Güzel insanın güzel ölümü

Ölümün soğuk yüzünün  Şeb-i Arus olduğunu bir daha bir daha anladık ve yaşadık Sami Demiray Başkanı toprağa verirken... Tebessümünü hiçbir zaman insanlar üzerinden eksik etmeyen Sami Başkan bizlere gülümseyerek gidiyordu, Refik-i Ala'ya,yüce dosta...O bu dünyada iken ölmeden evvel ölenlerden, ötelerle temasa geçen, Hakk'ın rızasını kazanan er kişilerdendi... O maneviyat genelkurmay başkanlarından Hacı Ömer Hüdai Baba ve Hacı Muhammed Baba'nın türbedarı ve hizmetkarı bir maneviyat generali idi. Ehl-i Beyt yolunun  hizmetkarı,Üstadı Prof. Dr.Haydar Baş'ın bendesi idi.Karnesi yıldızlı pekiyilerle dolu bir ulu kişi, bir Allah adamı idi... Her işinde ama her işinde, Üstad Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdan her zaman pekiyi almıştı. Üstadına bağlılığı herkesten öte idi. Tıpkı Hacı Muhammed Baba'nın, Ömer Hüdai Baba'ya olan bağlılığı gibi...Üstadımız Prof. Dr.Haydar Baş Hocamızın terazisi her zamanki gibi hiç şaşmamıştı: Prof. Dr.Haydar Baş Hocamız, 4 Temmuz Cuma günü Hacı Ömer Hüdai Baba külliyesinde cuma namazını cennetmekan Sami Demiray Başkanımıza kıldırtıyor, namaz bitimi tebrik ederek;"Sami'm güzel kıldırdın lakin kıraatında az eksikliklerin var, eksikliklerini gider;1 ay sonra gelip seni imtihan edeceğim der ve tam 1 ay sonra, 4 Ağustos günü kendi elleri ile namazını da kıldırarak toprağa uğurlar...Elbette Üstadın kendi öz elleri ile toprağa uğurladığı kişiyi İmam Ali Efendimiz karşılardı... Allah hepimize Sami Efendi'ye lütfettiği o güzel ölümü nasip aylesin...Sami Başkanımız gerçekten günahtan nasibini almamış "tertemiz " bir insandı... Ehl-i Beyt yoluna tutkunluğu ve Üstadı Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza bağlılığı onu maneviyatta zirveye oturtmuştu.O'nun en bariz özelliklerinden biri de çok cömert oluşuydu sevgili okurlar.1 isteyene 10 vermesi ve hiç kimseyi boş çevirmemesi üstün ahlak örneklerinden sadece biriydi.Tüm güzellikleri bünyesinde barındıran Sami Başkan rolmodel örnek bir şahsiyetti.Vefatından sonra Elaziz'de kalıp hakkında sevenlerine mikrofon uzatmam beni hayli şaşırttı.Kime mikrofon uzatsak dakikalarca, O'nun güzelliklerini anlatmakla bitiremiyorlardı.Ben hakkında insanların bu kadar üzüldükleri ve meziyetlerini anlatmakla bitiremedikleri ikinci bir insana inanın denk gelmedim sevgili okurlar...Ölümüde yaşayışı gibi rahmetti.Cenaze namazı kılınmasından toprağa defnine dek rahmet ve merhamet bulutları dolaştı üzerimizde.Bir huzur kaplamıştı ortalığı,ta Haydar Baş  hocamızı yolcu edene dek... Haydar Baş Hocamızın ucaktan inişi ve binişi esnasında,Hacı Ömer Hüdai Baba'nın kabrinden başlayan ve tüm Elaziz'i kuşatan gökkuşağı ve yağan yağmur dikkatimizden kaçmamıştı.Hayatın en büyük gerçeğinin İnsan-ı Kamil gerçeğini anlamak ve gereğini yerine getirmek olduğunu bir kez daha anlamıştım,Sami Başkan şahsında... O'nun Üstadı Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın gönlüne girmesi, nazarlarına ilişmesi ve her konuda sınavını başarılı vererek geçerli notu alması hayatı en anlamlı kılan şeydi... Ne mutlu O gönle girenlere... "Padişahı alem olmak bir kuru kavga imiş/Bir veliye bende olmak cümleden ala imiş."Sultanım yoluna aşkına kabul et bizi diyor  ve Sami Başkanın şefaatlerini diliyoruz.Sami Başkanım selamlarımızı başta Hz. Peygamber Muhammed Mustafa Efendimiz olmak üzere tüm Ehl-i Beyt'e ilet ve bizlere de dua et emi...Bana "köylüm" deyişlerini hiç ama hiç unutmayacağım ve bu aziz hatıranı Elaziz'li dostlarla her karşılaştığımda yadedeceğim.Bizleri unutmaman dileklerimizle...