Toplumların çöküşü çoğu zaman büyük felaketlerle değil; küçük haksızlıkların normalleşmesiyle başlar. Bir ülkede hak yerini bulmuyorsa, adalet baskılanıyor, doğrular eğilip bükülüyor ve insanlar çıkar ya da hatır uğruna hakikatten uzaklaştırılıyorsa; orada toplumsal düzenin temelleri çatlamaya başlamış demektir.
Hakikatin sesinin kısıldığı ve dost hatırının hakikat ölçüsünün önüne geçirildiği her dönem, insanlık için büyük bir imtihan olmuştur. İşte bu yüzden "hak" kavramının korunması hem birey hem toplum için yaşamsal öneme sahiptir.
İmamların ve şehitler şahı Hz. Ali'nin (a.s.) "Hakikatin hatırı, dostun hatırından üstündür" sözü, geçmişten bugüne toplumların en büyük imtihanını anlatır. Bu söz üzerine ciltler dolusu kitap yazılsa, sayfalarca makale yayımlansa yine de yeterli olmaz. Çünkü sosyal hayatta çoğu zaman hakikatin değil, dostun hatırı öne çıkarılmıştır.
Bugün nice yanlışın, hukuksuzluğun, hatta cinayetin "dost hatırı" için işlendiğine şahit oluyoruz. Dost iyi de olsa kötü de olsa, onun hatırı birçok insan için hakikatin önüne geçebilmektedir.
Tarih boyunca dinlerin bozulmasında, peygamberlerin ve velilerin şehit edilmesinde; kan davalarında, aşiret kavgalarında ve birçok fitnede "ataların, dostların ve büyüklerin hatırı" belirleyici olmuştur. İnsanlar ilahî kitapların doğruluğunu bilmelerine rağmen, peygamberlere karşı gelerek:
"Atalarımızın, dedelerimizin dininden dönmemizi mi istiyorsunuz?"
diyerek direniyorlardı.
Bugün de manzara pek farklı değil.
Sadece zaman, mekân ve roller değişti; mantık ise aynı mantık.
Hz. Ali'nin (a.s.) dile getirdiği "Hakikatin hatırı, dostun hatırından üstündür" sözü onun kendi hayatında da en güzel karşılığını bulur. Henüz 9–10 yaşlarındayken Hz. Peygamber'i (s.a.v.) ve Hz. Hatice'yi namaz kılarken gördüğünde hayran kaldı. Namaz bittikten sonra "Nedir bu?" diye sordu. Resûlullah (s.a.v.) onu bir olan Allah'a imana davet etti. Hz. Ali önce babası Ebû Tâlib'e danışmak istedi. Fakat gece boyunca düşündü ve ertesi sabah Resulullah'ın huzuruna gelerek şöyle dedi:
"Allah beni yaratırken Ebû Tâlib'e sormadı ki,
ben de O'na ibadet etmek için gidip kendisine danışayım."
Hz. Ali böylece hakikatin hatırını, en yakın dostu olan babasının hatırından bile üstün tuttu. Hak karşısında nasıl bir duruş sergilememiz gerektiğinin en veciz örneğidir bu.
Bugün dünya hayatında barış, huzur ve adalet istiyorsak; yarın da Allah'ın rızasını umuyorsak, hakikatin hatırını dostların hatırından üstün tutmak zorundayız. Aksi hâlde, dostlarımız için yaptığımız yanlışların vebali hem bu dünyada hem de ahirette karşımıza çıkar.
Hak yerini bulmazsa düzen bozulur.
Hakikatin hatırı korunmazsa toplum çürür.
O hâlde doğruluktan ayrılmamak, hakikatin yanında dimdik durmak hepimizin görevidir. Vesselam.
Hakikatin sesinin kısıldığı ve dost hatırının hakikat ölçüsünün önüne geçirildiği her dönem, insanlık için büyük bir imtihan olmuştur. İşte bu yüzden "hak" kavramının korunması hem birey hem toplum için yaşamsal öneme sahiptir.
İmamların ve şehitler şahı Hz. Ali'nin (a.s.) "Hakikatin hatırı, dostun hatırından üstündür" sözü, geçmişten bugüne toplumların en büyük imtihanını anlatır. Bu söz üzerine ciltler dolusu kitap yazılsa, sayfalarca makale yayımlansa yine de yeterli olmaz. Çünkü sosyal hayatta çoğu zaman hakikatin değil, dostun hatırı öne çıkarılmıştır.
Bugün nice yanlışın, hukuksuzluğun, hatta cinayetin "dost hatırı" için işlendiğine şahit oluyoruz. Dost iyi de olsa kötü de olsa, onun hatırı birçok insan için hakikatin önüne geçebilmektedir.
Tarih boyunca dinlerin bozulmasında, peygamberlerin ve velilerin şehit edilmesinde; kan davalarında, aşiret kavgalarında ve birçok fitnede "ataların, dostların ve büyüklerin hatırı" belirleyici olmuştur. İnsanlar ilahî kitapların doğruluğunu bilmelerine rağmen, peygamberlere karşı gelerek:
"Atalarımızın, dedelerimizin dininden dönmemizi mi istiyorsunuz?"
diyerek direniyorlardı.
Bugün de manzara pek farklı değil.
Sadece zaman, mekân ve roller değişti; mantık ise aynı mantık.
Hz. Ali'nin (a.s.) dile getirdiği "Hakikatin hatırı, dostun hatırından üstündür" sözü onun kendi hayatında da en güzel karşılığını bulur. Henüz 9–10 yaşlarındayken Hz. Peygamber'i (s.a.v.) ve Hz. Hatice'yi namaz kılarken gördüğünde hayran kaldı. Namaz bittikten sonra "Nedir bu?" diye sordu. Resûlullah (s.a.v.) onu bir olan Allah'a imana davet etti. Hz. Ali önce babası Ebû Tâlib'e danışmak istedi. Fakat gece boyunca düşündü ve ertesi sabah Resulullah'ın huzuruna gelerek şöyle dedi:
"Allah beni yaratırken Ebû Tâlib'e sormadı ki,
ben de O'na ibadet etmek için gidip kendisine danışayım."
Hz. Ali böylece hakikatin hatırını, en yakın dostu olan babasının hatırından bile üstün tuttu. Hak karşısında nasıl bir duruş sergilememiz gerektiğinin en veciz örneğidir bu.
Bugün dünya hayatında barış, huzur ve adalet istiyorsak; yarın da Allah'ın rızasını umuyorsak, hakikatin hatırını dostların hatırından üstün tutmak zorundayız. Aksi hâlde, dostlarımız için yaptığımız yanlışların vebali hem bu dünyada hem de ahirette karşımıza çıkar.
Hak yerini bulmazsa düzen bozulur.
Hakikatin hatırı korunmazsa toplum çürür.
O hâlde doğruluktan ayrılmamak, hakikatin yanında dimdik durmak hepimizin görevidir. Vesselam.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Hak yerini bulmazsa? / 17.11.2025
- Haksızlık karşısında tavrımız nedir? / 16.11.2025
- Attığınız adıma dikkat edin, hesabı çetindir / 15.11.2025
- “Şimdi daha da kudurabilirsiniz” / 14.11.2025
- Atatürk ile Türk Milleti arasındaki suni perdeler kalkıyor / 13.11.2025
- Geleceği Savunmak için Kahramanmaraş’taydık -2- / 12.11.2025
- Geleceği Savunmak için Kahramanmaraş’taydık -1- / 11.11.2025
- Atatürk ve 10 Kasım / 10.11.2025
- Bu kafayla daha çok ağlarsınız / 09.11.2025
- Bir yolculuk hikayesi / 05.11.2025
- Haksızlık karşısında tavrımız nedir? / 16.11.2025
- Attığınız adıma dikkat edin, hesabı çetindir / 15.11.2025
- “Şimdi daha da kudurabilirsiniz” / 14.11.2025
- Atatürk ile Türk Milleti arasındaki suni perdeler kalkıyor / 13.11.2025
- Geleceği Savunmak için Kahramanmaraş’taydık -2- / 12.11.2025
- Geleceği Savunmak için Kahramanmaraş’taydık -1- / 11.11.2025
- Atatürk ve 10 Kasım / 10.11.2025
- Bu kafayla daha çok ağlarsınız / 09.11.2025
- Bir yolculuk hikayesi / 05.11.2025
















































































