Ülkemizin iç ve dış sorunları gittikçe artmaktadır. Geleceğimiz olan gençliğin içinde bulunduğu durum gerçekten iç açıcı değildir. Her şeyden önce gençlik ciddi bir kimlik sorunu yaşamaktadır. Aidiyet duygusunu kaybeden gençlik kendine farklı tatmin yolları arayacaktır. Kötü alışkanlık dediğimiz kumar, madde bağımlılığı, sağlıksız ve yasak ilişkiler, vs. davranışlar yanlış arayışların sonucudur.
Çünkü arayış kişinin yaratılıştan gelen bir özelliğidir. Bunu görmezlikten gelmek güneşe sırtını dönüp inkâr etmek kadar aptalca bir şeydir.
Madem arayış fıtri bir ihtiyaçtır. O zaman arayana bulacağını kolaylaştırmak gerekir. Arayış yaratılıştan gelen bir özellikse bu arayışa karar veren Allah bulmanın da yolunu yaratmıştır. Aratan da bulduran da Allah'tır. (cc) Cellecelaluhu… Yeterki vesileye sarılıp yolunda çaba ortaya koyalım.
Ülkemizde yaşanan bütün problemlerin kaynağında fertten topluma çok önemli bir eğitim hamlesi gerekiyor. Kimse eğitim sistemimizin başarılı olduğunu savunmaya kalkmasın "kişinin aynası iştir söze bakılmaz."
"Yönümü Arıyorum" eserimizden eğitimin önemi hakkındaki yazımızı paylaşalım:
EĞİTİM DEYİP GEÇMEYELİM
İnsan davranışlarındaki olumlu ya da olumsuz yönlerin kaynağı sürekli tartışma konusu olmuş, "Davranış, doğuştan mı, yoksa sonradan mı kazanılmıştır?" sorusu net olarak anlaşılamamıştır. "Can çıkar huy çıkmaz" sözünü rehber edinenler, huyların doğuştan geldiğini savunsa da insan huylarının belli bir eğitim neticesinde değişebileceğini dile getirenler de vardır. Şayet, kişinin davranışlarının doğuştan olduğu tezine inanırsak, eğitim diye bir kavramdan ve kurumlardan bahsedemeyiz.
Doğuştan gelen bazı genetik hastalıkların ve fıtrî özelliklerin kökten değişmesi belki mümkün değildir ama insanoğlunun gerek bilgisine gerek huy ve davranışlarına doğru bir eğitimle yön verilebilir. Bu konuda sorunun çözümü için insanın toplumsal geçmişine, müspet veya menfi davranışlarının temeline inmek ve de bunların nasıl kazandığına bakmak gerekmektedir.
Rahmetli anneannem Saliha Hanım anlatırdı; "Evladım; hikâye edilir ki: Adamın biri eşkıyalıkta nam salmış, bir âlem onun elinden bizar olmuş, neticede suçları bayağı çoğalmış ve bir gün yakalanarak idamına karar verilmiş. Tabii, darağacı kurulur ve eşkıyaya son arzusu sorulur, adam da 'Bana annemi getirin ona bir çift sözüm olacak' demiş. Eşkıyanın annesi getirilmiş, adam annesine yaklaşmasını ve dilini uzatmasını söylemiş. Kadıncağız da olacaklardan habersizce dilini uzatmış. Tam o esnada eşkıya, birden uzanarak annesinin dilini ısırarak kopartmış. Sonra da 'Benim bu hâle gelmemin sebebi annemdir' demiş ve şöyle açıklamış, 'Ben küçücük bir çocukken komşumuzun kümesinden bir yumurta çalmıştım. Eve getirdiğimde annem bana yaptığım işin mahiyetini anlatmadı, aksine beni teşvik etti. İlk yumurtadan sonra diğer yumurtalar, sonra tavuklar sonra başka başka şeyler derken, ben; çalan çırpan, alan, vuran bir adam oldum çıktım. Neticede de darağacını boyladım. İşte onun için annemin dilini kopardım' demiş."
Bu hadiseden sonra kendimizi bir değerlendirelim, nefis muhasebesi yapalım... Çocuklarımız mama yesin diye ilk yalanı, ilk cimriliği, ilk korkaklığı, ilk kendine güvensizliği onlara biz aşılamadık mı?
"Bak, yemeğini yemezsen seni öcülere veririm"
"Yaramazlık yapma, yoksa seni hoş hoş ham yapar"
"Yapma kırarsın, Oynama, dökersin"
"Akıllı durmayanı cadılar götürecek" vs. diyerek, onu hayattaki yanlışlıkların ilkleriyle biz kendimiz tanıştırdık da haberimiz bile olmadı...
Bakınız, doğuştan zannedilen davranışların, insana daha küçük yaşlarda en yakınları tarafından bilinçsizce nasıl aşılandığını görüyor musunuz? "Ağaç yaşken eğilir"
Bilmezler, anlamazlar, diye çocuğun yanında umursamadan yapılan hatalar ileride onların hayatını şekillendiren kalıplaşmış birer huy ve davranış haline gelebilir. İnsan eğitimi zor iştir vesselam; gafleti, cehaleti, ihmali asla kabul etmez..." (Uğur Kepekçi / Yönümü Arıyorum / Felhan Yayıncılık 2011 / Sayfa 37)
(Devam edecek…)
Çünkü arayış kişinin yaratılıştan gelen bir özelliğidir. Bunu görmezlikten gelmek güneşe sırtını dönüp inkâr etmek kadar aptalca bir şeydir.
Madem arayış fıtri bir ihtiyaçtır. O zaman arayana bulacağını kolaylaştırmak gerekir. Arayış yaratılıştan gelen bir özellikse bu arayışa karar veren Allah bulmanın da yolunu yaratmıştır. Aratan da bulduran da Allah'tır. (cc) Cellecelaluhu… Yeterki vesileye sarılıp yolunda çaba ortaya koyalım.
Ülkemizde yaşanan bütün problemlerin kaynağında fertten topluma çok önemli bir eğitim hamlesi gerekiyor. Kimse eğitim sistemimizin başarılı olduğunu savunmaya kalkmasın "kişinin aynası iştir söze bakılmaz."
"Yönümü Arıyorum" eserimizden eğitimin önemi hakkındaki yazımızı paylaşalım:
EĞİTİM DEYİP GEÇMEYELİM
İnsan davranışlarındaki olumlu ya da olumsuz yönlerin kaynağı sürekli tartışma konusu olmuş, "Davranış, doğuştan mı, yoksa sonradan mı kazanılmıştır?" sorusu net olarak anlaşılamamıştır. "Can çıkar huy çıkmaz" sözünü rehber edinenler, huyların doğuştan geldiğini savunsa da insan huylarının belli bir eğitim neticesinde değişebileceğini dile getirenler de vardır. Şayet, kişinin davranışlarının doğuştan olduğu tezine inanırsak, eğitim diye bir kavramdan ve kurumlardan bahsedemeyiz.
Doğuştan gelen bazı genetik hastalıkların ve fıtrî özelliklerin kökten değişmesi belki mümkün değildir ama insanoğlunun gerek bilgisine gerek huy ve davranışlarına doğru bir eğitimle yön verilebilir. Bu konuda sorunun çözümü için insanın toplumsal geçmişine, müspet veya menfi davranışlarının temeline inmek ve de bunların nasıl kazandığına bakmak gerekmektedir.
Rahmetli anneannem Saliha Hanım anlatırdı; "Evladım; hikâye edilir ki: Adamın biri eşkıyalıkta nam salmış, bir âlem onun elinden bizar olmuş, neticede suçları bayağı çoğalmış ve bir gün yakalanarak idamına karar verilmiş. Tabii, darağacı kurulur ve eşkıyaya son arzusu sorulur, adam da 'Bana annemi getirin ona bir çift sözüm olacak' demiş. Eşkıyanın annesi getirilmiş, adam annesine yaklaşmasını ve dilini uzatmasını söylemiş. Kadıncağız da olacaklardan habersizce dilini uzatmış. Tam o esnada eşkıya, birden uzanarak annesinin dilini ısırarak kopartmış. Sonra da 'Benim bu hâle gelmemin sebebi annemdir' demiş ve şöyle açıklamış, 'Ben küçücük bir çocukken komşumuzun kümesinden bir yumurta çalmıştım. Eve getirdiğimde annem bana yaptığım işin mahiyetini anlatmadı, aksine beni teşvik etti. İlk yumurtadan sonra diğer yumurtalar, sonra tavuklar sonra başka başka şeyler derken, ben; çalan çırpan, alan, vuran bir adam oldum çıktım. Neticede de darağacını boyladım. İşte onun için annemin dilini kopardım' demiş."
Bu hadiseden sonra kendimizi bir değerlendirelim, nefis muhasebesi yapalım... Çocuklarımız mama yesin diye ilk yalanı, ilk cimriliği, ilk korkaklığı, ilk kendine güvensizliği onlara biz aşılamadık mı?
"Bak, yemeğini yemezsen seni öcülere veririm"
"Yaramazlık yapma, yoksa seni hoş hoş ham yapar"
"Yapma kırarsın, Oynama, dökersin"
"Akıllı durmayanı cadılar götürecek" vs. diyerek, onu hayattaki yanlışlıkların ilkleriyle biz kendimiz tanıştırdık da haberimiz bile olmadı...
Bakınız, doğuştan zannedilen davranışların, insana daha küçük yaşlarda en yakınları tarafından bilinçsizce nasıl aşılandığını görüyor musunuz? "Ağaç yaşken eğilir"
Bilmezler, anlamazlar, diye çocuğun yanında umursamadan yapılan hatalar ileride onların hayatını şekillendiren kalıplaşmış birer huy ve davranış haline gelebilir. İnsan eğitimi zor iştir vesselam; gafleti, cehaleti, ihmali asla kabul etmez..." (Uğur Kepekçi / Yönümü Arıyorum / Felhan Yayıncılık 2011 / Sayfa 37)
(Devam edecek…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Geleceği savunmak, gençliği korumak ve kurtarmak -3- / 26.09.2025
- Geleceği savunmak, gençliği korumak ve kurtarmak -2- / 25.09.2025
- Geleceği savunmak, gençliği korumak ve kurtarmak -1- / 24.09.2025
- ‘Kim söyledi Anadolu alınırmış’ diye? / 23.09.2025
- Nimet verilen insanlar kimdir? / 22.09.2025
- Türkiye ne kadar Sosyal Devlet’tir? / 21.09.2025
- “Hoş Geldin Atatürk” tabuları yıkıyor / 20.09.2025
- Atatürk’ün devlet aklı / 18.09.2025
- Mazlum Gazzeliler / 17.09.2025
- Sosyal medyadan kimler korkar / 16.09.2025
- Geleceği savunmak, gençliği korumak ve kurtarmak -2- / 25.09.2025
- Geleceği savunmak, gençliği korumak ve kurtarmak -1- / 24.09.2025
- ‘Kim söyledi Anadolu alınırmış’ diye? / 23.09.2025
- Nimet verilen insanlar kimdir? / 22.09.2025
- Türkiye ne kadar Sosyal Devlet’tir? / 21.09.2025
- “Hoş Geldin Atatürk” tabuları yıkıyor / 20.09.2025
- Atatürk’ün devlet aklı / 18.09.2025
- Mazlum Gazzeliler / 17.09.2025
- Sosyal medyadan kimler korkar / 16.09.2025