Fikret Bila'ya, Sedat Ergin' e ve Murat Yetkin'e; Tezkere Üçlü'süne sormak gerekiyor...
Redd-i tezkere günlerinde yazdıklarınız bir tarafa; Eğer ABD Irak'ta önümüzü açtıysa;
1- Bunları niçin o gün gündem etmediniz de şimdi Irak'ın kuzeyine değil, güneyine asker talep edildiği şu kritik Meclis Kararı öncesinde yazıp çiziyorsunuz?
2- Tezkere pazarlıklarında duyduklarımız "Türk askeri K.Irak'a girerse çatışırız" lafları doğru değil idi ise, Washington bu gerçeği niçin o gün açıklamadı?
3- Milletvekillerini ikna için TBMM'de nöbet tutan ABD elçilik temsilcileri "sizin kırmızı çizgileriniz bizimdir" dese idi, her halde o tezkere "olumlu" kararı bulurdu.
Üç sorudan yola çıkarak söylüyoruz; "tezkere üçlüsü"nün yazdıkları - çizdikleri hiç de inandırıcı değil. Fazlaca Türk filmlerine benziyor.
Hani bayıltılarak, ırzına geçiliyor gibi fotoğrafları çekilen kızın, filmin sonuna kadar derdini bir türlü nişanlısına anlatamaması gibi...
Film bu ya, büyük sıkıntılar çeken kızcağız ancak filmin finalinde ortaya çıkan bir takım tesadüflerle, ama iş işten geçtikten sonra masum olduğunu ispatlayabilir.
Bu tesadüfler ne hikmetse hep filmin sonunda yaşanır. Dediğimiz gibi, film gibi yani... Ayağınız taşa takılır ve gözleriniz açılır!
Eğer bu film Türk yapımı ise izahı kolay; biz dramı da, melodramı da severiz. Ancak Holywood imzası taşıyorsa biraz oturup düşünmek ve o günleri hatırlamakta sayısız faydalar var.
K.Irak'a girerseniz
çatışırız!
13 Mart 2003 tarihinde Başkan Bush, Başbakan Erdoğan'a Ortadoğu özel temsilcisi Zalmay Khalilzad ile bir mektup gönderdi. Bush'un en üst seviyede, en sadık adamlarından birisiyle gönderdiği mesaj şuydu;
"K.Irak'a girmeniz kabul edilemez. Eğer böyle bir şey yaparsanız çatışırız!"
Evet ABD Başkanı Bush çatışmaktan, savaştan bahsediyor.
Mektup ve mesaj The Washington Post; ki yönetime yakınlığıyla tanınan bir gazetedir, Philip P.Pan imzasıyla yayınlandı.
Yönetimden habere bir yalanlama geldiğini hatırlamıyorum.
Şimdi Fikret Bila; altında imzaların görülmediği bir mütabakat metniyle, olayın üzerinden altı ay geçmişken ve yine bir tezkere öncesinde karşımıza çıkıyor.
Hangisini ciddiye alacağız?
Bush'un yalanlanmayan mektubunu mu, Bila'nın iddia ettiği mutabakat muhtırasını mı?
Bir başka ifadeyle "asil"e mi inanacağız, "vekil"e mi?
Gerçek şu ki; Türk askerinin K. Irak'a girmesi, ABD'nin bölgeye gelme nedenleriyle çatışıyordu. Washington kayıtsız şartsız bir dünya hakimiyeti için, Avrasya'ya iniyordu. Bunun içinse olmazsa olmaz koşul Irak'ın parçalanması, etnik temele dayalı bir yapıya kavuşması idi...
Bu nedenle; Türkiye'nin K.Irak'a girmesi, ABD'nin uğruna milyar dolarlar harcadığı, çeyrek milyon askerini yığdığı "savaş gerekçesiyle" tersti. Çünkü Türk askeri K.Irak'a girerse bir Kürt Devleti hatta federasyon kurulamayacak, ABD'de de savaş gerekçesinden uzaklaşacaktı.
Şimdi bir an için durun ve kararı siz verin; İşin hakkından hukukundan bahsetmeden ABD'nin yerinde olsanız, Türk Askerinin K. Irak'a girmesine izin verirmiydiniz?
ABD'nin Süleymaniye baskınınıda unutuyoruz galiba...
Bırakınız bölgeye girmesini, bu operasyon Türk askeri K.Irak'tan çıksın için yapılmadı mı?
Bu somut, ama daha da önemlisi hafızalarda capcanlı duran "gerçeği" nasıl izah edeceksiniz...
Acaba bununda bir gizli anlaşması yapıldı da, bizim haberimiz mi yok?
Hani rüşvetten hareketle soruyoruz; çuvalın belgesi var mı?
Sakın çuvalın belgesi olmaz demeyin!
Redd-i tezkere günlerinde yazdıklarınız bir tarafa; Eğer ABD Irak'ta önümüzü açtıysa;
1- Bunları niçin o gün gündem etmediniz de şimdi Irak'ın kuzeyine değil, güneyine asker talep edildiği şu kritik Meclis Kararı öncesinde yazıp çiziyorsunuz?
2- Tezkere pazarlıklarında duyduklarımız "Türk askeri K.Irak'a girerse çatışırız" lafları doğru değil idi ise, Washington bu gerçeği niçin o gün açıklamadı?
3- Milletvekillerini ikna için TBMM'de nöbet tutan ABD elçilik temsilcileri "sizin kırmızı çizgileriniz bizimdir" dese idi, her halde o tezkere "olumlu" kararı bulurdu.
Üç sorudan yola çıkarak söylüyoruz; "tezkere üçlüsü"nün yazdıkları - çizdikleri hiç de inandırıcı değil. Fazlaca Türk filmlerine benziyor.
Hani bayıltılarak, ırzına geçiliyor gibi fotoğrafları çekilen kızın, filmin sonuna kadar derdini bir türlü nişanlısına anlatamaması gibi...
Film bu ya, büyük sıkıntılar çeken kızcağız ancak filmin finalinde ortaya çıkan bir takım tesadüflerle, ama iş işten geçtikten sonra masum olduğunu ispatlayabilir.
Bu tesadüfler ne hikmetse hep filmin sonunda yaşanır. Dediğimiz gibi, film gibi yani... Ayağınız taşa takılır ve gözleriniz açılır!
Eğer bu film Türk yapımı ise izahı kolay; biz dramı da, melodramı da severiz. Ancak Holywood imzası taşıyorsa biraz oturup düşünmek ve o günleri hatırlamakta sayısız faydalar var.
K.Irak'a girerseniz
çatışırız!
13 Mart 2003 tarihinde Başkan Bush, Başbakan Erdoğan'a Ortadoğu özel temsilcisi Zalmay Khalilzad ile bir mektup gönderdi. Bush'un en üst seviyede, en sadık adamlarından birisiyle gönderdiği mesaj şuydu;
"K.Irak'a girmeniz kabul edilemez. Eğer böyle bir şey yaparsanız çatışırız!"
Evet ABD Başkanı Bush çatışmaktan, savaştan bahsediyor.
Mektup ve mesaj The Washington Post; ki yönetime yakınlığıyla tanınan bir gazetedir, Philip P.Pan imzasıyla yayınlandı.
Yönetimden habere bir yalanlama geldiğini hatırlamıyorum.
Şimdi Fikret Bila; altında imzaların görülmediği bir mütabakat metniyle, olayın üzerinden altı ay geçmişken ve yine bir tezkere öncesinde karşımıza çıkıyor.
Hangisini ciddiye alacağız?
Bush'un yalanlanmayan mektubunu mu, Bila'nın iddia ettiği mutabakat muhtırasını mı?
Bir başka ifadeyle "asil"e mi inanacağız, "vekil"e mi?
Gerçek şu ki; Türk askerinin K. Irak'a girmesi, ABD'nin bölgeye gelme nedenleriyle çatışıyordu. Washington kayıtsız şartsız bir dünya hakimiyeti için, Avrasya'ya iniyordu. Bunun içinse olmazsa olmaz koşul Irak'ın parçalanması, etnik temele dayalı bir yapıya kavuşması idi...
Bu nedenle; Türkiye'nin K.Irak'a girmesi, ABD'nin uğruna milyar dolarlar harcadığı, çeyrek milyon askerini yığdığı "savaş gerekçesiyle" tersti. Çünkü Türk askeri K.Irak'a girerse bir Kürt Devleti hatta federasyon kurulamayacak, ABD'de de savaş gerekçesinden uzaklaşacaktı.
Şimdi bir an için durun ve kararı siz verin; İşin hakkından hukukundan bahsetmeden ABD'nin yerinde olsanız, Türk Askerinin K. Irak'a girmesine izin verirmiydiniz?
ABD'nin Süleymaniye baskınınıda unutuyoruz galiba...
Bırakınız bölgeye girmesini, bu operasyon Türk askeri K.Irak'tan çıksın için yapılmadı mı?
Bu somut, ama daha da önemlisi hafızalarda capcanlı duran "gerçeği" nasıl izah edeceksiniz...
Acaba bununda bir gizli anlaşması yapıldı da, bizim haberimiz mi yok?
Hani rüşvetten hareketle soruyoruz; çuvalın belgesi var mı?
Sakın çuvalın belgesi olmaz demeyin!
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021