Hükümet ve ortaklarının İmralı ile müzakere süreci ve yeni anayasa tartışmaları devam ederken, yine eş zamanlı olarak Türklük ve Türk Milleti tanımları da tartışmaya açıldı. 15 Temmuz için hazırlanan reklam panolarında 'Milletin Adı Türkiye' ifadesi kullanıldı. ABD Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, "Osmanlı millet sistemi"ni önerdi. Bakalım daha neler göreceğiz?
Ne hikmetse ne zaman bir açılım olsa aynı gündemler masaya konuluyor.
Daha önce FETÖ ile ittifak döneminde yürütülen demokratik açılım sürecinde de yeni anayasa ve Türklük tartışmaları yaşanmıştı. Demek ki ortakların değişmesi, sözde "en milliyetçilerle" yol yürünmesi süreci değiştirmiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni anayasa ile ilgili daha önceleri yaptığı bir açıklamada, "İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz" ifadelerini kullanmıştı. Bu açıklamayı yaptığında "Türkiye'de millet çeşitliliği yok, tek bir millet var, o da Türk Milleti'dir" demiştik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak geçtiğimiz cumartesi günü "beklenen" açıklamasında yaptığı "Türk-Kürt-Arap vurgusu" oldukça dikkat çekti:
"Türk, Kürt, Arap birse, beraberse o zaman Türk vardır, Kürt vardır, Arap vardır. Ayrıştıklarında, bölündüklerinde ise mağlubiyet, hezimet, hüzün vardır."
"Türk ile Kürt'ün arasına nifak sokmaya çalıştılar. Terör baronları, Türk-Kürt-Araplar üzerine kirli oyunları olanlar kazandı. İşte bu kirli oyunu bozuyoruz, tarih tekerrür ediyor. Türk ile Kürt kucaklaşıyor."
"Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs ittifakı, İstiklal Savaşı'nın nüvesi yeniden şekilleniyor."
"Malazgirt Zaferi, Kudüs'ün Fethi, İstanbul'un Fethi, Çanakkale savunması, İstiklal Savaşı, Türk, Kürt, Arap ve daha nice Müslüman halkın ortak savaşları, zaferleridir."
"Binbir Gece Masalları'nın Bağdat'ını Türk, Kürt ve Arap inşa etmiştir. Kudüs'ü Selahaddin Eyyubi'nin komutasında Türk, Kürt, Arap fethetmiştir."
"Şam bizim ortak şehrimizdir. Diyarbakır bizim ortak şehrimizdir. Mardin, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Erbil, Halep, Hatay, İstanbul, Ankara bizim ortak şehrimizdir."
Bu açıklama, İmralı süreci yürütülürken ve PKK'nın sembolik silah bırakmasından bir gün sonra yapıldı.
Osmanlı Devleti döneminde de, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100 yıllık sürecinde de Türk'ün Kürt ile, Kürt'ün de Türk ile herhangi bir kavgası olmamıştır; Türk Milleti olarak hep tek bilek tek yürek olmuşlardır.
Prof. Dr. Haydar Baş, bu gerçeği ifade etmek için yıllardır, "Bir kolumu kesseniz Türk kanı, diğer kolumu kesseniz Kürt kanı akar" vurgusu yapmıştır.
Türk Milleti tanımı, asla etnik bir tanım değil, Türkiye'de yaşayan vatandaşlara verilen genel addır. Bu tanımın içinde Türk'ü, Kürt'ü, Boşnak'ı, Çerkez'i, Laz'ı, Arap'ı hangi etnik kökene sahip olursa olsun hepsi vardır. Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi, "Ne mutlu Türk'ün diyene" anlayışı temelinde oluşturulan genel bir tanımdır.
Ve Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın ifade ettiği gibi, bu Türk Milleti tanımı, anayasal olarak devleti muhatap alan ve devletin vatandaşlarını eşit gördüğünün, ayrım yapmadığının, eşit hizmetler sunduğunun, eşit haklar verdiğinin bir göstergesidir.
ABD Büyükelçisi Barrack'ın başta da belirttiğimiz gibi "Osmanlı milleti" önerisi dikkat çekici. Osmanlı'yı çöküşe götüren nedenlerden birisi de bu tanımdı. Millet çeşitliliğine dayanan bu tanım, milliyetçilik akımları gündeme geldiğinde Osmanlı coğrafyasının paramparça olmasına neden olmuştur. Bazı yorumcular, "Türk-Kürt-Arap ittifakını ABD, İran'ı yalnızlaştırmak ve İran'ın BOP'unu hayata geçirmek için mi planlıyor?" sorusunu soruyor. Bunun cevabını zamanla göreceğiz.
Barrack'ın Lozan'ı Sykes-Picot ve Sevr ile birlikte ele alarak "haritaların yanlış çizildiğine", dolayısıyla "yeniden çizilmesi gerektiğine" işaret etmesi ABD'nin bölgemizde yeni dizaynlar peşinde koştuğunu açıkça gösteriyor.
Konu elbette ki sadece İran değil, çünkü Türkiye de, BOP kapsamında parçalanması hedeflenen 22 İslam ülkesinden birisi.
Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet, oluşturduğu üniter yapı, milletimizi ayrım yapmadan bir arada tutan Türk Milleti tanımı, bütün bunları dünyaya tescil ettiren Lozan Anlaşması hepsi birlik harcımızdır.
Eğer Türkiyelilik ya da millet çeşitliliğine dayanan yeni anayasa çalışmalarıyla bu birlik unsurlarımızı kaybedersek, sonuç parçalanma ve yok oluş olur.
Özellikle de birçok küresel işgal senaryosunun odak noktası olan bu coğrafyada…
- BTP'den 'Büyük Kongre'ye büyük hazırlık / 06.12.2025
- Etrafımız ateş çemberi / 05.12.2025
- Enflasyon, ‘talebi baskılama’ aracı mı? / 04.12.2025
- Asgari ücreti kim belirliyor: Komisyon mu, hükümet mi, JpMorgan mı? / 03.12.2025
- Gıdasız kalma riski bir ulusal güvenlik meselesi / 02.12.2025
- Papa’nın huzurunda(!) ‘Taleal Bedru’ / 29.11.2025
- Papa'nın Türkiye ziyaretinin siyasi hedefleri var / 27.11.2025
- Kim terör yandaşı: Süreci dayatanlar mı, yoksa eleştirenler mi? / 26.11.2025
- Öğretmenlerin mutsuzluğu derinleşiyor! / 25.11.2025

















































































