Küresel politika izleyen devletlerin mutlaka gizli bir ajandaları ve sakladıkları sırları bulunur. O nedenle küresel politikada görünenlerden görünmeyenlere, söylenenlerden söylenmeyenlere ulaşmak, yapılanlardan hedefi tespit etmek gerekir. Aksi halde aldanmak, yenilmek, gaflet ve tuzağa düşmek kaçınılmaz olur. Bu açıdan bakınca, ABD'nin başlattığı ticaret savaşının ve ülkemize yönelik finansal saldırılarının biraz yüzeysel değerlendirildiği görülür.
Gerçekten ülkemize karşı ekonomik bir savaş açılmıştır. Bu konuda aşağı-yukarı bir fikir birliği mevcuttur. Ancak ekonomik savaşın gerekçelerini tam olarak ortaya koyanlar çok azdır. Şu temel tespit yapılmadan ekonomik savaş isabetli bir biçimde tanımlanamaz: Bu savaş, Haçlı seferinin ekonomik cephesini oluşturmaktadır.
"Dünyanın Sonunu Getirme Plânları" adlı kitabında Michael Baıget şöyle diyor: "Yeni Haçlı seferi, diğer adıyla Armageddon savaşı, bizzat baba Bush tarafından Birinci Körfez Savaşı ile başlatıldı, ancak ilânı oğul Bush 11 Eylül olaylarının ertesinde yaptı." Söz konusu Armageddon savaşının ekonomik cephesini açma görevi de Başkan Trump'a düşmüştür.
Bu gerçek son günlerde ABD medyasında "Ekonomik Armageddon savaşı" diğer bir deyişle, "Ekonomik Kıyamet Savaşı" adları altında sıkça gündeme getirilmekte ve tartışılmaktadır. Özetle söylenen şudur: Siyonist ve Evanjelistlerin inandığı Armageddon savaşının amacına ulaşması için bütün dünyayı kapsayacak büyük bir ekonomik buhranın çıkarılması şarttır.
Başkan Trump'ın bütün gayreti işte bu büyük buhranı çıkarmak içindir. Sözü edilen büyük buhranın temelleri devletlerin borçlandırılmasıyla atılmış ve sıra fitili ateşlemeye gelmiştir. Başkan Trump da Siyonist ve Evanjelistlerden aldığı emir ve destekle bu işi yapmaya koyulmuştur. O nedenle Başkan Trump'ın izlediği politikalar akıl ve mantıklı, devlet ciddiyetiyle izah edilemiyor.
Başkan Trump, Siyonist ve Evanjelistlerin belirlediği dış politikayı harfiyen uygulamanın gayreti içindedir. O politikanın özü ve özeti, İsrail'i kayıtsız, şartsız desteklemek ve Ortadoğu'yu Eski Ahit'te öngörüldüğü şekilde düzenlemektir. Evanjelistlerden olan Jerry Falwel, konuyla ilgili olarak şöyle der: "Amerika İsrail'e sırtını dönerse ayakta kalamaz."
Bu inançtan hareketle İsrail'e hizmet amacıyla Ekonomik Armageddon savaşı başlatılmıştır. Ortada dine dayalı böyle bir savaş olmasaydı ABD, kendi aleyhine cereyan eden ticaret savaşını ve finansal saldırıları başlatır mıydı?
Ekonomik Armageddon savaşı başlatılınca, doğal olarak borçlu ülkeler paniğe kapıldı, ne yapacağını bilemez bir hale düştüler. Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (IIF) "Global Borç Monitörü" başlıklı raporuna göre dünyanın borcu, dünyanın gayrisafi milli hâsılasının üç katı kadardır. Bir başka deyişle tüm ülkeler borca batmış durumdadır.
Ülkeler, böyle borçlandırılarak zayıf düşürüldü ve Ekonomik Armageddon savaşına karşı direnişsiz hale getirildiler. Hâlbuki bu oyunu görmek, ona göre savaş tedbirleri almak gerekiyordu.
Neyse, her şeye rağmen yine de yapılması gereken çok şey bulunmaktadır. İlkönce Ekonomik Armageddon savaşının dini, siyasi, sosyal ve ekonomik dayanakları derinlemesine araştırılmalı, incelenmeli, sonra da aynı kapsamda bir direniş sergilenmelidir. Ezcümle hangi türden olursa olsun, savaş savaştır, gereği gibi yapılmalıdır.
Gerçekten ülkemize karşı ekonomik bir savaş açılmıştır. Bu konuda aşağı-yukarı bir fikir birliği mevcuttur. Ancak ekonomik savaşın gerekçelerini tam olarak ortaya koyanlar çok azdır. Şu temel tespit yapılmadan ekonomik savaş isabetli bir biçimde tanımlanamaz: Bu savaş, Haçlı seferinin ekonomik cephesini oluşturmaktadır.
"Dünyanın Sonunu Getirme Plânları" adlı kitabında Michael Baıget şöyle diyor: "Yeni Haçlı seferi, diğer adıyla Armageddon savaşı, bizzat baba Bush tarafından Birinci Körfez Savaşı ile başlatıldı, ancak ilânı oğul Bush 11 Eylül olaylarının ertesinde yaptı." Söz konusu Armageddon savaşının ekonomik cephesini açma görevi de Başkan Trump'a düşmüştür.
Bu gerçek son günlerde ABD medyasında "Ekonomik Armageddon savaşı" diğer bir deyişle, "Ekonomik Kıyamet Savaşı" adları altında sıkça gündeme getirilmekte ve tartışılmaktadır. Özetle söylenen şudur: Siyonist ve Evanjelistlerin inandığı Armageddon savaşının amacına ulaşması için bütün dünyayı kapsayacak büyük bir ekonomik buhranın çıkarılması şarttır.
Başkan Trump'ın bütün gayreti işte bu büyük buhranı çıkarmak içindir. Sözü edilen büyük buhranın temelleri devletlerin borçlandırılmasıyla atılmış ve sıra fitili ateşlemeye gelmiştir. Başkan Trump da Siyonist ve Evanjelistlerden aldığı emir ve destekle bu işi yapmaya koyulmuştur. O nedenle Başkan Trump'ın izlediği politikalar akıl ve mantıklı, devlet ciddiyetiyle izah edilemiyor.
Başkan Trump, Siyonist ve Evanjelistlerin belirlediği dış politikayı harfiyen uygulamanın gayreti içindedir. O politikanın özü ve özeti, İsrail'i kayıtsız, şartsız desteklemek ve Ortadoğu'yu Eski Ahit'te öngörüldüğü şekilde düzenlemektir. Evanjelistlerden olan Jerry Falwel, konuyla ilgili olarak şöyle der: "Amerika İsrail'e sırtını dönerse ayakta kalamaz."
Bu inançtan hareketle İsrail'e hizmet amacıyla Ekonomik Armageddon savaşı başlatılmıştır. Ortada dine dayalı böyle bir savaş olmasaydı ABD, kendi aleyhine cereyan eden ticaret savaşını ve finansal saldırıları başlatır mıydı?
Ekonomik Armageddon savaşı başlatılınca, doğal olarak borçlu ülkeler paniğe kapıldı, ne yapacağını bilemez bir hale düştüler. Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (IIF) "Global Borç Monitörü" başlıklı raporuna göre dünyanın borcu, dünyanın gayrisafi milli hâsılasının üç katı kadardır. Bir başka deyişle tüm ülkeler borca batmış durumdadır.
Ülkeler, böyle borçlandırılarak zayıf düşürüldü ve Ekonomik Armageddon savaşına karşı direnişsiz hale getirildiler. Hâlbuki bu oyunu görmek, ona göre savaş tedbirleri almak gerekiyordu.
Neyse, her şeye rağmen yine de yapılması gereken çok şey bulunmaktadır. İlkönce Ekonomik Armageddon savaşının dini, siyasi, sosyal ve ekonomik dayanakları derinlemesine araştırılmalı, incelenmeli, sonra da aynı kapsamda bir direniş sergilenmelidir. Ezcümle hangi türden olursa olsun, savaş savaştır, gereği gibi yapılmalıdır.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018