2010’da yapılan anayasa değişikliği referandumundan önce Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, ülkemizi karış karış gezmiş “bu anayasaya evet dediğiniz takdirde demokratik bir krallık oluşacağını” söylemiş, iktidar sahiplerinin yetki sınırlarının artmasıyla dikta rejimi oluşacağını işaret etmişti. Bizler de elimizden gelen gayretleri ortaya koyarak makalelerimizle, sohbetlerimizle halkımızı uyarmaya çalıştık. Anayasa değişikline evet diyenlerin az olmasına rağmen, halkın oy kullanmadaki sorumsuzluğu neticesinde, toplumsal tepki oya dönüşmedi. Sayısal olarak evet fazla çıkınca, maalesef iktidara dikta rejiminin kapısı da açılmış oldu. Demokrasinin bizde algılanması ve uygulanması oy çokluğuyla ölçüldüğünden, oy fazlası olan iktidara geliyor, hele de tek başına kanun çıkarma yetkisini de eline almışsa, dikta rejimlere taş çıkartırcasına davranışlar sergilemektedir. Bu konuda AKP, türünün son örneklerinden biridir. İktidar olduktan sonra özellikle de Başbakan Tayyip Erdoğan, adeta kendini kral yerine koymuş; astığım astık, kestiğim kestik tavırlarıyla toplumu her geçen gün germeye devam etmiştir. Hâlbuki demokrasinin beşiği sayılan ülkelerde bizdeki gibi uygulamalar yoktur. Onlar kendini halkına karşı daha sorumlu hissederler. Halkına karşı daha sevecen davranırlar. Demokrasiyle yönetilen hiçbir ülkede halkına karşı bu kadar orantısız güçle karşı koymazlar. En azından bu kadar biber gazı kullanmazlar!En demokratik hak olan 1 Mayıs İşçi Bayramını, işçi istediği yerde kutlayamıyor. Katledilmek istenen doğayı korumak için eylem yapamıyor. Eyleme kalkışırsa da cop, biber gazı, tazyikli su derken gaz bombası ve plastik mermiye muhatap oluyor.Halkın bütün Türkiye de başlattığı meydan eylemlerinin dalga dalga yayılmasını ve toplumun her kesiminden destek bulmasını, sadece Gezi Parkı itirazına bağlamamak lazımdır. Halkımız, iktidar sahiplerinin yanlış uygulamalarıyla her gün bir adım daha bu noktaya taşınmıştır.İktidar sahipleri Gezi Parkı projesinden vazgeçse de geçmese de halkın bu tepkisinin önüne geçmesi artık mümkün görülmemektedir. Bu eylemlerin karşısında iktidarın çok fazla tutunması mümkün değildir. Geri adım atsa, halk bu yolla tepkilerini meydanlara taşıyacak sürekli gerilim yaşanacak. Geri adım atmasa, halkın tepkileri gittikçe artarak yine iktidarı zor duruma sokacaktır. Bu ve benzeri eylemlerle iktidar sahipleri halka rağmen bir şey yapılamayacağını öğrenecekler ama bundan sonra geriye dönüş zor görülmektedir. Vatanın ve milletin selameti bu iktidarın bir an önce görevi bırakmasındadır. Milletimize düşen görev de bundan sonra halkının çıkarını düşünen; iş ve aş sorununu çözebilecek, onu insanlık onuruna yakışan bir tarzda yaşatacak, Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarını iktidar etmektir.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- Şevval orucu ve kurtuluş namazı hakkında / 13.04.2024
- Bayramı fırsat bilmelidir / 09.04.2024
- Elveda ey Ramazan / 08.04.2024
- ‘Oldum’ diyen insan azarmış / 06.04.2024
- Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır / 05.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- Şevval orucu ve kurtuluş namazı hakkında / 13.04.2024
- Bayramı fırsat bilmelidir / 09.04.2024
- Elveda ey Ramazan / 08.04.2024
- ‘Oldum’ diyen insan azarmış / 06.04.2024
- Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır / 05.04.2024