İbrahim Hakkı Erzurumi Hz.
Mübarek hocamız herkese selam verip, garib oğlu Derviş Osman Efendinin başı ucunda oturdu. Şehid rûhuna bir Fatiha okuyup, sevabını bağışladı ve murakabeye daldı. Ben hocamın karşısında babamın da ayak ucunda idim. Bir anda Allah-ü Teala'nın ihsanlarına kavuştum. Vefat eden babam, mübarek başını kaldırdı. Kimya tesiri olan nazarıyla yüzüme bakıp, tebessüm ederek taziyede bulundu. O anda mübarek göğsünden şimşek gibi bir nûr parladı. Kalbim titredi, üzüntü ve elem gidip, yerine sürûr ve lezzet doldu. Babamı bu halde görünce, bayramlıklarını giymiş bir çocuk gibi sevindim. Üzüntülü duran ahbablar bu sevincime bir mana veremeyip hayret ettiler. Allah-ü Teala'nın ihsanı ve mübarek hocamın himmeti bereketi ile olan bu hadiseyi oradakiler görememişti.
Hocamız oradan ayrıldıktan sonra babamın yüzünü açıp baktım. Güller gibi bir hali vardı. Yüzü nûrlu, bedeni sıcak ve yumuşak idi. Sanki uyuyordu. Cenaze namazı çevre köyler ve bütün Siirt halkı geldi. Namazı hocamız kıldırdı. Onun vefatına benden başka herkes üzüldü. Âlemin babası olan hocamız, bu yetimine şevkat edip iltifat eylediğinden, merhum babamdan sonra onun hizmetleri bize miras kaldı. Mübârek hocam, bu bozuk huyluyu nice hikmet şurupları ile terbiye eyledi. Kalp hastalıklarından beni kurtardıktan sonra kendini muhabbeti ile yaktı. Böylece bende, ahiret hallerinde yakin hasıl oldu. Tevekkül etme, dert ve belalara, ibadete ısrarla devam etmeye tahammül, her işe rıza gösterme hali hasıl oldu. Pek kıymetli, leziz nimetler ilhsan edildi. Hepsinden daha evlası ve kışmetlisi ise, Allah-ü Tealanın zatına ve sıfatlarında bilgi sahibi olmaya, marifetullaha kavuştum.
İbrahim Hakkı hazretleri, babasının vefatından sonra hocasının emriyle Erzurum'a gitti. Amcalarının da teşvikleriyle sekiz sene ilim tahsil etti. Burada tahsilini bitirdi, fakat gönlü, hocası İsmail Fakirullah hazretlerinin ateşiyle yanıyordu. 1728 (H. 1140) senesinde yirmi beş yaşında iken tekrar Tillo'ya geldi. Burada hocasının 1734 (H. 1147) senesinde vefatına kadar hizmetiyle şereflendi.
Sonra Erzurum'a döndü. Küçük yaşta ayrıldığı Hasankale'ye gelip yerleşti.
İbrahim Hakkı hazretleri, Hasankale'de evlendi, sonra İstanbul'a gitti. Mahmûd Han ile görüştü ve saray kütüphanesinde çalışmalar yaptı. Bir süre sonra talebe yetiştirmek için Abdurrahman Gazi Zaviyesine tayin edilerek Erzurum'a geldi. Talebe yetiştirmek için, uzun ve yorucu bir çalışmaya girdi. Hanımı Firdevs Hatun'dan, İsmail Fehim ve Ahmet Naimi isminde iki oğlu dünyaya geldi.
1755 (H. 1169) senesinde tekrar İstanbul'a gitti. Sarayda, divan katibi Ali Efendi başta olmak üzere, pekçok kimselerle dost oldu.
Sultan üçüncü Mustafa Han zamanında da Abdurrahman Gazi zaviyesinin beratı yenilendi. İbrahım Hakkı hazretleri, 1763 (H. 1177) senesinde hatıralara bağlılığı ve vefa duyğusunun çokluğundan, hocasının memleketi olan Tillo'ya gitti. İsmail Fakirullah hazretlerinin torunu Fatıma Hatunla evlendi. Orada kaldı. Talebe yetiştirmeye burada da devam eden İbrahim Hakkı bir sene sonra hacca gitti. Dönüşünde tekrar talebe okutmaya devam etti.
Mübarek hocamız herkese selam verip, garib oğlu Derviş Osman Efendinin başı ucunda oturdu. Şehid rûhuna bir Fatiha okuyup, sevabını bağışladı ve murakabeye daldı. Ben hocamın karşısında babamın da ayak ucunda idim. Bir anda Allah-ü Teala'nın ihsanlarına kavuştum. Vefat eden babam, mübarek başını kaldırdı. Kimya tesiri olan nazarıyla yüzüme bakıp, tebessüm ederek taziyede bulundu. O anda mübarek göğsünden şimşek gibi bir nûr parladı. Kalbim titredi, üzüntü ve elem gidip, yerine sürûr ve lezzet doldu. Babamı bu halde görünce, bayramlıklarını giymiş bir çocuk gibi sevindim. Üzüntülü duran ahbablar bu sevincime bir mana veremeyip hayret ettiler. Allah-ü Teala'nın ihsanı ve mübarek hocamın himmeti bereketi ile olan bu hadiseyi oradakiler görememişti.
Hocamız oradan ayrıldıktan sonra babamın yüzünü açıp baktım. Güller gibi bir hali vardı. Yüzü nûrlu, bedeni sıcak ve yumuşak idi. Sanki uyuyordu. Cenaze namazı çevre köyler ve bütün Siirt halkı geldi. Namazı hocamız kıldırdı. Onun vefatına benden başka herkes üzüldü. Âlemin babası olan hocamız, bu yetimine şevkat edip iltifat eylediğinden, merhum babamdan sonra onun hizmetleri bize miras kaldı. Mübârek hocam, bu bozuk huyluyu nice hikmet şurupları ile terbiye eyledi. Kalp hastalıklarından beni kurtardıktan sonra kendini muhabbeti ile yaktı. Böylece bende, ahiret hallerinde yakin hasıl oldu. Tevekkül etme, dert ve belalara, ibadete ısrarla devam etmeye tahammül, her işe rıza gösterme hali hasıl oldu. Pek kıymetli, leziz nimetler ilhsan edildi. Hepsinden daha evlası ve kışmetlisi ise, Allah-ü Tealanın zatına ve sıfatlarında bilgi sahibi olmaya, marifetullaha kavuştum.
İbrahim Hakkı hazretleri, babasının vefatından sonra hocasının emriyle Erzurum'a gitti. Amcalarının da teşvikleriyle sekiz sene ilim tahsil etti. Burada tahsilini bitirdi, fakat gönlü, hocası İsmail Fakirullah hazretlerinin ateşiyle yanıyordu. 1728 (H. 1140) senesinde yirmi beş yaşında iken tekrar Tillo'ya geldi. Burada hocasının 1734 (H. 1147) senesinde vefatına kadar hizmetiyle şereflendi.
Sonra Erzurum'a döndü. Küçük yaşta ayrıldığı Hasankale'ye gelip yerleşti.
İbrahim Hakkı hazretleri, Hasankale'de evlendi, sonra İstanbul'a gitti. Mahmûd Han ile görüştü ve saray kütüphanesinde çalışmalar yaptı. Bir süre sonra talebe yetiştirmek için Abdurrahman Gazi Zaviyesine tayin edilerek Erzurum'a geldi. Talebe yetiştirmek için, uzun ve yorucu bir çalışmaya girdi. Hanımı Firdevs Hatun'dan, İsmail Fehim ve Ahmet Naimi isminde iki oğlu dünyaya geldi.
1755 (H. 1169) senesinde tekrar İstanbul'a gitti. Sarayda, divan katibi Ali Efendi başta olmak üzere, pekçok kimselerle dost oldu.
Sultan üçüncü Mustafa Han zamanında da Abdurrahman Gazi zaviyesinin beratı yenilendi. İbrahım Hakkı hazretleri, 1763 (H. 1177) senesinde hatıralara bağlılığı ve vefa duyğusunun çokluğundan, hocasının memleketi olan Tillo'ya gitti. İsmail Fakirullah hazretlerinin torunu Fatıma Hatunla evlendi. Orada kaldı. Talebe yetiştirmeye burada da devam eden İbrahim Hakkı bir sene sonra hacca gitti. Dönüşünde tekrar talebe okutmaya devam etti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.