İslam dünyası, 1400 yıllık geçmişinde, Moğol istilasından başka hiçbir zaman, son yüzyılda yaşadığı vahşete şahit olmamış, bu kadar kan ve gözyaşına boğulmamıştı.
İsrail ordusu tarafından 7 Ekim 2023 tarihinde başlatılan saldırılarda ölen Gazzeli Müslümanların sayısı 35.647 kişiye, yaralı sayısının ise 79.852 kişiye ulaştığı ve öldürülenlerin büyük çoğunluğunun ise kadın ve çocuklardan olduğu haber ajanslarında bildiriliyor.
İnsanın kanını donduran İsrail ordusunun vahşice saldırılarının, ne zaman bitireceği ise belli değil. Gazzeli Müslümanların yaşadığı acıyı, bizlerin hayal etmesine bile imkân yok!
Bu acıyı da en derinden hisseden hiç şüphesiz Gazzeli anneler.
Dünyada vicdan sahibi insanların yapabildiği tek şey ise Gazzelilere yardım malzemesi gönderebilmek.
Bu yardımlarda da, Türkiye Cumhuriyeti devletinin tıbbı ihtiyaçlar ve gıda maddelerinden oluşan yardımları çok değerli bir yer tutuyor.
Türkiye Cumhuriyeti devleti her zaman mazlum Filistin halkının ihtiyaç duyduğu insani yardımları ulaştırmayı kendisine görev bilirken, diğer taraftan İsrail devletinin Ortadoğu coğrafyasında akıl almaz vahşice saldırılarında da çekinmeden İsrail devletine karşı her türlü müeyyideleri uygulamaktan geri kalmamıştır.
Mesela 6 Kasım 1956 tarihinde meydana gelen Süveyş krizinde, Türkiye Cumhuriyeti İsrail ile ilişkilerini maslahatgüzarlığa indirgemiştir.
1967 yılında altı gün savaşlarının patlak vermesi sonrası Türkiye Cumhuriyeti bu savaşta tarafsız kalmış, Türkiye'de bulunan Amerikan üslerinden İsrail'e yakıt başta olmak üzere her türlü teçhizata ve yardıma izin vermemiştir.
6 Ekim 1973 yılında Mısır Arap Cumhuriyeti ile İsrail devleti arasında meydana gelen Yom Kippur savaşında tarafsızlığını koruyarak, Türkiye'de bulunan NATO ve Amerikan üslerinden herhangi bir yakıt, teçhizat ve yardıma izin vermemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin, Filistinlilere bu yardımları yaptığını ve bunlar gibi onlarca tavrı mazlumlar için İsrail devletine karşı ortaya koyduğunu; Gazzeli annelerin, Ortadoğulu Müslümanların, hatta aziz milletimizin çoğunun bildiğini zannetmiyorum!
Neden zannetmiyorum!
Bilselerdi, bu koca gönüllü Türkiye Cumhuriyeti'ne hakaret edip, ona ve kurucusuna akla hayale gelmeyecek iftiralar atabilirler miydi?
Gerçekten Gazzeli anneler, onlara yardıma geldiğini söyleyen İslamcı siyasetçilerin, İsrail devleti ile ne türlü antlaşmalar yaptığını bilseydiler, o İslamcı siyasetçilerle görüşüp, onlarla konuşurlar mıydı?
Mesela Gazze'yi vuran İsrailli pilotların "Askeri Eğitim ve İşbirliği Anlaşması" gereğince Türkiye'de eğitildiklerini Gazzeli anneler biliyor mu?
Ya Gazze'ye saldıran İsrail savaş uçaklarının yakıtlarının bu antlaşmalar ile Türkiye'den geldiğini o anneler biliyor mu?
Peki ya, Savunma Sanayi İşbirliği başta olmak üzere, istihbarat, ticaret, sanayi ürünleri, tarım ürünleri, çifte vergilendirme ve benzeri onlarca antlaşmayı 23 Şubat 1996 tarihinde Refah-Yol hükümetinin başbakanı Necmettin Erbakan tarafından imzalandığını, Gazzeli anneler biliyor mu?
Peki, Müslümanlar biliyor mu?
Aziz milletimiz biliyor mu?
Bence bilmiyorlar. Bilselerdi, Mehmet Akif Ersoy gibi "Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem" derlerdi.
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Kurban Bayramı’na girerken ne görüyoruz! / 14.06.2024
- Dai’lerin iddiası -II- / 07.06.2024
- Dai’lerin iddiası -I- / 06.06.2024
- Gazzeli anneler biliyor mu? / 24.05.2024
- Gazze için bir Yahudi hikâyesi / 10.05.2024