Bu soru zaman zaman soruluyor.
Biz de dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz. Amma bundan böyle vereceğimiz cevap, “Haydar Baş, Ömer Nasuhi Bilmen, Mehmet Akif durumuna düşmemek için” siyaset yapıyor ve Türkiye’nin yönetimine talip oluyor olacaktır.
Yeni yeni öğreniyoruz ki…
Rahmetli Atatürk Hasan Basri Çantay’lara, Mehmet Akif’lere, Ömer Nasuhi Bilmen’lere hükümet kurma teklifinde bulunuyor. Bu dindar insanlar bu teklifin altından kalkamayınca genç Türkiye Cumhuriyeti Sabatayistlerin, Hıristiyanlığı ve Şamanizm’i din olarak Türk milletine dayatmak isteyenlerin etkisi altına giriyor.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ramazan Yıldızoğlu’nun hazırladığı Prof. Ali Özek’in hatıralarında Atatürk’ün dindarlara hükümet teklifinde bulunduğu örnekleri ile anlatılıyor. (Abdullah Muradoğlu; Yenişafak, 14 Ekim 2012)
“Hasan Basri Çantay ve onun gibi düşünen pek çok şahsiyetin Milli Mücadele’ye büyük hizmetleri geçmişti. Ne var ki Çantay ve arkadaşları Cumhuriyet rejiminin teşekkülünde pasif kalmışlar yahut pasif kalmak zorunda bırakılmışlardı.
Ali Özek Hoca bu dönemde yaşanan gelişmeleri bakınız nasıl anlatıyor:
‘Mustafa Kemal’i ilk zamanlarda hocalar, müftüler destekledi. Savaşı beraber kazandılar. O da onlara bir değer veriyordu. Sabatayistler o zaman Mustafa Kemal’e Hasan Basri Çantay gurubu bu işi başaramaz diyorlar. O da tamam diyor, fakat onlara bir görev veriyor. Bunlar hükümeti kuramayınca Sabatayistler devreye giriyor. Mustafa Kemal de buna çok üzülüyor ve kızıyor. (…) Hasan Basri Çantay’dan dinlediğim -Bu işi başaramadık- şeklindedir.’
Dr. Yıldırım’ın eserinden yapılan alıntıya devam edelim:
‘Ömer Nasuhi Hoca, her zaman eski dönem mevzuları açıldığında, -Kabahat bizdedir- derdi.’
‘O senelerde, 1921’den sonra galiba, Mustafa Kemal iyice güçleniyor. Birçok olay baş gösteriyor. Oralarda çok sert davranıyor ve başarıyor. Sabatayistler o sırada Mustafa Kemal’in etrafında yerlerini almış zaten. O dönemde üç tane gurup var. Biri Dr. Rıza Nur gurubu. Şamanist olmak istiyorlar. Onlar ırkçıydı, Türklerin dini Şamanizm diye bir yola giriyorlar. Mustafa Necati o zaman Milli Eğitim Bakanı’ydı. O da Hıristiyan olalım diyor. Mustafa Kemal ve arkadaşları da biz ne Hıristiyan’ız ne de Şamanistiz. Biz Müslümanız ama reform yapacağız diyorlardı. Mustafa Kemal Rıfat Börekçi’yi Diyanet İşleri Başkanı yapıyor. Protokoldeki yeri de Başbakandan önceydi. (...) Bu bana göre bir mana ifade ediyor.’
Ali Özek Hoca anlatmaya devam ediyor:
“Mustafa Kemal, Mehmet Akif’in de bulunduğu dindar guruba hükümeti kurma yetkisi veriyor. Yani o günün muhafazakâr milletvekillerine hükümeti kurun diyor. Başbakan olarak kimi düşünüyorlardı, onu bilmiyorum ama herhalde Hasan Basri Çantay’yı düşünüyorlardı. ‘Bu görev bize verildi. Biz de toplandık fakat hiç kimse görev kabul etmedi. Mehmet Akif’e Milli Eğitim Bakanlığını teklif ettik, kabul etmedi. Bir gün sabah ezanı okununcaya kadar yalvardık. Gene de kabul etmedi. O yüzden kabahat bizdeydi. Eğer hükümeti kurabilseydik bu işler böyle olmazdı.”
İşte mesele bu…
Haydar Baş Hoca, rahmetli Mehmet Akif’lerin, Ömer Nasuhi Bilmen’lerin, Hasan Basri Çantay’ların düştüğü hataya düşmemek, Türkiye’yi Hıristiyanlara, Sabatayist’lere, yani kurda kuşa yem etmemek, vatana ve devlete gerçek sahiplerinin el koyması için siyaset yapıyor…
Biz de dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz. Amma bundan böyle vereceğimiz cevap, “Haydar Baş, Ömer Nasuhi Bilmen, Mehmet Akif durumuna düşmemek için” siyaset yapıyor ve Türkiye’nin yönetimine talip oluyor olacaktır.
Yeni yeni öğreniyoruz ki…
Rahmetli Atatürk Hasan Basri Çantay’lara, Mehmet Akif’lere, Ömer Nasuhi Bilmen’lere hükümet kurma teklifinde bulunuyor. Bu dindar insanlar bu teklifin altından kalkamayınca genç Türkiye Cumhuriyeti Sabatayistlerin, Hıristiyanlığı ve Şamanizm’i din olarak Türk milletine dayatmak isteyenlerin etkisi altına giriyor.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ramazan Yıldızoğlu’nun hazırladığı Prof. Ali Özek’in hatıralarında Atatürk’ün dindarlara hükümet teklifinde bulunduğu örnekleri ile anlatılıyor. (Abdullah Muradoğlu; Yenişafak, 14 Ekim 2012)
“Hasan Basri Çantay ve onun gibi düşünen pek çok şahsiyetin Milli Mücadele’ye büyük hizmetleri geçmişti. Ne var ki Çantay ve arkadaşları Cumhuriyet rejiminin teşekkülünde pasif kalmışlar yahut pasif kalmak zorunda bırakılmışlardı.
Ali Özek Hoca bu dönemde yaşanan gelişmeleri bakınız nasıl anlatıyor:
‘Mustafa Kemal’i ilk zamanlarda hocalar, müftüler destekledi. Savaşı beraber kazandılar. O da onlara bir değer veriyordu. Sabatayistler o zaman Mustafa Kemal’e Hasan Basri Çantay gurubu bu işi başaramaz diyorlar. O da tamam diyor, fakat onlara bir görev veriyor. Bunlar hükümeti kuramayınca Sabatayistler devreye giriyor. Mustafa Kemal de buna çok üzülüyor ve kızıyor. (…) Hasan Basri Çantay’dan dinlediğim -Bu işi başaramadık- şeklindedir.’
Dr. Yıldırım’ın eserinden yapılan alıntıya devam edelim:
‘Ömer Nasuhi Hoca, her zaman eski dönem mevzuları açıldığında, -Kabahat bizdedir- derdi.’
‘O senelerde, 1921’den sonra galiba, Mustafa Kemal iyice güçleniyor. Birçok olay baş gösteriyor. Oralarda çok sert davranıyor ve başarıyor. Sabatayistler o sırada Mustafa Kemal’in etrafında yerlerini almış zaten. O dönemde üç tane gurup var. Biri Dr. Rıza Nur gurubu. Şamanist olmak istiyorlar. Onlar ırkçıydı, Türklerin dini Şamanizm diye bir yola giriyorlar. Mustafa Necati o zaman Milli Eğitim Bakanı’ydı. O da Hıristiyan olalım diyor. Mustafa Kemal ve arkadaşları da biz ne Hıristiyan’ız ne de Şamanistiz. Biz Müslümanız ama reform yapacağız diyorlardı. Mustafa Kemal Rıfat Börekçi’yi Diyanet İşleri Başkanı yapıyor. Protokoldeki yeri de Başbakandan önceydi. (...) Bu bana göre bir mana ifade ediyor.’
Ali Özek Hoca anlatmaya devam ediyor:
“Mustafa Kemal, Mehmet Akif’in de bulunduğu dindar guruba hükümeti kurma yetkisi veriyor. Yani o günün muhafazakâr milletvekillerine hükümeti kurun diyor. Başbakan olarak kimi düşünüyorlardı, onu bilmiyorum ama herhalde Hasan Basri Çantay’yı düşünüyorlardı. ‘Bu görev bize verildi. Biz de toplandık fakat hiç kimse görev kabul etmedi. Mehmet Akif’e Milli Eğitim Bakanlığını teklif ettik, kabul etmedi. Bir gün sabah ezanı okununcaya kadar yalvardık. Gene de kabul etmedi. O yüzden kabahat bizdeydi. Eğer hükümeti kurabilseydik bu işler böyle olmazdı.”
İşte mesele bu…
Haydar Baş Hoca, rahmetli Mehmet Akif’lerin, Ömer Nasuhi Bilmen’lerin, Hasan Basri Çantay’ların düştüğü hataya düşmemek, Türkiye’yi Hıristiyanlara, Sabatayist’lere, yani kurda kuşa yem etmemek, vatana ve devlete gerçek sahiplerinin el koyması için siyaset yapıyor…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015