Gençlere nasihat

Birden aklıma sevgili çocuklar geldi. Elbet büyüdüklerinde, her biri devlet kademelerinde görev alacaklardır. Elbet ortada bir devlet kalırsa, bu şansları olacaktır... Kalmazsa yenisini kurmak onların en kutsal görevidir. Bu görev, tarihimiz boyunca 16 kez yapılmış, en çok kanı akan bir nesil olarak hürriyetimiz geriye alınmıştır. Ne yazık ki, hürriyetimiz tekrar büyük tehlike altındadır ve bu sefer de bunu koruyamazsak Müslüman –Türk olarak bir nesilden bahsetmek asla mümkün olamayacaktır.
Biz yazarların çizerlerin görevi körlere göz olmak sağırlara yazılarla ulaşmak, çok yalan konuşanların yalanlarını, çekinmeden yüzlerine vurmaktır. Allah (c.c) mealen “kim bir Müslüman kardeşinin ayıbını örterse onun ayıplarını örterim” diyor. Ama bu ayıplar masum ayıplardır. Kimseye zarar vermeyen, sadece o Müslüman kardeşimize ait bir ayıp içindir. Münafıklar, hele Yezit misyonundaki kişiler bunun haricindedir. Bunların ayıbı İslam topluluğunun dağılması yönünde olduğu için hiç bir şekilde göz yumulamaz. Bana ne denemez. Bu durum, dine ve devlete büyük ihanet demektir.
Her zaman batıl, emrinde veya arkasında, şer güçlere sahiptir. Bu güçler her sınıftan satılmış insanlardan (münafıklar, yağcılar, aldatılmış insanlar, vs.),  ve kâfir topluluklardan oluşmaktadır. Yoksa yaşam bulamaz. Bununla savaşabilmek ancak imanla ve birlik olmakla mümkündür. Bu yolu peygamberimiz (a.s.) ve onun sahabeleri ve Ehl-i Beyt’i yaşamları ile bizlere göstermişlerdir. Her hangi bir evladımız, ileride devletin önemli bir makamında bulunursa ona tavsiyem: Kör, sağır olmaması ve çok konuşmaması, konuşursa yalan söylememesidir. Yalan bir gencin istikbalini karartır onu makamı ile orantılı rezil eder bırakır. Çünkü yalan başka yalanlar doğurur. Domuz gibidir, fare gibidir. Üredikçe ürer, başa bela olur. Devlet adamı söylediği her sözü söylemeden önce gerekli şekilde istişare eder ve öyle karar verir.
Devletin her kademesindeki uzman kişilerle birlikte verilen kararların yanlış olma ihtimaliyeti çok düşüktür. Pat diye ortaya atılan bir karar, genellikle topluma bir zarardır. Karar ve kanunlar meclisten çıkmalı ve mümkün mertebe toplumu kapsamalıdır. Kendi fikrinizin olması gerekir fakat yeterli olmaz. Meclisler ve danışmanlıklar, bazı kimselere lüks hayat yaşatmak için değil, devletin bekasını temin içindir. Makam için zor kullanmak, ya da kâfirlere dayanmak, asla yapılmaması gereken bir davranıştır. Bu size taviz üstüne taviz verdirir. Halkın nazarında, genellikle idareden ayrıldıktan sonra, devleti resmen satmış şerefsiz bir idareci olarak tanıtılırsınız. Aynı zamanda yabancıların her emrini yerine getirmiş adi bir uşak olursunuz.
Size gelen yabancı tekliflerin tersini gözden kaçırmayınız. Bunlardan çoğunun tersinin, ülkenize yararlı olduğunu göreceksiniz. Hiç bir şekilde kendi ordunuzun haricinde, Müslüman kardeş ülkeler dışında, kâfirlerle birlik olmayınız. Bunun cezası yezidi yola girmektir. Sizi kardeşkanı dökecek kadar zorlarlar, hatta tehdit ederler. Eğer sizinle aynı inançta olmayan bir ülke, size madalyalar teklif ederse, anlayınız ki, onlar sizi daha fazla vatan hainliğine teşvik etme yolundadır. Asla babalarının hayrına vermezler. Bu duruma düştüğünüz an, hakikaten vatanınızı seviyorsanız, bunun verilişini önce kibarca reddedip kurtulunuz. Sonra teklifin sebebini iyice düşünerek, sebebi en kısa sürede ortadan kaldıracak yaşamı belirleyiniz ve bir daha böyle tekliflerle karşılaşmamanın yolunun vatana daha iyi hizmet olduğunu hiç bir zaman unutmayınız.
Aksi halde ileride sorarlar “Alınan kahramanlık, liyakat, insan hakları” vs madalyası, örneğin “kahramanlık madalyası” ise neyin kahramanlığını gösteriyor? “O ülke için savaştın mı”? diye. O zaman kâfirlere hizmetten kendi vatanına ihanet ettiğine karar verirler ki doğrudur. Kafirlerle, münafıklarla ve eşitlikte olan kitap ehli ile sakın, ticaret, teknoloji, ve pozitif ilim dışında ittifaklarda bulunmayın. Zaman gelir, kendini haçlı safında bulursun. Yezid’leşiverirsiniz.
Hatta ileriye gider kendini hala Müslüman zanneder, şeytani taktiklere sığınıp, yolunda haklı görürsün. O zaman artık iş işten geçmiş olur. Dünya cezasını Allah (c.c) verir veya vermez ama ahirette stratejik veya son tabirlerle model ortaklarla beraber olunacağı kesindir. Sevgili gencim Allah (c.c) sizleri bu zilletlere düşürmesin, âmin... Yıllar geçtikçe sözleri ve fiilleri ile örnek olan ileri görüşlü devlet adamlarına ve kanaat önderlerine sıkı sıkı sarılın onlar sizlere Rabbin büyük lütfudur. Topraklarınızın bir karışını yabancılara satmayın ve kiralamayın. Unutmayın ki toprağın altında ve üstünde ne varsa onlar size atalarınızın kanıyla canıyla emanet bıraktıkları emanettir. Ancak hiç bir şahsın zimmetinde değildir. Ne atılır ne de satılır.
Özelleştirmelerin de satmaktan farkı yoktur. Hele yabancılara peşkeş, millete ihanettir. Ne olursa olsun devletlerarası asla borçlanma. Aksi halde köle olursun, yalancı olursun. Yapmamanı söylediğim her şeyi otomatik yapar olursun. Senden öncekilerin devleti batağa saplayarak sana bırakacağı gerçeğini, asla unutma. Bu nedenle çözümün varsa devlete talip ol. Veya devleti yüceltebilecek, tüm problemlerini çözecek programa,  ekonomi ve sosyal projelere sahip ilim ve devlet adamları ile yani, Prof. Dr. Haydar Baş ve ekibi ile yoluna devam et. Asla yabancı güçlere ülkende imkanlar verme. İlk fırsatta rezil olmaya talip olmuş olursun. Sokarsan, çıkaramazsın. Ne vatan, kalır ne namus.  Bu devirde kurtuluş o kadar kolay olamaz. Yapılmaması gereken her şeyin fazlası yapılmaktadır. Bir an önce milletimizin uyanıp şu andaki devletine sahip çıkması şarttır. Geç kalınırsa tek çıkacak ses “eyvah” tır.