Garip bir zaman diliminde yaşıyoruz. Her şeyin şeklini değiştirdiği, saflığından ve özünden uzaklaştığı bir dönem yaşanmaktır. İnsanların temelsiz ideolojiler peşinde buhrana sürüklendiğine şahit oluyoruz her geçen gün. Kaos, neredeyse bütün dünya üzerinde hüküm sürer hale geldi. Bunun ana sebeplerinin başında, elbette ki insanın kendi kimliğinden ve dünyaya gönderiliş amacından uzaklaşması yatıyor. Hz. Âdem (a.s.) ile başlayan ve nihayet Âlemlere Rahmet olarak gönderilen bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) ile tamama eren İslam dini, insanların bu noktada mutlak kurtarıcısı olmuştur. İnsanlık, fert ve toplum düzeyinde aradığı huzuru ve mutluluğu yaşabilmesi için, kendisine gerçeği ve hakikati hatırlatacak peygamberlere ve onların varislerine muhtaçtır. Hz. Muhammed (S.A.V.), Mekke'yi fethi esnasında Kutsal Mekân Kâbe'de bulunan, müşriklerin taptığı putları yerle bir etmekle kalmamış, insanların gönül dünyalarındaki entelektüel putları da darmadağın etmiştir. Peygamber Efendimize teslim olan herkes, bu tarifsiz mutluluğu yaşamış ve gerçek huzura kavuşmuştur. İşte garip olarak nitelendirdiğimiz bu zaman diliminde insanlar, taştan topraktan yapılan putlara tapmıyorlar belki, ama daha da kötüsü kalplerinde vücuda getirdikleri entelektüel putlarla birlikte yaşıyorlar farkında bile olmadan. Servet edinme telaşı, mal ve dünya sevgisi, mevki ve makam sevdası gibi insanların elde etmek için ruhlarını bile satabilecekleri olgular sizce de birer sahte tanrı değil midir? Gönüllerde devleşen entelektüel putlar! Toplumsal dejenerasyonumuzun ana sebebi, bu tür olguları temel yaşam nedeni olarak gören insan nüfusunun artması olarak gösterilebilir. Bu tür bir düşünce yapısında dünyasını şekillendirmeye çalışan insan, bilerek veya bilmeyerek çevresindeki her şeye zarar verebilir. Giderek kimliğinden ve hayata geliş amacından uzaklaşır.Allah'a iman ve kulluk noktasında zafiyet yaşayan insan, güzel ahlaktan uzaklaşarak topluma ve kendisine en büyük zararı vermektedir. Zerreden küreye belirli bir düzen içerisinde yaratılan dünya üzerinde önemli bir yere sahip olan insanoğlu, kendini düzeltmek, iman ve ibadet çerçevesinde sosyal hayatına denge getirmek zorundadır. Ancak böyle yapılırsa, gönüllerdeki putlar temizlenebilir ve insan hayatı, gerçek dengesine kavuşur. Yazıma, yukarıda yazılan her şeyi tasdik edecek şu veciz sözlerle son veriyorum:"Rabbin kim? Eğer O'nu her an hatırlıyorsan bil ki, o Rab Allah'tır. Eğer bazen unutuyorsan bilesin ki, unuttuğun an, ya dünya, ya servet, ya nefis, ya şeytan senin rabbin olabilir. O zaman da Allah korusun ölüm meleği gelebilir, ruhunu alır, ölürsün. Cemaat seni, Allah'a inanmış zanneder, hâlbuki senin rabbin Allah değildir" (Makalat, Prof. Dr. Haydar Baş).
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012