Siyonist İsrail'in kuruluş tarihi 1948 olduğuna göre, yetmiş yılı aşkın bir süreden beri o diyarda kan dökmeye ve can almaya devam ediyor demektir.
Siyonistlerin, o coğrafyada 'devlete' kavuşmalarının öncesinde işledikleri cinayetler, yaptıkları sinsi işgaller, para gücünü kullanarak talan ettikleri araziler de düşünülürse yüz yılı aşkın bir zamandan beri o diyarda 'çıbanbaşı' olduklarını söylemek mümkün.
Bu meselenin son elli yılını net hatırlıyorum.
60'lı yılların sonları olduğunu sonradan tespit ettiğim o seneler, büyüklerimizin, köyde tek-tük bulunan pilli radyoların başına toplanarak dikkatle ve merakla 'ajans' dinlediklerini, biz çocuklara; "hele susun bakalım ki gavur İsrail bugün de ilerlemesini sürdürmüş mü?.. Vah vah, çok yazık, çoluk-çocuk mahvoldu, gavurun hiç insafı-merhameti yok" dediklerini dün gibi hatırlıyorum.
Lübnan, Beyrut, Abdusselam Callut, Yaser Arafat, Arap-İsrail savaşları, altı gün savaşları… Bütün bunlar çocukluk yıllarımızdan, büyüklerimizle beraber dinlediğimiz radyo 'ajanslarından' aklımızda kalan isimler ve kavramlar.
Kurulduğu günden beri İsrail, her türlü imkanı ve en modern silahları kullanarak o diyarın sakinlerini adeta çayır biçer gibi biçmeye ve kendi yerleşim alanlarını, kendi topraklarını genişletmeye devam ediyor.
Elimiz kalem tutup yazmaya başladığımız günden beri de bu kaçıncı Filistin yazısıdır bilmiyorum.
Kırkıncı yılına yaklaşan İcmal Dergisinin sayılarını ve sayfalarını, ondan sonra yayına giren ÖĞÜT dergisinin, sonra yayına giren haftalık MESAJ dergisinin ve nihayet Yeni Mesaj gazetesinin çeyrek asırlık arşivine girip sayfalarını karıştırmak lazım.
Diyeceğim o ki, son elli sene içinde bu konuda değişen bir şey yok, sadece İsrail'in sınırları değişiyor ve genişliyor, Filistinlilerin yaşadıkları şehirleri bombalıyor, yakıp-yıkıyor ve günden güne işledikleri cinayetlere, katliamlara yenilerini ekliyor.
İki milyara ulaşmış nüfusu ile İslam alemi kınamalarını sürdürüyor, İsrail'i telin mitingleri organize ediyor, becerebildiği kadar gıda ve tıbbi malzeme yardımları ulaştırıyor… Hepsi bu kadar.
Adına İslam coğrafyası denilen coğrafyada yaşayan yüreği yangın yerine dönmüş kitleler, her saldırıda, her bombalamada 'ah-vah' edip göz yaşı dökerken, kendilerine yönetici olarak seçtikleri iktidarlar kılını bile kıpırdatmıyorlar, kendilerinin katil dedikleri İsrail ile normalleşme adımları atmaya devam ediyorlar.
Son elli yılını net hatırladığım bu meselede görülüyor ki, darmadağınık bir haldeki iki milyar Müslüman kitle ile, sadece on milyonluk İsrail dalgasını geçe geçe Müslümanları öldürmeye devam ediyor.
Müslümanlar ise, mensup oldukları mezheplerini bir birleri ile yarıştırmaktan "biz kimiz ve bu hal neyin nesi?' demeye bir türlü vakit bulamıyorlar.
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024