Değerli dostlarım! Gençlik yıllarımda lise öğrencisi bir gençken aileden aldığımız terbiye ve Rabbimin nasibiyle olacak ki sorumluluk bilinciyle hareket eden bir düşünce yapısına sahip bir kardeşinizdim. Karınca kararınca yolumuza devam ediyoruz. Rabbim bu fikirde yol yürümeyi ve hidayetten nasiptar bir hayat sürmeyi daim kılsın. Amin.
Allah'a, vatana, millete, hizmet kelimesini kimin ağzından duysam mest olurdum. Delidolu bir vaziyette orada hizmeti kendime bir borç bilirdim. Çevremden beni anlamakta güçlük çekenlerle dahi çok mücadelelerim olmuştur. Bu samimi gayretlerim sayesinde asıl gayem olan Allah'ın rızasına eriştiğime inancım sonsuzdur. Çünkü başka bir niyet taşımadığıma eminim de ondan.
Buraya kadar sorun yoktur ama benim bu samimi duygularımı istismar edenler çok olmuştur. Bu sebeple çok defa hayal kırıklığına uğramışımdır.
1980 Darbesine kadar geçen hayatımda en çok da ülkücü hareket içerisinde bulundum. Kilis Ülkü Ocaklarında bazı ağabeylerden aldığımız bilgi ve heyecanla dolu dolu bir gençlik geçirdim. ODTÜ Gaziantep kampüsünde memurluk görevimin yanında Gaziantep Eğitim Enstitüsünde Matematik bölümü gece eğitim öğrenciliğim vardı.
Kayıt olduğum dönemde sık sık okul açıldı açıldı kapandı ama maalesef bir tek gün dahi sınıfta sıralarda oturup da eğitim almak nasip olmadı. Sürekli terör eylemeleriyle karşı karşıya kalırdık. Bir gün biri, başka bir gün diğeri eylem yapar, okul önünde, yollarda, kavga-gürültü, adam öldürülme olayları tekrar eder dururdu.
Ailemin beni ölümden korumak amacıyla aldığı karar neticesinde 1979 da Denizli'de vatani görevimi yapmak üzere okuldan ayrıldım. Netice itibariyle 1980 askeri darbesinde vatani görevimi yaptım. Herkes kendince darbeyi eleştirir ama işin içinde olan biri ile dışardan olaylara bakan birinin değerlendirmesi farklıdır. Darbenin şekli yapanların adı kimliği bir tarafa o gün sağcısıyla solcusuyla ailelerimiz bayram ettiler. Evlatlarını toprağa vermekten ya da cezaevlerinde çürümekten kurtuldukları için.
Sürekli aktif bir pozisyonda olan bir olarak askerlik dönüşünde boşluğa düştüm. Arayışlarımı devam ettirdiğim bir sırada tanış olduğum İcmal Dergisi ile başlayan bir dönem yaşadım. İcmal Dergisi ile yayın hayatında olan Haydar Baş Hocamız ve bir avuç eğitimci arkadaşıyla çıktıkları yolculuk beni çok etkiledi. Yolculuğun adı "önce insan" parolasıydı.
"Sistem mi insan mı?" Tartışmalarına son veren bu anlayışı yani "önce insan" parolasını görünce 'işte aradığımı buldum' dedim.
O zaman da gençlik eğitimsizlik ve cehalet kurbanı edilmiş çeşitli iç ve dış mihrakların oyuncağı haline getirilmiş milli ve dini duyguları istismar edilerek derin derin çukurlara atılıyordu.
Bu durumu gören Haydar Baş Hocamız maddi imkansızlıklar ve yalnızlık içerisinde gece gündüz gayretlerini gençliği bu bataklıktan kurtarmak için sarf ettiler.
Dün de durum ciddiydi bugün de ciddidir. Gençlik dün başka çukurlarda çürütüldü. Bugün de başka çukurlarda çürütülüyor. Gençliğine sahip çıkamayan milletlerin akıbetinin asla hayrolmayacağı tarihi bir gerçektir.
Dün gençliğe Ebedi Genel Başkanımız Çağın Bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız sahip çıkmıştı. Gençliği çeşitli bataklardan kurtarmışlardı. Bugün onun yetiştirdiği güzide kadrosu ve onun evladı yolunun hizmetkârı Hüseyin Baş gençliğe sahip çıkıyor.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) lideri ve kadrosunun organize edeceği program serisinin adı "GELECEĞİ SAVUNMAK"
Dün FETÖ ve benzeri odakları çökerten bu kadro bugün de gençliği uyuşturucu, kumar, cehalet ve istismarlardan kurtarmak için yollara düştüler. Memleketimizi baştan başa dolaşarak işinin ehli uzmanları halkla buluşturup sosyal sorumluluk adına bir farkındalık oluşturacaklar. Yolları açık olsun. Bu sıradan bir görev değildir. Bugün başkasının evladı, yarın sizin evladınızın bu ve benzeri tuzaklara düşmesini istemiyorsanız bu projede birlikte olmalıyız.
(Devam edecek…)
Allah'a, vatana, millete, hizmet kelimesini kimin ağzından duysam mest olurdum. Delidolu bir vaziyette orada hizmeti kendime bir borç bilirdim. Çevremden beni anlamakta güçlük çekenlerle dahi çok mücadelelerim olmuştur. Bu samimi gayretlerim sayesinde asıl gayem olan Allah'ın rızasına eriştiğime inancım sonsuzdur. Çünkü başka bir niyet taşımadığıma eminim de ondan.
Buraya kadar sorun yoktur ama benim bu samimi duygularımı istismar edenler çok olmuştur. Bu sebeple çok defa hayal kırıklığına uğramışımdır.
1980 Darbesine kadar geçen hayatımda en çok da ülkücü hareket içerisinde bulundum. Kilis Ülkü Ocaklarında bazı ağabeylerden aldığımız bilgi ve heyecanla dolu dolu bir gençlik geçirdim. ODTÜ Gaziantep kampüsünde memurluk görevimin yanında Gaziantep Eğitim Enstitüsünde Matematik bölümü gece eğitim öğrenciliğim vardı.
Kayıt olduğum dönemde sık sık okul açıldı açıldı kapandı ama maalesef bir tek gün dahi sınıfta sıralarda oturup da eğitim almak nasip olmadı. Sürekli terör eylemeleriyle karşı karşıya kalırdık. Bir gün biri, başka bir gün diğeri eylem yapar, okul önünde, yollarda, kavga-gürültü, adam öldürülme olayları tekrar eder dururdu.
Ailemin beni ölümden korumak amacıyla aldığı karar neticesinde 1979 da Denizli'de vatani görevimi yapmak üzere okuldan ayrıldım. Netice itibariyle 1980 askeri darbesinde vatani görevimi yaptım. Herkes kendince darbeyi eleştirir ama işin içinde olan biri ile dışardan olaylara bakan birinin değerlendirmesi farklıdır. Darbenin şekli yapanların adı kimliği bir tarafa o gün sağcısıyla solcusuyla ailelerimiz bayram ettiler. Evlatlarını toprağa vermekten ya da cezaevlerinde çürümekten kurtuldukları için.
Sürekli aktif bir pozisyonda olan bir olarak askerlik dönüşünde boşluğa düştüm. Arayışlarımı devam ettirdiğim bir sırada tanış olduğum İcmal Dergisi ile başlayan bir dönem yaşadım. İcmal Dergisi ile yayın hayatında olan Haydar Baş Hocamız ve bir avuç eğitimci arkadaşıyla çıktıkları yolculuk beni çok etkiledi. Yolculuğun adı "önce insan" parolasıydı.
"Sistem mi insan mı?" Tartışmalarına son veren bu anlayışı yani "önce insan" parolasını görünce 'işte aradığımı buldum' dedim.
O zaman da gençlik eğitimsizlik ve cehalet kurbanı edilmiş çeşitli iç ve dış mihrakların oyuncağı haline getirilmiş milli ve dini duyguları istismar edilerek derin derin çukurlara atılıyordu.
Bu durumu gören Haydar Baş Hocamız maddi imkansızlıklar ve yalnızlık içerisinde gece gündüz gayretlerini gençliği bu bataklıktan kurtarmak için sarf ettiler.
Dün de durum ciddiydi bugün de ciddidir. Gençlik dün başka çukurlarda çürütüldü. Bugün de başka çukurlarda çürütülüyor. Gençliğine sahip çıkamayan milletlerin akıbetinin asla hayrolmayacağı tarihi bir gerçektir.
Dün gençliğe Ebedi Genel Başkanımız Çağın Bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız sahip çıkmıştı. Gençliği çeşitli bataklardan kurtarmışlardı. Bugün onun yetiştirdiği güzide kadrosu ve onun evladı yolunun hizmetkârı Hüseyin Baş gençliğe sahip çıkıyor.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) lideri ve kadrosunun organize edeceği program serisinin adı "GELECEĞİ SAVUNMAK"
Dün FETÖ ve benzeri odakları çökerten bu kadro bugün de gençliği uyuşturucu, kumar, cehalet ve istismarlardan kurtarmak için yollara düştüler. Memleketimizi baştan başa dolaşarak işinin ehli uzmanları halkla buluşturup sosyal sorumluluk adına bir farkındalık oluşturacaklar. Yolları açık olsun. Bu sıradan bir görev değildir. Bugün başkasının evladı, yarın sizin evladınızın bu ve benzeri tuzaklara düşmesini istemiyorsanız bu projede birlikte olmalıyız.
(Devam edecek…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Geleceği savunmak, gençliği korumak ve kurtarmak -1- / 24.09.2025
- ‘Kim söyledi Anadolu alınırmış’ diye? / 23.09.2025
- Nimet verilen insanlar kimdir? / 22.09.2025
- Türkiye ne kadar Sosyal Devlet’tir? / 21.09.2025
- “Hoş Geldin Atatürk” tabuları yıkıyor / 20.09.2025
- Atatürk’ün devlet aklı / 18.09.2025
- Mazlum Gazzeliler / 17.09.2025
- Sosyal medyadan kimler korkar / 16.09.2025
- Ana muhalefete düşen görev / 15.09.2025
- Atasözleri bir milletin kültürüdür / 14.09.2025
- ‘Kim söyledi Anadolu alınırmış’ diye? / 23.09.2025
- Nimet verilen insanlar kimdir? / 22.09.2025
- Türkiye ne kadar Sosyal Devlet’tir? / 21.09.2025
- “Hoş Geldin Atatürk” tabuları yıkıyor / 20.09.2025
- Atatürk’ün devlet aklı / 18.09.2025
- Mazlum Gazzeliler / 17.09.2025
- Sosyal medyadan kimler korkar / 16.09.2025
- Ana muhalefete düşen görev / 15.09.2025
- Atasözleri bir milletin kültürüdür / 14.09.2025