Erdoğan-Bush görüşmesi gerçekte kimi memnun etti?

Meşhur 5 Kasım geldi ve geçti?Geçtiğimiz Pazartesi, Türkiye saati ile saat 20:15'te başlayan Erdoğan-Bush görüşmesi 1,5 saat sürdü. Özetle ifade etmek gerekirse, istihbaratının ABD tarafından verileceği, Kuzey Irak'taki dengeleri(!) değiştirmeyecek, istikrarı(!) bozmayacak, ABD'nin bu bölgedeki çıkarlarını zedelemeyecek, sınırlı hatta "nokta" şeklinde operasyonlar yapılacak.Gerek Başbakan Erdoğan gerekse ABD Başkanı Bush önceliklerinin "istihbarat paylaşımı" olduğunu söylediler.Tabii ABD'nin bize nasıl bir istihbarat vereceğini az çok tahmin ediyoruz. Fakat burada bir paylaşımdan söz ediliyor. Yani olayın bir cephesi de bizim istihbaratımızı ABD ile paylaşmamız. Bu paylaştığımız anlık istihbaratın aynı zamanda PKK'ya da anlık olarak iletileceği kesin. Böylece, atma ihtimalimiz olan her adım PKK tarafından da bilinecek. "ABD bunu yapar mı" diye sorarsanız, saçma bir soru olmakla birlikte yine de cevaplandıralım. ABD, PKK'nın terör örgütü olduğunu ilan ettiği halde hala silah vermeye, para yardımı yapmaya devam ediyorsa, niye yapmasın. ABD bunu hep yapıyor, bugüne mahsus bir şey değil ki. ABD'nin bugün ne söylediği değil, bugüne kadar ne yaptığı, asıl hedefinin ne olduğu önemlidir; söyledikleri değil, söylemedikleri önemlidir.Bu istihbarat paylaşımıyla ABD, hem bizi yanlış hedeflere yönlendirme imkanını elde edecek, hem de bizim atacağımız adımları önceden bilip gerekli(!) yerlere ulaştıracak.Başbakan Erdoğan, Bush ile birlikte yaptığı ortak basın açıklamasında, Türkiye için Irak'ın istikrarının önemli olduğunu bir kez daha vurguladı ve ayrıca Kuzey Irak'ın istikrarının da Türkiye'yi ilgilendirdiğini söyledi.Erdoğan, "Onların istikrarı bizim de istikrarımız. Onların huzursuzluğu bizim de huzursuzluğumuz. Bu zorlukları yenmek hepimizin sorumluluğu. Başkan Bush'la bu konularda düşüncelerimizin büyük oranda örtüştüğünü görmekten çok memnun oldum" diye konuştu. Yani eğer bir operasyon yapılacaksa, "ortak mücadele" ortaya konulacaksa bu Kuzey Irak'taki istikrarı(!) asla bozmayacak. Başbakan bunun altını çiziyor ve de onların huzurunun bizim huzurumuz olduğunu da vurguluyor.Başbakan'ın bütün dünyanın önünde yaptığı bu açıklama, ABD'nin ve Barzani'nin hedefine ulaştığının ispatıdır. Erdoğan Kuzey Irak yönetimini bu ifadelerle bütün dünyanın önünde kabul ettiğini en üst düzeyde ilan etmiş oldu.Zaten PKK'nın en önemli görevlerinden biri buydu. Sözde Kürdistan kurulup tanınana kadar Türkiye'yi oyalamak. Bunu ben demiyorum ABD'li yetkililer söylüyor.Bu sonuçtan Bush'un memnuniyetini anlayabiliyorum, Barzani de eminim ki havalarda uçuyordur, ama "Hamdolsun, istediğimizi aldık" diyen Sayın Başbakan Erdoğan'ın memnuniyetini anlamak asla mümkün değil.Neyi aldık, nasıl aldık? Bu arada kaçırdığımız herhangi bir şey mi var? Bir şey aldık da fark edemedik mi?Ne aldığımızı eminim ki yakın bir gelecekte göreceğiz.Başbakan, hedefimizin PKK olduğunu, sivillerin olmadığını söylüyor, ama herkes biliyor ki, Kuzey Irak'ta bulunan PKK'lılar çoğu zaman sivil ve şehirlerde dolaşıyor. Gazeteci-yazar Fatih çekirge'nin de ifade ettiği gibi, kimisi taksicilik yapıyor, kimisi esnaf, kimisi de üniversitede öğrenim görevlisi. Türkiye'nin dağlarında elde ettiği tecrübeleri(!) gelecek nesillerine aktarıyor.Kuzey Irak'ta PKK için bu "güvenli" ortamı hazırlayan Barzani ve bütün senaryoların sahibi ABD, sizce en az PKK kadar suçlu değil mi? Hangi PKK, hangi sivil ve hangi mütetfikten bahsediyoruz? Bush-Erdoğan görüşmesi sonrası, Beyaz Saray Sözcüsü Dana Perino, "nokta operasyonları"nın sinyalini verdi.Vurulacak noktaların koordinatlarını ABD'nin verdiği bu tür operasyonlar sizce hedefini bulur mu? Bulsa da bizim istediğimiz hedefi mi vurur, yoksa ABD'nin istediğini mi? ABD'nin istediği hedefler acaba bizi hangi maceraya sürükler?Daha "cevabı belli olan" çok sorulacak soru var, ama şimdilik bu kadarla yetinelim.