Bir başka ayet-i celilede ise, faiz hakkında şöyle buyrulmuştur:"Faiz yiyenler, mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onları, 'zaten alışverişte de faiz gibidir' demelerindendir. Oysa, Allah, alışverişi helal, faizi haram kıldı. Kim faizciliğe dönerse, işte onlar cehennemliktir; onlar, orada temelli kalacaklardır." (Bakara, 275).Faizi yasak eden bir diğer âyet-i kerîme ise şöyledir: "Ey inananlar! Allah'tan sakının; inanmışsanız, faizden arta kalmış hesaptan vazgeçin." (Bakara, 278).Kapitalin stokçuluğu, paranın zâtî değerinin dışında faizin sosyo-ekonomik tahribatları ve haram kılınmasının birçok hikmeti vardır. Bilindiği üzere faiz, ekonomilerin dengesini bozan ve sermayenin belli ellerde tekelleşmesine yol açmak suretiyle sosyal adâletin gerçekleşmesine mani olan bir iktisâdî hastalıktır. Temelde faiz, çalışmadan kazanmak gibi hileli bir yolla revaç bulduğu için ticaret mantığı ile izah edilemez.İyice tetkik edildiğinde anlaşılacaktır ki, faizin ve ekonomilerin baş düşmanı olan enflasyonun temelinde stokçuluk yatmaktadır. İslâm iktisadına göre; iktisâdî düzeni bozmaya, sarsmaya vesile olduğu için malın stok edilmesi yasaklanmıştır. Emtianın stok edilmesi, mala olan talebi çoğaltırken arz yollarını kısıtlar. Zira malın stok edilmesi arza engeldir. Böylece, mala olan ihtiyaç normalin üzerinde seyreder. Bunu takiben, bu talebe mahdut yollarla arz, malın değerinin üzerinde satılmasına yol açar. Böylece, belki de %100'e varan bir pahalılıkla mamulün satışı yapılır. Bu sebeple, emtia zâtî değerinin üzerinde izâfi değerde satılınca, o izâfi değer oranında enflasyon meydana gelmiş olur. Bundan dolayı İslâm, bu gayri meşru işi (stokçuluğu) yasaklamıştır.Stokçuluk kapitalde izâfi değerle piyasaya arz olmasıyla ortaya çıkar. Bunun anlamı, paranın faiz ile satılmasıdır.Kapitalin belli ellerde stok edilmesi, kapitale (paraya) olan talebi artır. Tedavülde olması gereken kapital (para), belli ellerde stok edildiği için paraya olan talep artar. İşte bu sebeple de, bu talep, yüzde yüzleri geçen faiz ile paranın satışına yol açar ki, paranın zâtî (gerçek) değerinin üzerindeki izâfî rakam enflasyon ifadesidir.Eğer emtia yahut para belli ellerde stok edilmeseydi, ihtiyaç karşılanarak arz ve talep dengesi korunacaktı. Bu denge, enflasyon ve faizin sıfır olduğu noktadır. Bu durumda emtia veya kapital zatî değerini koruyacak, enflasyon ve faize yol açılmayacaktı.O halde anlaşılmaktadır ki, faizin ve enflasyonun temel sebebi stokçuluktur. Stokçuluk ise, para veya emtianın belli ellerde toplanması ve böylece iktisâdî gücün tekelleşmesidir.Stokçuluk ve tekelleşmek suretiyle, fakir daha fakir olurken zengin daha da zenginleşir. Bu ise, açık bir iktisâdî adaletsizliktir.Stokçuluğun ve tekelleşmenin nasıl bir iktisâdî dengesizliğe sebep olduğunu bir örnekle açıklayalım: Hiç parası olmayan bir kimsenin, piyasadan para toplayarak onlara faiz verme karşılığında bu parayı çalıştırdığını düşünelim. Bunun karşılığında yüzde seksen faiz vermiş olsun. Bu toplanan paraların çalıştırılmasıyla yüzde yüz kâr ettiğini düşünelim. Ne olacaktır? Bu kârın yüzde sekseni toplanan paraların sahiplerine faiz olarak ödenecek, yüzde yirmi kâr ise parayı çalıştırana kalacaktır. Bunun her yıl böyle tekrarlandığım düşünelim: Bir taraftan enflasyon sebebiyle paranın satın alma gücü düşerken, asıl para sahiplerinin alacakları kâr daha da düşecek, buna karşılık parayı tekelinde tutanların haksız kârı katlanarak artacaktır. İşte bu stokçuluktur, paranın belli ellerde toplanması ve tekelleşmesidir.Cenâb-ı Hak, bir ayet-i kerimede; "Ta ki (o mal) içinizdeki zenginler arasında elden ele dolaşan bir devlet olmasın" (Haşr, 7) buyurarak, tekelleşmenin ve stokçuluğun tehlikesi hususunda bizi uyarmıştır.İslâm, faizi, stokçuluk sebebiyle iktisâdî dengeyi alt-üst ettiği için yasaklamıştır. Keza faiz, iktisâdî bir anarşi olup mülkiyet hakkına tecavüz eder. Mal emniyeti, asıl faiz sebebiyle tehlikeye düşer. Çünkü faiz, dolaylı olarak emtianın bir nevi çalınmasıdır ve faizin makul ve meşru bir gerekçesi de yoktur.
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016