Arın hastalığı aids denince hemen akla hiv virüsü gelir. Human Immunodeficieny Virus (İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü) kelimelerinin baş harfleri ile adlandırılmış HIV virüsü, bağışıklık sisteminin içine yerleşerek, bireyin bağışıklık sistemini zayıflatan bir virüstür. HIV girdiği vücudun, mikroplara karşı koyma yeteneğini sağlayan bağışıklık sistemini etkileyip yok eder. Direnci azalan vücutta, HIV'in etkisinin yanı sıra, çeşitli mikroplar da hastalıklara neden olurlar. HIV bulaştığı vücutta çeşitli hücrelere, özellikle CD4T kan hücrelerine yerleşerek çoğalır. Zarar gören CD4T hücreleri giderek azalır ve bunun sonucu olarak vücudun bağışıklık sistemi yıkıma uğrar. Vücut direnci zayıflayan hastada, normalde zararsız olan, hafif geçen ya da ender rastlanan bazı hastalıklar belirir.Bu basit gibi görünen hastalıklara vücut direnemez ve ölüme neden olur.
Küreselleşme ve dinlerarası diyalog virüsleri de milletlerin millet olma vasıflarını yok eden virüslerdir. Bu virüslerin bulaştığı fertlerde milletlerine, oluşturduğu devletleri ve üzerinde yaşadıkları vatan toprağına karşı aidiyet duyguları ölür. Dinlerarası diyalog virüsü dünya kurulalı beri var olan hak-batıl duygularını öldürür. Bu virüsün etkisine giren bireylerde Furkan alınmıştır. Yani hakkı batıldan ayırt edemez. Küreselleşme virüsü ulusal benliği yok etmektedir. Bu virüslerin programlayıcıları her iki virüsü birlikte maalesef ülkemize enjekte ettiler. Çünkü Türk Milletinin direnci ulusal ve dini değerlerinin tek bir hamur olarak aynı teknede yoğrulmuş adeta çelikten bir zırh gibidir. Zaten bu yapıyı Prof. Dr. Haydar Baş Bey "Milli bütünlüğümüz,dini bütünlüğümüzdür. Dini bütünlüğümüz, milli bütünlüğümüzdür" sözü ile en güzel şekilde yıllar önce ifade etti ve ediyor.
İşte bu virüsleri kapan bireyler bugün vatanı toprak gibi görmekte ve parsel parsel babalar gibi satmakta. Stratejik öneme sahip KİT'leri yabancılara peşkeş çeker. Vatan karnımı doyurduğum yerdir der. AB ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımızı o ülkelerin vatandaşı olması için kampanyalar yapar.
İşte bu virüsleri kapan bireyler Kıbrıs'ı gözden çıkarmakta, bayrağı bir bez parçasından ibaret görmekte, faaliyet gösterdiği her ülkeyi parçalayıp sömürü haline getiren misyonerlik faaliyetlerini Müslüman kılığında yürütmekte, yapılan faaliyetleri de yokmuş gibi çuvala sığdırmaya çalışmaktadırlar.
İşte bu virüsü kapan fertler kendi ürettikleri bahanelerle devlet ile milleti, sivil ile askeri,karşı karşıya getirmeye çalışarak ulusal direnci azaltmaya, yok etmeye çalışırlar.
Listeyi uzatmak mümkün. Kısaca bu virüsleri kapan beyinlerde milli ve dini ne kadar değer ve ölçü var ise alt üst olur. Aidiyet duygusu diye bir şey kalmaz. Bu virüsleri kapan milletlerin çeşitli renklerle adlandırılan devrimler adı altında nasıl teslim alındığını görüyoruz.
Aziz Milletimiz bayrağına gösterdiği milli refleksi adeta bu virüsü yayanların kursağına yumruk gibi oturmuştur. Virüsü taşıyanlar ise refleksin büyüklüğü karşısında milleti karşılarına almamak için, güya haklısınız fakat fazla büyütmeyelim yalanına sarıldılar.
Aziz Türk Milleti bu virüslere ve taşıyanlara dikkat!
MİSAFİR KALEM / Abdurrahman KARAKOÇ
Küreselleşme ve dinlerarası diyalog virüsleri de milletlerin millet olma vasıflarını yok eden virüslerdir. Bu virüslerin bulaştığı fertlerde milletlerine, oluşturduğu devletleri ve üzerinde yaşadıkları vatan toprağına karşı aidiyet duyguları ölür. Dinlerarası diyalog virüsü dünya kurulalı beri var olan hak-batıl duygularını öldürür. Bu virüsün etkisine giren bireylerde Furkan alınmıştır. Yani hakkı batıldan ayırt edemez. Küreselleşme virüsü ulusal benliği yok etmektedir. Bu virüslerin programlayıcıları her iki virüsü birlikte maalesef ülkemize enjekte ettiler. Çünkü Türk Milletinin direnci ulusal ve dini değerlerinin tek bir hamur olarak aynı teknede yoğrulmuş adeta çelikten bir zırh gibidir. Zaten bu yapıyı Prof. Dr. Haydar Baş Bey "Milli bütünlüğümüz,dini bütünlüğümüzdür. Dini bütünlüğümüz, milli bütünlüğümüzdür" sözü ile en güzel şekilde yıllar önce ifade etti ve ediyor.
İşte bu virüsleri kapan bireyler bugün vatanı toprak gibi görmekte ve parsel parsel babalar gibi satmakta. Stratejik öneme sahip KİT'leri yabancılara peşkeş çeker. Vatan karnımı doyurduğum yerdir der. AB ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımızı o ülkelerin vatandaşı olması için kampanyalar yapar.
İşte bu virüsleri kapan bireyler Kıbrıs'ı gözden çıkarmakta, bayrağı bir bez parçasından ibaret görmekte, faaliyet gösterdiği her ülkeyi parçalayıp sömürü haline getiren misyonerlik faaliyetlerini Müslüman kılığında yürütmekte, yapılan faaliyetleri de yokmuş gibi çuvala sığdırmaya çalışmaktadırlar.
İşte bu virüsü kapan fertler kendi ürettikleri bahanelerle devlet ile milleti, sivil ile askeri,karşı karşıya getirmeye çalışarak ulusal direnci azaltmaya, yok etmeye çalışırlar.
Listeyi uzatmak mümkün. Kısaca bu virüsleri kapan beyinlerde milli ve dini ne kadar değer ve ölçü var ise alt üst olur. Aidiyet duygusu diye bir şey kalmaz. Bu virüsleri kapan milletlerin çeşitli renklerle adlandırılan devrimler adı altında nasıl teslim alındığını görüyoruz.
Aziz Milletimiz bayrağına gösterdiği milli refleksi adeta bu virüsü yayanların kursağına yumruk gibi oturmuştur. Virüsü taşıyanlar ise refleksin büyüklüğü karşısında milleti karşılarına almamak için, güya haklısınız fakat fazla büyütmeyelim yalanına sarıldılar.
Aziz Türk Milleti bu virüslere ve taşıyanlara dikkat!
MİSAFİR KALEM / Abdurrahman KARAKOÇ
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012