Sizce önemine göre nasıl sıralanır? Fert mi yoksa toplum mu?
Tarih boyunca toplum ve fert için çeşitli tanımlar yapılmakla birlikte birbirinden ayrı düşünülmemiştir. Bilim insanları, özellikle de toplum bilimcileri, toplum için ferdin, fert için toplumun önemine vurgu yapmışlar; birliği, kaynaşması ve huzur için çalışmışlardır. Toplumu oluşturup ona şekil verirken, bazen de oluşturduğu topluma bakarak şekillenmiştir.
İnsanın yaratılışında var olan iyilik duygusunu incelediğimizde toplumun ve onu oluşturan tek tek her ferdin arzuladıklarının, Yüce Allah'ın razı olduğu Müslüman toplumu olduğu görülür.
Müslümanların bulunduğu ve bir parçasını oluşturduğu toplumda birlik, beraberlik, kardeşlik ve en önemlisi huzur bulunmaktadır. Saydıklarımız ve daha fazlasının eksikliğini hissediyorsak herkes hemen aynasına bakmalı ve 'bendeki eksiklik nedir ki topluma yansıyor' diyerek kendi adına muhasebesini yapmalıdır.
Yaptığımız muhasebe sonucu göreceğiz ki, bizim kulluğumuzda eksiklik var. Elimizde, dilimizde ve gönlümüzde bir sorun var. Ölçü Resûlullah (sav)'a aittir. Toplum el, dil ve gönlün ürettikleriyle iyi veya kötü olabilir. Onun için, toplumdan memnun olunmadığı zaman fert, adı geçen uzuvlarının ürettiklerine bakacak. Bakacak Resûlullah'ın, Ehl-i Beyt'inin ve dostlarının uygulaması ile örtüşüyor mu? Örtüşmüyorsa neden örtüşmüyor?
Bu noktada toplumun huzuru ve bereketi için ferdin kulluk bilinci ön plana çıkmaktadır. Binanın oluşumunda kullanılan malzemelerin kalitesi binanın kalitesini oluşturduğu gibi, toplumun kalitesinde fertlerin kulluktaki kalitesi oluşturacaktır. Anlayacağız ki, birbirlerinden ayrılmaları mümkün değil. Yine sevgili Peygamberimiz (sav)'in ölçüsü doğrultusunda vücudun azaları gibi birinin rahatsızlığı diğerinin rahatsızlığı, birinin mutluluğu diğerinin mutluluğu olduğu sonucuna varacağız. Gündönümü gibi bütünün içinde aynı noktaya geldiğimizi göreceğiz. Ferdi, kulluk yolunda dünyevi ve uhrevi sahalarda eğitirken bir de bakacağız ki toplumu da eğitmiş, aynı durum toplumu eğitirken de ferdi eğitmişiz.
Toplum; huzurunu ferdin huzurundan, fert ise Allah'ın huzurundan alır. Hep asr-ı saadeti örnek gösteririz de zamanımızı saadete çevirmek aklımıza gelmez. Mümkün mü? Neden olmasın?
Asr-ı saadetten öncesini asrı cehalet olarak adlandırırız. Cehaleti saadete çeviren nedir? İş ustadadır. Asr-ı saadettin ustası Resûlullah (sav)'tır. Cehalettekiler; Allah'ın Resulüne inandılar, ona uydular, gösterdiği yoldan gittiler, vardılar saadete.
Günümüzde elbette mümkündür. Allah ve Resulünün ölçüsü ortadadır, değişmedi. Efendim! Resûlullah (sav) günümüzde yok. Tabi ki var, Hadis-i Şerif'te buyurulmuyor mu, "Âlimler Peygamberlerin varisleridir." Aynı zamanda ahir zamanın gerçek mü'minlerini sahabe düzeyinde öven, yine sevgili Peygamberimizdir.
Fert ve toplum olarak yapmamız gereken, Yüce Allah'ın ipine sımsıkı sarılmaktır. Kulluğunu sevgili derecesinde yaşayan, Peygamberimiz (sav)'i aşk derecesinde ortaya koyan Ehl-i Beyt'i, muhabbetle uygulayan Ehl-i Beyt dostlarını örnek almaktadır.
Rabbim bizleri huzurundan aldığı huzuru, toplumun huzuru için harcayanlardan eylesin. Âmin...
Tarih boyunca toplum ve fert için çeşitli tanımlar yapılmakla birlikte birbirinden ayrı düşünülmemiştir. Bilim insanları, özellikle de toplum bilimcileri, toplum için ferdin, fert için toplumun önemine vurgu yapmışlar; birliği, kaynaşması ve huzur için çalışmışlardır. Toplumu oluşturup ona şekil verirken, bazen de oluşturduğu topluma bakarak şekillenmiştir.
İnsanın yaratılışında var olan iyilik duygusunu incelediğimizde toplumun ve onu oluşturan tek tek her ferdin arzuladıklarının, Yüce Allah'ın razı olduğu Müslüman toplumu olduğu görülür.
Müslümanların bulunduğu ve bir parçasını oluşturduğu toplumda birlik, beraberlik, kardeşlik ve en önemlisi huzur bulunmaktadır. Saydıklarımız ve daha fazlasının eksikliğini hissediyorsak herkes hemen aynasına bakmalı ve 'bendeki eksiklik nedir ki topluma yansıyor' diyerek kendi adına muhasebesini yapmalıdır.
Yaptığımız muhasebe sonucu göreceğiz ki, bizim kulluğumuzda eksiklik var. Elimizde, dilimizde ve gönlümüzde bir sorun var. Ölçü Resûlullah (sav)'a aittir. Toplum el, dil ve gönlün ürettikleriyle iyi veya kötü olabilir. Onun için, toplumdan memnun olunmadığı zaman fert, adı geçen uzuvlarının ürettiklerine bakacak. Bakacak Resûlullah'ın, Ehl-i Beyt'inin ve dostlarının uygulaması ile örtüşüyor mu? Örtüşmüyorsa neden örtüşmüyor?
Bu noktada toplumun huzuru ve bereketi için ferdin kulluk bilinci ön plana çıkmaktadır. Binanın oluşumunda kullanılan malzemelerin kalitesi binanın kalitesini oluşturduğu gibi, toplumun kalitesinde fertlerin kulluktaki kalitesi oluşturacaktır. Anlayacağız ki, birbirlerinden ayrılmaları mümkün değil. Yine sevgili Peygamberimiz (sav)'in ölçüsü doğrultusunda vücudun azaları gibi birinin rahatsızlığı diğerinin rahatsızlığı, birinin mutluluğu diğerinin mutluluğu olduğu sonucuna varacağız. Gündönümü gibi bütünün içinde aynı noktaya geldiğimizi göreceğiz. Ferdi, kulluk yolunda dünyevi ve uhrevi sahalarda eğitirken bir de bakacağız ki toplumu da eğitmiş, aynı durum toplumu eğitirken de ferdi eğitmişiz.
Toplum; huzurunu ferdin huzurundan, fert ise Allah'ın huzurundan alır. Hep asr-ı saadeti örnek gösteririz de zamanımızı saadete çevirmek aklımıza gelmez. Mümkün mü? Neden olmasın?
Asr-ı saadetten öncesini asrı cehalet olarak adlandırırız. Cehaleti saadete çeviren nedir? İş ustadadır. Asr-ı saadettin ustası Resûlullah (sav)'tır. Cehalettekiler; Allah'ın Resulüne inandılar, ona uydular, gösterdiği yoldan gittiler, vardılar saadete.
Günümüzde elbette mümkündür. Allah ve Resulünün ölçüsü ortadadır, değişmedi. Efendim! Resûlullah (sav) günümüzde yok. Tabi ki var, Hadis-i Şerif'te buyurulmuyor mu, "Âlimler Peygamberlerin varisleridir." Aynı zamanda ahir zamanın gerçek mü'minlerini sahabe düzeyinde öven, yine sevgili Peygamberimizdir.
Fert ve toplum olarak yapmamız gereken, Yüce Allah'ın ipine sımsıkı sarılmaktır. Kulluğunu sevgili derecesinde yaşayan, Peygamberimiz (sav)'i aşk derecesinde ortaya koyan Ehl-i Beyt'i, muhabbetle uygulayan Ehl-i Beyt dostlarını örnek almaktadır.
Rabbim bizleri huzurundan aldığı huzuru, toplumun huzuru için harcayanlardan eylesin. Âmin...
Hüseyin Emanet / diğer yazıları
- Buyur sultanım, hoş geldin / 13.04.2021
- Kulların hakkını kul yiyor! / 06.04.2021
- Allah’a borç verir misiniz?.. / 12.02.2021
- Gizliler iş başında!.. / 23.12.2020
- Haftayı seyrederken… / 16.11.2020
- Gördün mü eğitimin gücünü? / 10.11.2020
- Geçen haftanın ardından… / 04.09.2020
- Yalnız mü’min! Mümkün mü? / 11.08.2020
- Böyle dost dostlar başına... / 10.07.2020
- Allah’tan nasıl korkarsınız? / 03.07.2020
- Kulların hakkını kul yiyor! / 06.04.2021
- Allah’a borç verir misiniz?.. / 12.02.2021
- Gizliler iş başında!.. / 23.12.2020
- Haftayı seyrederken… / 16.11.2020
- Gördün mü eğitimin gücünü? / 10.11.2020
- Geçen haftanın ardından… / 04.09.2020
- Yalnız mü’min! Mümkün mü? / 11.08.2020
- Böyle dost dostlar başına... / 10.07.2020
- Allah’tan nasıl korkarsınız? / 03.07.2020