Şu 3 Ekim bir an önce gelse de biz de rahatlasak, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül de rahatlasa...3 Ekim gelmeden ülkede kan gövdeyi götürse, insanlar açlıktan birbirlerini yiyecek hale gelse, PKK Doğu, Güneydoğu ve hatta Ege ve Marmara'da şehirleri işgal etse, Kıbrıs'ta Rumlar saldırıya geçip soydaşlarımızı katletse hükümetin kılını kıpırdatacağı yok? Bütün bu hadiseler karşısında "3 Ekim'i provoke etmek isteyenlerin kirli tezgahı" deyip, Ankara'da derin bir sessizliğe gömülüyorlar?Nitekim bugün durum yukarıda anlattıklarımdan pek de farklı sayılmaz. İç çatışma, kaos, kavga, terör, acziyet iç içe geçmiş durumda. Hükümet kendisini 3 Ekim'in arkasına gizlediği için 3 Ekim'den sonrası için geliştirilmiş bir politikası yok. Bu olaylar 3 Ekim'den sonra devam ettiği takdirde- ki edecek- hükümetin ne yapacağını merak ediyorum. Bakalım o zaman nasıl bir bahanenin arkasına saklanacaklar, bazı çevreleri neyi provoke etmekle suçlayacaklar?Başbakan Erdoğan tüm eleştiri oklarının kendisine yöneldiği bugünlerde tabir yerindeyse tam da dişine göre bazı hedefler bulmuş onlar üzerinde salvo üstüne salvo yapıyor. Bu da doğal olarak Başbakan Erdoğan'ı rahatlatıyor. Bu çevrelerin başında MHP geliyor.Peki MHP neden Başbakanın dişine göre? El cevap:MHP kesinlikle AB'ye karşı değil. Bunun yanı sıra MHP'nin geçmişi; AB'ye verilen tavizler ve bölücübaşına uzatılan can suyu gibi sabıkalara sahip. Başbakan Erdoğan'ın da rahatlıkla dile getirdiği ve MHP'yi eleştirdiği konuların başında bu husus geliyor. Çünkü 57. hükümetin ortağı MHP'nin altında imzası bulunan Ulusal Program, Kopenhag Kriterleri ve bölücübaşı Öcalan'ın idam dosyasını rafa kaldıran kararlar bulunuyor.Erdoğan'ın salvo yaptığı bir diğer grup da, AB'ye karşı olmayan ve diyalogcu çevrelerin kayığıyla kendisine sağlam(!) bir liman arayan BBP var. BBP, AKP hükümetini ve icraatlarını eleştirmeden önce AB'ye neden açık açık karşı olamadığını açıklamalıdır. BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun dinlerarası diyalog çalışmalarının körüklediği misyonerlik çalışmaları neticesinde Hıristiyan olan binlerce Türk genciyle ilgili ne düşündüğünü de merak etmiyor değilim? Başbakan Erdoğan'la girdiği "sokağa ineriz" muhabbetinden önce Muhsin Yazıcıoğlu bu soruya cevap verse iyi olur.Başbakan Erdoğan dişine göre bulduğu bu çevreleri eleştirerek, manevra alanı kazanmaya çalışıyor. Bu konuda zorlandığı da söylenemez. Erdoğan şu anda, AB ve ABD karşısında dimdik duran, geçmişinde bugün boynunu eğecek tek icraatı olmayan, AB'ye karşı olmadığını bangır bangır söyleyen gerçek muhalefeti görmezden gelme politikasını izliyor. Çünkü gerçek muhalefet, Erdoğan'ın adım adım tükenişiyle ters orantılı olarak adım adım yükseliyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012