Bu ne aşk, ne muhabbet, ne engin merhamet?Dışişleri Bakanımız sayın Gül, meğer merhamet deniziymiş, hiç kimsenin ağlamasına, yollara bakmasına, evlat hasreti çekmesine dayanamazmış. Geçtiğimiz Pazar günü gittiği İsrail'de, resmi görüşmelerinden kaçamak yaparak, 'kaçırılan askerlerin aileleri ile görüşmüş ve her çeşit yardım sözü vermiş'.Gazetelere yansıdığı kadarıyla haber şöyle: "Abdullah Gül'den İsrail'de gizli ziyaretDışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün pazar günü İsrail'e yaptığı ziyaretle ilgili ilginç bir detay ortaya çıktı. Gül'ün, Hizbullah'ın kaçırdığı üç askerin aileleri ile Kudüs'te görüştüğü öğrenildi. Edinilen bilgilere göre, çocuklarından günlerdir haber alamadıklarını belirten aileler, Dışişleri Bakanı'ndan yardım istedi. Abdullah Gül de, "Serbest kalmaları için Türkiye olarak elimizden geleni yapacağız." karşılığını verdi. Türkiye, Hamas'ın kaçırdığı İsrailli asker Gilad Şalit'in bırakılması için geçtiğimiz ay girişimlerde bulunmuştu. Yapılan görüşmenin ardından, 'askerin serbest kalması için ümitli olunduğu' aktarılmış; ancak Hizbullah'ın aynı günlerde iki İsrailli askeri kaçırması üzerine süreç farklı bir seyir izlemişti. Hafta sonunda Kudüs ve Ramallah'ta taraflarla görüşen Abdullah Gül, resmi temaslarının bitiminde kaçırılan İsrailli askerlerin yakınlarını kabul etti. Aileler, "Çocuklarımızdan günlerdir haber alamıyoruz, yaşayıp yaşamadıklarını bilmiyoruz." dedi. Gül de "Çocuklarınızın serbest kalması için Türkiye olarak elimizden geleni yapacağız." karşılığını verdi. Bakan Gül'ün, asker ailelerini ziyareti İsrail'de memnuniyetle karşılandı. İsrailli bir yetkili aile ziyaretini, "büyük jest" olarak niteledi. Bakan Gül, Suriye dönüşünde kaçırılan İsrail askerlerinin aileleri ile görüştüğüne ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine, bu ailelerle onların talebi üzerine kaldığı otelde görüştüğünü söyledi. Bunun basından gizlenmesinin özel bir nedeni bulunup bulunmadığı sorusuna karşılık, özel bir neden bulunmadığını belirten Gül, "Otelde aileler görüşme talebinde bulundu. Onlarla otelde görüştüm; ama attığım her adımla ilgili bilgi verecek halim de yok." cevabını verdi. Gül, İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a da, "İsrailli askerlerin ve İsrail cezaevlerinde bulunan Filistin'in seçilmiş yöneticileri ile Filistinli çocuk ve kadınların serbest kalması gerekir." mesajını iletmişti. "(23 Ağustos 06, Zaman)Sayın Bakanımız memleketten ayrılınca, biraz gurbete düşünce demek ki merhamet damarları kabarıyor, yüreği yufkalaşıyor ve resmi programını bozma pahasına koşup Yahudi ailelerin acılarını paylaşıyor.Eğer durum böyleyse, yani, yiğit bakanımız gurbete gidince merhamet damarları kabarıyor, yüreği yufkalaşıyor ise ve bundan ötürü, gözü yaşlı gördüğü hiç kimseye dayanamıyor, acılarını paylaşıyor ise, Filistin'e gittiğinde, Lübnan'a geçtiğinde belki aylarca kalması gerekecek. Çünkü oralarda kayıplar öyle üç-beş ile sınırlı değil binlerle ifade ediliyor. Ayrıca oralardaki ailelerin, gencecik çocuklarına kavuşacaklarına dair bir umutları da yok. Çünkü onlar çoktan İsrail ordusu tarafından katledilmişler.Sayın Gül'ün, ailelerini ziyaret ettiği o üç asker bahane edilerek katledilen Lübnanlıların sayısı yine basına yansıdığı kadarıyla bin beş yüz civarında, aynı bahane ile katledilen Filistinlilerin sayıları da bin rakamına yaklaştı. Yani demek ki, Lübnan'da ve Filistin'de kaçırılan değil, İsrail tarafından katledilen yaklaşık iki bin beş yüz insanın ailelerine taziye dileklerini iletmek ve acılarınızı paylaşıyorum diyebilmek için günlerce o topraklarda kalıp, göklere yükselen ağıt seslerini dinlemesi lazım sayın bakanımızın. Oldukça yufka yürekli olduğu ve bunca ağır acılara tahammül edemeyeceği için olsa gerek İsrail tarafında acıları en hafif olanları ziyaret etmeyi tercih etmiş!Ne diyelim; bir tarafta kaçırılan üç asker, diğer tarafta katledilen binlerce masum insan, eğer ziyaret edilecekse, eğer teselli edilecekse hangisine öncelik tanınmalıdır?Bu sorunun cevabı da sizden olsun değerli okuyucularım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İnsanlığın yüzkarası / 01.09.2025
- Bütün sırların ortaya saçılacağı gün… / 26.08.2025
- Bağlandı yollarım kaldım çaresiz / 23.08.2025
- Ey dünya! Elini çabuk tut / 21.08.2025
- Kârlı ihanetler! / 20.08.2025
- Soykırımcı İsrail Azerbaycan’ın neyi oluyor? / 17.08.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayanlar / 16.08.2025
- İnsanlık ölüyor ölmüş insanlık / 14.08.2025
- İnsan olan insana bunu yapar mı? / 13.08.2025
- Veyl olsun zulme meyledenlere / 12.08.2025
- Bütün sırların ortaya saçılacağı gün… / 26.08.2025
- Bağlandı yollarım kaldım çaresiz / 23.08.2025
- Ey dünya! Elini çabuk tut / 21.08.2025
- Kârlı ihanetler! / 20.08.2025
- Soykırımcı İsrail Azerbaycan’ın neyi oluyor? / 17.08.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayanlar / 16.08.2025
- İnsanlık ölüyor ölmüş insanlık / 14.08.2025
- İnsan olan insana bunu yapar mı? / 13.08.2025
- Veyl olsun zulme meyledenlere / 12.08.2025