Radar sistemi Malatya Kürecik’te bulunan füze kalkanı hakkında bugüne kadar bize hep yalan söylenmiş. Hatırlarsanız, bu radar NATO’nun sisteminin bir parçası olduğu için Türkiye bunu Kürecik’e kabul etti. Sistem ABD’nin değil NATO’nun sistemiydi.
Fakat Chicago’da yapılan son NATO zirvesinde yaşanan bir gelişme bunun böyle olmadığını ispatladı. Beyaz Saray’dan zirveye gönderdiği bilgi notunda şunlar ifade edildi:
“NATO’nun ilk komuta ve kontrol prosedürlerinin yürürlüğe girmesiyle ABD Başkanı, Savunma Bakanı’na, Türkiye’deki ABD radarının operasyonel kontrolünün NATO’ya devredilmesi talimatını verdi”
Radar sistemi Ocak başlarında devreye girdi ve o günden bu güne neredeyse 5 ay geçti ve bu zaman zarfında füze kalkanının komutası NATO’da değil, ABD’nin kontrolündeymiş.
Biz zaten füze kalkanının NATO’nun değil, ABD’nin sistemi olduğunu her fırsatta ifade ediyorduk ve yaşanan bu son gelişme bizzat Beyaz Saray’ın ifadeleriyle de doğrulanmış oldu.
Radarın operasyonel kontrolünün NATO’ya devredilmesi talimatını veren kim? ABD Başkanı Obama…
Demek ki, Obama bu talimatı vermese radarın kontrolü yine ABD’de kalacak.
Radarın kontrolünü talep eden NATO değil ve 5 aydır ABD’nin kontrolünden, NATO temsilcileri ve de bu birliğe üye olan devletlerin temsilcileri hiçbir rahatsızlık duymamışlar.
En azından basına bu konuda yansıyan en ufak bir açıklama yok.
ABD, NATO ile ilgili konularda, hiçbir ülkeyle istişare etmeden istediğini alabiliyor, istediğini verebiliyor. Bugün kafasına esti, radarın kontrolünü NATO’ya verdi, yarın yine kafasına esecek belki de kontrolü tekrar geri alacak.
Ya da ABD Başkanı’nın talimatıyla iş yapan bir NATO’nun, söyler misiniz bana, ABD’nin iradesi dışında bir icraat ortaya koyabilmesi mümkün müdür?
Olaya hangi açıdan bakarsanız bakın, füze kalkanının düğmesi, Almanya NATO üssünde de olsa, füze rampaları Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nde de olsa, sistem NATO’nun sistemi olarak da ifade edilse, hatta resmiyette böyle de gözükse, yaşanan gelişmelerden anlaşılıyor ki, füze kalkanı tamamen ABD’nin kontrolünde olacak.
Tamamen ABD’nin kontrolünde, hem bilgi toplama, hem gözetleme hem de operasyon kabiliyeti olan bir sistem Rusya’yı da kapsamasına rağmen, Rusya’yı hedef almadığının söylenmesi pek mantıklı gözükmüyor. Zaten Rus yetkililer, batının kendilerine verdiği güvencelere de pek aldırış etmiyorlar.
Rusya için, füze kalkanının Rusya’yı kapsaması da büyük bir sorun, İran’ı hedeflemesi de… “Hadi kendisini tehdit etmesini anladık da İran neden” diyebilirsiniz.
Çünkü Rusya Libya sürecinden sonra anladı ki Büyük Ortadoğu Projesi ve bu kapsamda gerçekleşen işgaller, tamamen ABD’nin çıkarlarına hizmet ediyor. Rusya’nın çıkarları ise küresel çapta zarar görüyor.
Bu sebeple, gerek İran’a, gerekse Suriye’ye batı müdahalesine sıcak bakmıyor ve müsaade etmiyor.
ABD ve yandaşları da Rusya’nın bu niyetini gördükleri için İran ve Suriye konusunda Türkiye’yi ön plana çıkarıyorlar, hedef tahtasına oturtuyorlar.
Türkiye küresel bir savaşın merkez noktası olmak istemiyorsa, her yönüyle ABD’nin ve perde arkasında İsrail’in projesi olan füze kalkanı projesinden, ABD’nin kontrolünde olan NATO’dan ve Türkiye’yi de parçalamayı hedefleyen Büyük Ortadoğu Projesi’nden tamamen uzak durmalıdır.
Fakat Chicago’da yapılan son NATO zirvesinde yaşanan bir gelişme bunun böyle olmadığını ispatladı. Beyaz Saray’dan zirveye gönderdiği bilgi notunda şunlar ifade edildi:
“NATO’nun ilk komuta ve kontrol prosedürlerinin yürürlüğe girmesiyle ABD Başkanı, Savunma Bakanı’na, Türkiye’deki ABD radarının operasyonel kontrolünün NATO’ya devredilmesi talimatını verdi”
Radar sistemi Ocak başlarında devreye girdi ve o günden bu güne neredeyse 5 ay geçti ve bu zaman zarfında füze kalkanının komutası NATO’da değil, ABD’nin kontrolündeymiş.
Biz zaten füze kalkanının NATO’nun değil, ABD’nin sistemi olduğunu her fırsatta ifade ediyorduk ve yaşanan bu son gelişme bizzat Beyaz Saray’ın ifadeleriyle de doğrulanmış oldu.
Radarın operasyonel kontrolünün NATO’ya devredilmesi talimatını veren kim? ABD Başkanı Obama…
Demek ki, Obama bu talimatı vermese radarın kontrolü yine ABD’de kalacak.
Radarın kontrolünü talep eden NATO değil ve 5 aydır ABD’nin kontrolünden, NATO temsilcileri ve de bu birliğe üye olan devletlerin temsilcileri hiçbir rahatsızlık duymamışlar.
En azından basına bu konuda yansıyan en ufak bir açıklama yok.
ABD, NATO ile ilgili konularda, hiçbir ülkeyle istişare etmeden istediğini alabiliyor, istediğini verebiliyor. Bugün kafasına esti, radarın kontrolünü NATO’ya verdi, yarın yine kafasına esecek belki de kontrolü tekrar geri alacak.
Ya da ABD Başkanı’nın talimatıyla iş yapan bir NATO’nun, söyler misiniz bana, ABD’nin iradesi dışında bir icraat ortaya koyabilmesi mümkün müdür?
Olaya hangi açıdan bakarsanız bakın, füze kalkanının düğmesi, Almanya NATO üssünde de olsa, füze rampaları Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nde de olsa, sistem NATO’nun sistemi olarak da ifade edilse, hatta resmiyette böyle de gözükse, yaşanan gelişmelerden anlaşılıyor ki, füze kalkanı tamamen ABD’nin kontrolünde olacak.
Tamamen ABD’nin kontrolünde, hem bilgi toplama, hem gözetleme hem de operasyon kabiliyeti olan bir sistem Rusya’yı da kapsamasına rağmen, Rusya’yı hedef almadığının söylenmesi pek mantıklı gözükmüyor. Zaten Rus yetkililer, batının kendilerine verdiği güvencelere de pek aldırış etmiyorlar.
Rusya için, füze kalkanının Rusya’yı kapsaması da büyük bir sorun, İran’ı hedeflemesi de… “Hadi kendisini tehdit etmesini anladık da İran neden” diyebilirsiniz.
Çünkü Rusya Libya sürecinden sonra anladı ki Büyük Ortadoğu Projesi ve bu kapsamda gerçekleşen işgaller, tamamen ABD’nin çıkarlarına hizmet ediyor. Rusya’nın çıkarları ise küresel çapta zarar görüyor.
Bu sebeple, gerek İran’a, gerekse Suriye’ye batı müdahalesine sıcak bakmıyor ve müsaade etmiyor.
ABD ve yandaşları da Rusya’nın bu niyetini gördükleri için İran ve Suriye konusunda Türkiye’yi ön plana çıkarıyorlar, hedef tahtasına oturtuyorlar.
Türkiye küresel bir savaşın merkez noktası olmak istemiyorsa, her yönüyle ABD’nin ve perde arkasında İsrail’in projesi olan füze kalkanı projesinden, ABD’nin kontrolünde olan NATO’dan ve Türkiye’yi de parçalamayı hedefleyen Büyük Ortadoğu Projesi’nden tamamen uzak durmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Lozan’a hezimet diyenler, Sevr’i arzulayanlardır / 25.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025