudur.

AKP'deki enerji yolsuzluğunun bir de siyasi transfer boyutu var. Bu yolsuzlukta adı geçen iki AKP'li milletvekili Nezir Nasıroğlu ve Cemal Kaya'nın ortak noktası CHP'den AKP'ye transfer olmaları. Nezir Nasıroğlu'nun kuzeni Muzaffer Nasıroğlu'nun şirketi Fernas ve Cemal Kaya'nın şirketi Aram Enerji Bakanlığı'nın çok önemli ihalelerini almışlar. Bu ikilinin milyarlarca dolarlık enerji ihalelerinden hemen önce AKP'ye transfer edilmeleri ve sonrasında bu ihaleleri almaları akla şu soruyu getiriyor: AKP, CHP'den yaptığı bu transferlerin bedelini bu ihalelerle mi ödedi?

Başbakan Erdoğan yolsuzluğun kökünü kazımaya bu soruya cevap vererek başlayabilir.