"Hukukun olduğu yerde etik konuşulmaz."
Neresini düzeltelim bu lafın? Binali Yıldırım bu sözleri söylerken durumu ne hukuka ne de etik kurallara uygundu. Hukuka uygun değildi, zira Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı sürerken Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığını da üstleniyordu ki, en başta Anayasa bunu yasaklıyordu (Madde/94).
Bu davranışı etik de değildi. Herkes haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorundadır hükmü, kişiyi beşikten mezara izleyen, temel yasa Medeni Kanun'da yer almaktadır (madde/2).
Hukukla etik, etle kemik gibidir; her ikisi de hukukun temel ilkeleridir. İşi sosyolojiye yatırdığımızda, toplumu kuşatan kuralların sadece hukuktan ibaret olmadığını görürüz. Hukukun yanında din, ahlak kuralları ile gelenek ve görenekler de vardır. Bunların hepsi insan yaşantısı ilişkilerine şekil verir. Hukukun öne çıkan farkı zorlayıcı oluşu, yani yaptırımının şiddetidir. Hukuk kuralına karşı gelirseniz, ceza ve tazminat gibi yaptırımlarla karşılaşırsınız. Ahlak kurallarına aykırı davranırsanız vicdan azabı çekersiniz, gelenek ve göreneğe saygı göstermezseniz kolektif vicdan dediğimiz kamuoyunun tepkisini çekersiniz. Din kurallarına riayet etmezseniz, günah işlemiş olursunuz yaptırımı öbür dünyada, ahrettedir, uhrevidir. Ama inanç özgürlüğüne saldırıyı laik hukuk da yasaklar ve yaptırım uygular ki bu, konunun insan hakları yönüdür. Tüm bu kuralların kuşattığı toplum içinde yaşamaktayız. Kurallar arasında kalın duvarlar yoktur, birbirleriyle etkileşim içindedirler. Bu nedenle sosyoloji, hukukun mutfağıdır. Hukukta uygulayıcı otorite devlettir.
Devletin vatandaşlarına onurla ve adaletle davranması gerekir. Bir devletin vatandaşlarına bu şekilde davranmasıyla ilgili başta insan hakları olmak üzere etik ilkeleri de hukukun temel ilkeleri olarak ortaya koyup siyasal adaletin gereklerini karşılaması mümkündür.
Bu kertede kanun koyucuların nasıl kanun yapmaları gerektiği ve hâkimlerin de nasıl davranması gerektiği söz konusudur. Önemli olan, kanun koyucunun etik değerleri hukuklaştırması, hukuk politikasının yönünü bu değerlere göre tayin etmesidir.
Kavramsal yaklaşıma bakalım:
Etik ve ahlak kavramları birbiri içine geçmiş kavramlardır. Ahlak, davranışlara yönelik kurallar ya da direktifler bütünü olarak kişilerin en önemli yargılarını veya inançlarını destelemeyle ilgili duygu ve düşüncelerinin karşılığı bir kavramdır. Etik, ahlakın felsefi boyutlarını yoklayan bir bilim dalıdır ve soyut niteliktedir; ahlak ise bunun pratiğidir.
Hukuk, ahlak ve etik derken Binali Yıldırım işin neresindeydi? Günler süren eleştiriler…atışmalar uzayıp giderken, en nihayet Binali Yıldırım, pişmanlıktan, demokrasiye hasretten mi bilinmez, hatasından döndü geri. TBMM Başkanlığı'nı bırakacağını açıklarken zoraki nikâh da olsa hukukla aralarında, keramet var mı, göreceğiz!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023