Toplum bireylerden oluşur ve bu bireylerin zihin ve beden sağlıkları ülke huzuru açısından önemli rol oynar. Fakat şunu göz ardı etmemek gerekir ki, bir toplumun sağlıklı bireyler tarafından oluşması için de devletin milletinin sağlığını koruyacak ve destekleyecek bir yönetim biçimi benimsemiş olması şarttır.
Gelin, içinde bulunduğumuz şu pandemi sürecinde Türk toplumunu ve ihtiyaçlarını bir gözden geçirelim.
Ülkemizin içinde bulunduğu şu günlerde, dışarıya çıkamamak hepimizin hem cebini hem bedenini hem de zihnini epey bi etkiledi. Görünen o ki daha da etkilemeye devam edecek. Şu güzel yaz günlerinde dışarıya çıkıp dilediğince dolaşamamak, arkadaşlarımızla tiyatroya veya sinemaya gidememek, güneşin tadına varamamak vs. psikolojik açıdan hepimizi az ya da çok sarstı.
Ama bunların yanında bir de para sıkıntısı çekenler var. Günlük verdiği emekle evine ekmek götürenler var. Fabrikalarda giydiğimiz kıyafetleri dikenler, kafelerde içtiğimiz çayı önümüze getirenler, okullarımızda huzurla derslerimizi işleyebilelim diye daha biz okula gelmeden her yeri pırıl pırıl yapanlar var. Ve bu insanların evlerinde onları bekleyen çocukları ve eşleri var. Ödemeleri gereken faturalar, okul masrafları; doldurmaları gereken bir dolapları var. Fakat şu an çoğu işlerinden oldular ve dolayısıyla para da kazanamıyorlar.
Peki ne olur bu insanların psikolojileri? Yerine getiremedikleri sorumluluklardan dolayı mı strese girsinler, yakalanmamaya çalıştıkları virüsten dolayı mı, yoksa bütün bunlardan dolayı evde oluşan gergin havadan dolayı mı?
Peki ya çocuklar… Evet online eğitime geçildi ama evde bilgisayarı olmayanlar nasıl gerekli eğitimi gördüler?
Ya da evlenecek olanlar... Zaten kıt kanaat geçinen aileleri bu zor günlerden sonra düğün masraflarına ayıracak parayı nereden bulacaklar?
Ya da işverenler… Zaten borçlu olan işverenler, çalışanların maaşlarını nasıl vereceğiz diye kara kara düşünmüyorlar mı?
Bunların hepsi kapitalizm gibi bir bataklığın içinde çırpındığımızdan ve çırpındıkça daha çok battığımızın farkında olmadığımızdan değil mi? Bize uzatılan yardım elini tutmadığımızdan değil mi?
Hepimizin Milli Ekonomi Modeline ihtiyacı var. Kurtuluşun tek adresi Prof. Dr. Haydar Baş'ın modeline artık kulak vermeye ihtiyacımız var. Kendi parasını basan, ona bahşedilen yeraltı ve yerüstü kaynaklarını en verimli şekilde kullanan, güçlü, bağımsız, sosyal, kimseden emir almayan bir devletin vatandaşları bu halde olur mu hiç?
Ülkedeki tüm fertlerin vatandaşlık maaşı aldığı; asgari ücretin en az 5000 tl olduğu; öğrencilere, yeni evlenecek olanlara yardımların yapıldığı bir ülkede yaşayan insanları küçücük bir virüs bu hallere düşürebilir mi hiç?
İşte böyle bir devlet de ancak kapitalizmi tarihe gömecek bir modelle, Milli Ekonomi Modeliyle ortaya çıkabilir. Eğer artık bu dertlerden kurtulup refah içinde yaşamak istiyorsak yapmamız gereken tek şey bu modele sahip çıkmak.
Bu modeli bize sunan değerli insana sahip çıkamadık bari bize sunduğu kurtuluş modeline sahip çıkalım. Ona sahip çıkmada geç kaldık, bari modeline sahip çıkmada gecikmeyelim. Onun fikirlerinin şu anki temsilcisi Hüseyin Baş Bey'e sahip çıkalım.
Artık gözünü açmış sağlıklı bireylerden oluşan bir toplumun ferdi olmak dileğiyle...
- DİYETİSYEN FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda tatlı krizlerine son / 20.03.2024
- FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda beslenmeye dikkat! / 12.03.2024
- YASEMİN ÖZBEY: Muhalif basına açık mektup! Hâlâ mı? / 29.11.2023
- Fatıma Zehra Aydın: İnancımızı anlamadığımız için Atatürk’ü de anlamadık / 20.08.2023
- Rabia Sümeyye Aydın: Yolsuzluk konusunda da ‘NAS’ olduğunu biliyor muydunuz? / 13.08.2023
- JÜLİDE DOYURUM: ‘Allah dostları aynadır’ / 05.07.2023
- İlyas Güneştekin: Seçim analizi ve BTP lideri Hüseyin Baş / 03.06.2023
- R.Sümeyye Aydın: Sandıktan sonra da umut var / 26.05.2023
- ALİ HAMZA AYDIN: Bireyin mutluluğu toplumsal huzurdur / 02.04.2023