Malum, önceki gün TÜİK ve ENAG temmuz ayı enflasyon rakamlarını açıkladı.
TÜİK'e göre aylık enflasyon yüzde 9,49, yıllık enflasyon ise yüzde 47,83.
ENAG'a göre ise aylık enflasyon yüzde 13,18, yıllık enflasyon yüzde 122,88.
TÜİK ile ENAG'ın enflasyon verileri arasında aylık bazda bir uçurum olmasa da dikkat ederseniz yıllık bazda korkunç bir uçurum var. Yıllık bazda ENAG'ın verisi, TÜİK'in verisinden 2,5 kat daha fazla. Aynı Türkiye'deki fiyatlardan yola çıkarak veriler oluşturuluyor ama birinde yüzde 47,83, diğerinde yüzde 122,88.
Her zaman ifade ediyoruz, bir kez daha altını çizelim; piyasada karşılaştığımız fiyat artışları ENAG'ın enflasyon rakamı kadar. Ama maalesef maaşlar ENAG'ın verisine göre değil, TÜİK'in verisine göre belirleniyor. Zaten bu sebeple, maaşlara zam olmasına rağmen vatandaşların alım gücü düşüyor.
TÜİK'e göre, temmuz ayında fiyatı en fazla artan ürün yüzde 29,04 oranıyla kişisel ulaştırma araçlarının yakıt ve yağları oldu. Peki, bu oran mesela mazota olan zamları tam olarak yansıtıyor mu? İstanbul'da mazotun litresi 1 Temmuz'da 23,87 lira iken, 31 Temmuz'da 35,35 liraya yükseldi. Temmuzda mazota yapılan toplam zam yüzde 48'i aştı. Ve tüketiciler tarafından en fazla tüketilen akaryakıt ürünü mazot. Örneğin günlük 40 milyon litre mazot tüketiliyorsa, benzin 10 milyon litre tüketiliyor.
Ama ne yapılıyor; en çok tüketilen mazot tek başına ele alınmıyor, benzin, oto gaz, yağlar ve diğer ürünler de eklenerek ortalama bir rakama ulaşılıyor o da yüzde 29 oluyor. Peki, bu adil mi? Elbette ki hayır, sürekli satın alınan mazot ile, yılda bir kez değiştirilen motor yağının aynı kefede olması sizce doğru mu?
Benzer şekilde; TÜİK'e göre meyve fiyatları temmuzda aylık yüzde 15,65 oranında artmış. Halbuki milyonlarca işçiyi Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda temsil eden işçi sendikası Türk-İş'in temmuz ayına ilişkin açlık-yoksulluk araştırmasına göre, meyve fiyatları temmuzda aylık yüzde 52 oranında arttı. Arada yine bir uçurum var. Ülkemizde ekmek fiyatları yaklaşık yüzde 33 zamlanırken, TÜİK'e göre yüzde 14,40 zamlanmış; toplu taşıma ücretleri en az yüzde 35 artarken, TÜİK'e göre 17,68 zamlanmış.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, önceki gün yaptığı açıklamada, "Para politikası duruşunun olumlu etkisiyle 2024 yılı ortasından itibaren yıllık enflasyon düşmeye başlayacak. Dezenflasyon sürecini mali disiplinle destekleyeceğiz. Politikalarımızın temel amacı orta vadede enflasyonu kalıcı olarak tek hanelere indirmektir" ifadelerini kullandı.
Enflasyonun tek haneye düşürülmesi elbette ki kulağa hoş geliyor.
Ama akaryakıt zamları, ÖTV, KDV zamları, dolar kurundaki artış ve daha nice maliyetleri artıran adım atıldıktan sonra bu nasıl olacak?
Ekonomi biliminin temelinde matematik vardır ve yapılanlara bakıldığında bu hedef matematiksel olarak asla mümkün gözükmüyor.
Türkiye'deki enflasyonun "maliyet enflasyonu" olduğu, yani fiyatlardaki artışın gerçek nedeninin maliyet unsurlarının fiyatlarındaki artış olduğunu Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş Bey 1990'lu yıllardan beri söylüyordu. O zaman da kulak tıkadılar, bugün de inatla ve ısrarla tıkamaya devam ediyorlar.
Önceki Maliye Bakanı Sayın Nebati de enflasyon konusunda görev yaptığı 1,5 yıl boyunca iyimser mesajlar vermiş, 2023 yılında seçim öncesinde enflasyonun tek haneye ineceğini söylemişti. İndi mi, inmedi; inmesi için bir neden var mıydı, yoktu; peki, şimdi var mı, elbette ki yok.
Neticede TÜİK bile diyor ki, fiyatlar bir ayda yüzde 9,49, bir yılda ise yüzde 47,83 arttı. Maliyetler artarken, fiyatlar artar, fiyatların artmasına da enflasyon denir. Maliyetler artarken ve bunun sonucu fiyatlar artarken, enflasyonun tek haneye düşeceğini söylemek hiç de mantıklı bir şey değildir.
Merkez Bankası bile enflasyon raporunda bunu söylüyor: "Tüketici enflasyonu temmuz ayında tarihsel temmuz ayı eğilimine kıyasla yüksek bir artış kaydetti. Bu gelişmede, vergi ile yönetilen-yönlendirilen kalemlerdeki fiyat artışları yanında, Türk lirasındaki değer kaybı ve ücret artışları etkili olmuştur."
Peki, 2024 yılının ikinci yarısından sonra enflasyonu artıran bu nedenlerde bir düzelme olacak mı? Elbette ki hayır. Bütçe açığı arttığı için vergiler artmaya devam edecek, Türkiye kırılgan olduğu için dolar kuru yükselmeye devam edecek, ayrıca enflasyon artacağı için de ücretler de mecburen artırılacak.
Dolayısıyla Nebati hangi sebeple başaramadıysa, Şimşek de o sebeple başaramayacak. Hatta gidişata bakılırsa daha da kötü olacak.
Aylık enflasyon çift haneye koşarken, yıllık enflasyonun tek haneye düşmesi sizce mümkün mü?
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş esasen durumu çok güzel özetliyor: "Türkiye'nin son 20 yılına baktığınızda Osmanlı'nın son 50 yılına benzediğini görürsünüz. Adeta adı konmamış bir Düyunu Umumiye tarafından yönetiliyoruz. Adı konmamış ama yönetim biçimi aynı, halkın sırtına yüklenen vergiler aynı, zamlar aynı."
Bu gidişatı düzeltmenin tek yolu, Milli Ekonomi Modeli'ni bir an önce hayata geçirmektir. Bu işi bilen lider ve kadrosuyla.
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025