Onun şiirlerinde yalnızca sıradan duygular işlenmez; sevgi, tabiat, deniz, ölüm ve ötesi ile ilgili temaların yanısıra tarih, vatan, millet ve İstanbul sevgisini de Yahya Kemal'in şiirlerinde bulmak mümkün. Doğumunun 120. yıldönümünde anılan Beyatlı'nın şiirleri hâlâ Osmanlı kokuyor, medeniyet kokuyor Türk düşünce adamı ve şair Yahya Kemal Beyatlı doğumunun 120. yıldönümü olan 2 Aralık 2004 Perşembe günü 101 sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Türkiye Sivil Toplum Kuruluşları Birliği tarafından bir dizi etkinlikle anıldı. Saat 10.00 Rumeli Hisarı'ndaki kabri başında; Kuran okunması, 12.00 Beşiktaş Yıldız Parkı'nda şiirler ve konuşmalar, fotoğraflarından oluşan sergi ve şairin hatırasına çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında Nazar, Itri Şiirleri büyük beğeni topladı. Özdem Çevik'in sunduğu Yahya Kemal Şarkıları ve Mehmet Ali Tuncer'in canlandırdığı "Yahya Kemal'le Yolculuk" adlı oyun da ilgiyle izlenen etkinlikler arasındaydı.
2 Aralık 1884 yılında Üsküp'te doğan şairimizin asıl adı, Ahmed Agâh'tır. İlk öğrenimini İstanbul'da Vefa Lisesi'nde tamamladı. Paris'e giderek (1903) bir yıl bir kolejde Fransızca'sını ilerlettikten sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi. Dokuz yıl kaldığı Paris'ten döndükten sonra, İstanbul'da üniversitede çeşitli dersler okuttu. Urfa milletvekili oldu; Varşova, Madrid Ortaelçiliklerine atandı, Tekirdağ ve İstanbul milletvekilliklerinde bulundu. Büyükelçi olarak Pakistan'a gitti, bir yıl sonra emekliye ayrılarak yurda döndü. 1958'de vefat etti. Kabri, Rumelihisarı mezarlığındadır.
Osmanlı medeniyetine bağlılık
Paris'te sanat çevrelerinde kendini yetiştirdi. Avrupa dönüşü Yeni Mecmua'da "bulunmuş sayfalar" başlığıyla yayımladığı gazel ve şarkılarla tanındı. Bu şiirler, onun çıkış noktasının Osmanlı tarih ve şiiri olduğunu gösterdiği gibi, sonradan yeni şekiller ve sade dille yazdıklarında da şairin genel olarak Osmanlı medeniyet ve kültürüne bağlı kaldığı görülür.
Onda tarih, vatan, millet ve İstanbul sevgisi, hep bu açıdan işlenir. Osmanlı medeniyeti yüzyıllar boyu en yüce eserlerini İstanbul'da oluşturduğu için, Yahya Kemal'deki İstanbul, Boğaziçi ve Türk musikisi hayranlığına, tabiat güzellikleri yanı sıra, tarih değerleri de girer. Duygu, düşünce ve hayali ustalıkla kaynaştıran şair, pek çoğuna hikaye karakteri verdiği lirik-epik şiirlerinin konularını sevgi, tabiat, deniz, ölüm ve sonsuzluktan da alır. İç ahengi her şeyden üstün tutuşu, şiiri "musikiden başka türlü bir musiki" kabul edişi; "Ok" şiiri bir yana, bütün şiirlerini, bu ahengin sağlanmasına daha elverişli gördüğü aruzla yazmasına sebep oldu. Yahya Kemal, şiirlerini, makale ve hikayelerini sağlığında kitaplarda toplamamış, eserleri dergilerde, dağınık kalmıştı.
Şairin derlenen eserleri
Yahya Kemal külliyatında, şairin ilk üçü şiirlerini; diğeri makale, deneme ve anılarını derleyen şu eserleri çıkmıştır: Kendi Gök Kubbemiz (1961), Eski Şiirin Rüzgarıyla (1962), Rübailer ve Hayyam Rübailerini Türkçe Söyleyiş (1963), Aziz İstanbul (1964), Eğil Dağlar (1966), Siyasi Hikayeler (1968), Siyasi ve Edebi Portreler (1968), Edebiyata Dair (1971), Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım (1973), Tarih Müsahabeleri (1975), Bitmemiş Şiirler (1976), Mektuplar-Makaleler (1977) Hakkında yayımlanan kitapların sayısı yirmiyi geçer.
2 Aralık 1884 yılında Üsküp'te doğan şairimizin asıl adı, Ahmed Agâh'tır. İlk öğrenimini İstanbul'da Vefa Lisesi'nde tamamladı. Paris'e giderek (1903) bir yıl bir kolejde Fransızca'sını ilerlettikten sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi. Dokuz yıl kaldığı Paris'ten döndükten sonra, İstanbul'da üniversitede çeşitli dersler okuttu. Urfa milletvekili oldu; Varşova, Madrid Ortaelçiliklerine atandı, Tekirdağ ve İstanbul milletvekilliklerinde bulundu. Büyükelçi olarak Pakistan'a gitti, bir yıl sonra emekliye ayrılarak yurda döndü. 1958'de vefat etti. Kabri, Rumelihisarı mezarlığındadır.
Osmanlı medeniyetine bağlılık
Paris'te sanat çevrelerinde kendini yetiştirdi. Avrupa dönüşü Yeni Mecmua'da "bulunmuş sayfalar" başlığıyla yayımladığı gazel ve şarkılarla tanındı. Bu şiirler, onun çıkış noktasının Osmanlı tarih ve şiiri olduğunu gösterdiği gibi, sonradan yeni şekiller ve sade dille yazdıklarında da şairin genel olarak Osmanlı medeniyet ve kültürüne bağlı kaldığı görülür.
Onda tarih, vatan, millet ve İstanbul sevgisi, hep bu açıdan işlenir. Osmanlı medeniyeti yüzyıllar boyu en yüce eserlerini İstanbul'da oluşturduğu için, Yahya Kemal'deki İstanbul, Boğaziçi ve Türk musikisi hayranlığına, tabiat güzellikleri yanı sıra, tarih değerleri de girer. Duygu, düşünce ve hayali ustalıkla kaynaştıran şair, pek çoğuna hikaye karakteri verdiği lirik-epik şiirlerinin konularını sevgi, tabiat, deniz, ölüm ve sonsuzluktan da alır. İç ahengi her şeyden üstün tutuşu, şiiri "musikiden başka türlü bir musiki" kabul edişi; "Ok" şiiri bir yana, bütün şiirlerini, bu ahengin sağlanmasına daha elverişli gördüğü aruzla yazmasına sebep oldu. Yahya Kemal, şiirlerini, makale ve hikayelerini sağlığında kitaplarda toplamamış, eserleri dergilerde, dağınık kalmıştı.
Şairin derlenen eserleri
Yahya Kemal külliyatında, şairin ilk üçü şiirlerini; diğeri makale, deneme ve anılarını derleyen şu eserleri çıkmıştır: Kendi Gök Kubbemiz (1961), Eski Şiirin Rüzgarıyla (1962), Rübailer ve Hayyam Rübailerini Türkçe Söyleyiş (1963), Aziz İstanbul (1964), Eğil Dağlar (1966), Siyasi Hikayeler (1968), Siyasi ve Edebi Portreler (1968), Edebiyata Dair (1971), Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım (1973), Tarih Müsahabeleri (1975), Bitmemiş Şiirler (1976), Mektuplar-Makaleler (1977) Hakkında yayımlanan kitapların sayısı yirmiyi geçer.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.