Tanzimat'tan beri ilim ve siyaset adamlarımızın çoğu, kendilerine ezberletilen fikirlerin dışına çıkmamaya özen göstermişlerdir. Ezberletilenlere aykırı fikir ileri sürenleri de hemen sorgusuz sualsiz yaftalamış ve mahkûm etmişlerdir. Yaygınlaşan ve gelenekleşen bu hal, ülkemizi fikirden korkanlar ülkesine dönüştürdü. Maalesef fikir üretmesi gereken üniversitelerimiz de aynı minval üzeredir. Başka ülkelerde ise yalnız üniversitelerin fikir üretmesiyle yetinilmez, ayrıca sadece görevi fikir üretmek olan düşünce kuruluşları oluşturulur. Ne kadar aykırı olursa olsun, her fikir önemsenir, tartışılır ve ondan yararlanma yolları araştırılır. Ülkelerin ilerlemesi ve hatta ayakta kalması için bu yolun takip edilmesi şarttır. Ne yazık ki, ülkemizde yeni fikirlerden, daha doğrusu yerli ve milli fikirlerden korkuluyor. Bundan korkanlar tabii ki, milletimiz değil, sömürücüler ve yerli işbirlikçilerdir. Bu sebepten sömürücüler ve yerli işbirlikçiler, fikir üreten aydınımız ile milletimizin arasını açmak için her türlü hile ve desiseye başvuruyorlar. Biliyorlar ki, ilim ve fikir adamı önde olmayınca, millet kendi kendine hiçbir şey yapamaz. Yerli işbirlikçiler de zaman zaman yeni fikir diye ortaya bazı saçmalıklar atıyorlar. O saçmalıklar, efendileri tarafından kendilerine dayatılan ve ezberletilenlerden başka bir şey değildir. Hiç düşünmeden papağan gibi o saçmalıkları tekrar edip duruyorlar. Bakınız, yıllardır "hayat mücadeleden ibarettir" diyorlar. Bir kere olsun bunun üzerinde düşünmediler. Mücadele mi mücadele diyerek, milletimizle, milletimizin milli ve manevi değerleriyle mücadele ettiler. Bu anlayış, Batılıları "insan insanın kurdudur" demeye kadar götürmüş bir anlayıştır. Batı dünyasında insanlar kurt gibi birbirlerini yemeye başlayınca, Batılılar telâşa düştüler, şimdi bundan kurtulmanın yollarını arıyorlar. ABD'de meydana gelen ve dünyayı kasıp kavuran ekonomik krize çare bulamıyorlar. Çare olarak teklif ettikleri tek şey insanların birbirleriyle yardımlaşmasıdır. Bu teklifi yapanlardan biri olan Michael Laitman şöyle diyor: "İnsanlar toplumu hesaba katmadan var olamazlar. Sosyal varlık olarak, yardımlaşarak ve kamu yararına katkıda bulunarak, insanlar arasında yaşamak zorundayız." (Bkz.Yeni Ekonominin Yararları, s. 12). Hâlbuki İslâm medeniyetindeki anlayış, Batılılarınkinin tam zıddıdır, yani "hayat yardımlaşmadan ibaret" görülür. Batılılar, bu anlayışın gerekliliğini ve önemini yaşayarak anladılar ama medeniyetlerinde bunu besleyecek kaynak bulunmamaktadır. Yardımlaşma ve dayanışmasının esası, İslâm medeniyetindedir. Batılılar, bunu çok iyi bilmelerine rağmen, ülkemizde yerli ve milli fikirlerin yeşermemesi için yoğun gayret sarf ediyorlar. Onun içindir ki, ülkemizde bir fikir üretmek ve onu seslendirmek gerçekten çok büyük özgüven ve cesaret ister. O işi yapmaya her babayiğit kalkamaz. Eleştirilerden ve yaftalanmaktan korkar. Kabuğunu kırıp dışarı çıkamaz. Bu işi başaran tek kişi Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur. Prof. Dr. Haydar Baş 'Milli Ekonomi Modeli' adıyla ekonomide yeni bir model ortaya koymuş ve bunu uluslararası kongreler düzenleyerek tartışmaya açmıştır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı, bazı bilim adamlarımızın fen ve tıp bilimlerindeki buluşlarından çok farklıdır. Bazıları bunu birbirine karıştırıyor. Fen ve tıp bilimlerindeki buluşlar, teknik alanlarla ilgilidir. Sosyal bilimlerde ise durum böyle değildir. Zira sosyal bilimler, din, medeniyet ve kültürden kaynaklanan bilimlerdir. Dolayısıyla sosyal bilimlerde bir fikri kabul ettirmek, o fikrin kaynağını da kabul ettirmekle eşanlamlıdır. O bakımdan, 'Milli Ekonomi Modeli'ni farklı medeniyetin insanlarına kabul ettirmek, bir devrimdir. Ama ne hazindir ki, en değersiz bir olayı günlerce tartışan medyamız, bu devrimi görmezden gelmiştir. Fikirden korkulduğunun bundan daha bariz örneği olabilir mi?
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018