Muhammed ŞâzilîEbü'l-Abbâs diyor ki: "Muhammed Şâzilî Hazretlerine talebe olmuştum. Talebe iken, odasına her gidişimde izin isterdim; gir derse girer, sükût ederse geri dönerdim. Bir gün gittiğimde sükût etti. Fakat buna rağmen ben içeri girdim. Baktığımda bir köşede meşgûl olduğunu ve yanında da büyük arslanın durduğunu gördüm. Arslan edeble oturuyordu. Beni görünce, arslan sert sert baktı. Kendimi dışarı zor attım. Tövbe istiğfar edip, bir daha odasına izinsiz girmedim."
Muhammed Şâzilî, gaybdan bir nidâ işitinceye kadar halvetten çıkmadı. Bu ses üç defa şöyle diyordu: "Yâ Muhammed! Çık ve insanlara faydalı ol!" Üçüncüsünün sonunda; "Şayet çıkmazsan çıkmaya zorlanırsın" diye ses geldi. Muhammed Şazili; "Zorlandıktan sonra ayrılmaktan başka çare yoktur" dedi. Muhammed Şâzilî sonrasını şu şekilde anlattı: "Kalktım ve zaviyeye gittim. Fıskîyede abdest alan bir cemaat gördüm. Onların bir kısmının başında sarı, bir kısmının başında da mavi sarık vardı. Bir kısmı maymun, bir kısmı hınzır, bir kısmı da ay yüzlü idi. Allah-u Teala'nın beni bu insanların akibetlerine muttalî kıldığını anladım. Onlara arkamı dönüp, Allah-u Teala'ya ilticâ ettim. Bunun üzerine insanların hallerinden bana gösterdiği şeyleri gizledi ve onlardan birisi gibi oldum." Muhammed Şâzilî, çok pahalı elbiseler giyerdi. Evliyanın hâlleri hakkında bilgi sahibi olmayanlardan birisi, bundan dolayı ona kızdı ve; "Evliyanın, sultanlara yakışacak böyle elbiseler giymekten uzak durması lazımdır. Eğer bu zât gerçekten velî ise, onu bana verir; ben de satar, parasını çoluk çocuğuma harcarım" dedi. Muhammed Şâzilî toplantıdan ayrılınca, elbiseyi çıkardı ve; "Bunu filân kimseye verin. Satsın ve parasını çoluk-çocuğuna harcasın" buyurdu. Adam onu aldı, sattı ve; "Bu, Allah için verilen yardımdır" dedi. İkinci toplantıya gelişinde, o elbiseyi yine Muhammed Şâzilî'nin üzerinde gördü. Elbiseyi, onu sevenlerden birisi satın almıştı. O zaman adam şöyle dedi: "Bu (elbise), Muhammed Şâzilî'den başkasına yakışmaz." Bunun üzerine Muhammed Şâzilî, elbiseyi yine aynı adama hediye etti.
Muhammed Şâzilî, gaybdan bir nidâ işitinceye kadar halvetten çıkmadı. Bu ses üç defa şöyle diyordu: "Yâ Muhammed! Çık ve insanlara faydalı ol!" Üçüncüsünün sonunda; "Şayet çıkmazsan çıkmaya zorlanırsın" diye ses geldi. Muhammed Şazili; "Zorlandıktan sonra ayrılmaktan başka çare yoktur" dedi. Muhammed Şâzilî sonrasını şu şekilde anlattı: "Kalktım ve zaviyeye gittim. Fıskîyede abdest alan bir cemaat gördüm. Onların bir kısmının başında sarı, bir kısmının başında da mavi sarık vardı. Bir kısmı maymun, bir kısmı hınzır, bir kısmı da ay yüzlü idi. Allah-u Teala'nın beni bu insanların akibetlerine muttalî kıldığını anladım. Onlara arkamı dönüp, Allah-u Teala'ya ilticâ ettim. Bunun üzerine insanların hallerinden bana gösterdiği şeyleri gizledi ve onlardan birisi gibi oldum." Muhammed Şâzilî, çok pahalı elbiseler giyerdi. Evliyanın hâlleri hakkında bilgi sahibi olmayanlardan birisi, bundan dolayı ona kızdı ve; "Evliyanın, sultanlara yakışacak böyle elbiseler giymekten uzak durması lazımdır. Eğer bu zât gerçekten velî ise, onu bana verir; ben de satar, parasını çoluk çocuğuma harcarım" dedi. Muhammed Şâzilî toplantıdan ayrılınca, elbiseyi çıkardı ve; "Bunu filân kimseye verin. Satsın ve parasını çoluk-çocuğuna harcasın" buyurdu. Adam onu aldı, sattı ve; "Bu, Allah için verilen yardımdır" dedi. İkinci toplantıya gelişinde, o elbiseyi yine Muhammed Şâzilî'nin üzerinde gördü. Elbiseyi, onu sevenlerden birisi satın almıştı. O zaman adam şöyle dedi: "Bu (elbise), Muhammed Şâzilî'den başkasına yakışmaz." Bunun üzerine Muhammed Şâzilî, elbiseyi yine aynı adama hediye etti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.