İnsan neslinin, toplumların ve kültürlerinin devamı için gençler insanlığın olmazsa olmazıdır. Medeniyetler gençlerin hayalleri, heyecanları, atılımları, asilikleri, başkaldırıları ile daha da ileriye gider. Kur'an-ı Kerim'de birçok ayet ve kıssalar da gençler yaptıklarından dolayı övülmüştür.
Hz. İbrahim'in aklı, yorumları ve yol gösteren başkaldırısı, Hz. İsmail'in teslimiyeti, Hz. Yusuf'un iffetli ve çocuk yaşta dahi toplumun yöneticilerini doğru işler yapmaya yönlendirmesi, Hz. Lokman'ın çocuğuna tavsiyeleri ve onun bu şekilde toplumda örnek bir genç olması, hepsi gençlerden oluşan ashab-ı Kehf'in mevcut kokuşmuş, insanlığa zararlı, zorba düzenin değişmesi için mücadelesi, Kur'an'da Ehl-i Beyt'in örnek bir model olarak Allah tarafından övülmesi ve daha niceleri...
Ayrıca Peygamberimizin gençliğinden itibaren toplumunun kokuşmuş düzenine karşı hakkı, doğruyu, adaleti savunması, bununla ilgili birlikteliklere daha genç yaşta teşvik ederek katılması. İlk gününden itibaren Peygamberimizin yanında ona halife ve yardımcı vezir olan Hz. Ali'nin fedakarlıkları, toplumun düzelmesi, hakkı adaletli tesis için inançlı bir hayal sahibi bir genç olarak Peygamberimizin yanındaki mücadelesi.
Ve tabii ki gençlerin efendileri Hz. Hasan'ın keskin zekalı, sabırlı mücadele örneği, Hz. Hüseyin'in hakkı ayakta tutmak, zulmü ortadan kaldırmak, azgınlığı, sapıklığı ayyuka çıkmış bir toplumu ayıktırmak için kutlu örnek mücadelesi ve bu uğurda yarenleri ile şehit olması. Tarihe "Hüseynî Kıyam, Hüseynî duruş" olarak geçmesi.
Bağımsız Türkiye diye mücadele verirken idama giden Deniz'in, arkadaşı Hüseyin'e "Ölümden korkmuyor musun dede?" diye sorması ve onun da "Biz onu Kerbela'da bıraktık" demesi, Hüseyni bir duruşu örnek almalarının göstergesidir.
Bu ve buna benzer örneklerin anlatılması, kitaplara sığmaz. Ortak yanları yanlış olan veya kendilerine göre yanlış kabul ettikleri şeylere karşı çıkarak, mücadele etmeleri, haykırmaları her zaman insanlara fert olarak, toplumlara da hakkı, adaleti buldurmuştur. Tarihten silinmekte olan nice medeniyetler, gençlerin "var bi hayalim" diyerek gayretli çalışmaları ve kararlılıkları ile varlıklarını yenileyerek sürdürmüşlerdir.
Bütün dünyaya örnek olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün milli mücadelesi buna en güzel örnektir. Kadim kültürünü ve medeniyetini, İslam inancı, ideali, kültürü ile yoğuran Türk milleti. Bu değerlerini korumayı Atatürk'e borçludur. Bütün yokluklara rağmen daha küçük yaştan itibaren milletinin içine düştüğü buhran ve bunalımdan nasıl kurtarırım inancı, hayaliyle yaşadı. Adım adım şartları da yılmadan zorlayarak hedefine ulaştı. Bir milletin küllerinden yeni bir devlet ve muasır medeniyetlerin üstüne çıkan bir millet meydana getirdi. 18 yıl gibi kısa bir zamanda Türk milletine öz kültürünü koruyarak şerefli yaşantısına kavuşturdu.
Gençti, genç arkadaşlarıyla hep memleket ve millet meseleleri hakkındaki düşüncelerini paylaştı. Dernekler kurdu, mücadele etti, yöneticilerin: "Siz anlamazsınız. Bilmediğiniz şeyler var. Anarşist misiniz? Düzeni bozmayın. Birileri sizin aklınızı çelmiş. Millet ve devlet düşmanı mısınız?" gibi engellemelerine hiç aldırmadı ve genç Mustafa Kemal başardı, örnek oldu.
Millet onu sevdi, kutlu Kurtuluş mücadelesinden sonra, her yerde kadını erkeği, genci yaşlısı, onu "Anamız geldi, babamız geldi, namusumuz, dinimiz, milletimizi kurtaran Gazi Paşa Hazretleri geldi." diye gözyaşları ve sevgi seli ile bağırlarına bastılar. Arkasından gittiği yolda hiç yılmadan, gösterdiği hedeflere birlikte ulaştılar ve sonunda bütün bu gerçekleşen hayallerini daha ileriye getirmesi için, "Muhtaç olduğun Kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur" diyerek, Türk gençlerine emanet etmiştir.
Maalesef her devirde olduğu gibi Atatürk'ün bu ideal ve gerçekleri ölümünden hemen sonra unutturulmaya, çarpıtılmaya çalışıldı. Tam bağımsız Türkiye anlayışından, emperyalizmin kucağına doğru itildik. Fakat bu milletin genlerinde yol gösterici lider çıkarmak var ya...
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız tıpkı Atatürk gibi tam bağımsız Türkiye için Milli Ekonomi Modeli'ni yazdı ve bütün dünyaya tanıttı. Tevdidin merkezi Ehl-i Beyt'tir diyerek, Ehl-i Beyt inancımızın temelidir diye Ehl-i Beyt külliyatını yazarak milletine armağan etti. 'Hoş Geldin Atatürk' dedi, kitabını yazdı, milletine Ata'sını tanıtarak yol gösterdi. Prof. Dr. Haydar Baş bu ideallerinin mücadelesini, ta gençliğinden beri en ön saflarda vermiştir. Her türlü gençlik hareketi içinde kurucu olmuş, fikir vermiş, arkadaşlarıyla müzakerelerde bulunmuştur. Genç yaştan itibaren "Milletimiz daha iyi bir hayata lâyıktır, bunu nasıl sağlarım?" inanç ve hayali ile hareket etmiştir.
- Eğitim ve adalet / 29.11.2023
- BOP mu, Atatürk’ün Ortadoğu projesi mi? / 21.11.2023
- Kaybolan değerlerimiz / 15.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 13.11.2023
- 10 Kasım’da okuduğum Hutbe / 12.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 10.11.2023
- Anayasal düzen / 08.11.2023
- Cumhuriyetimizin 100. yılı / 01.11.2023
- Onsuz onunla olmak / 14.04.2023