logo
22 MAYIS 2025

Haydar Hocayı anmak…

12.04.2022 00:00:00

1947 yılı Ocak ayının 28'inde Akçaabat'ta dünyaya gelen Haydar Hoca'yı 14 Nisan 2020 tarihinde Trabzon'da kaybettik… Geride pek çok inceleme ve öneri bıraktı. Kitapları elden ele geziyor ve her geçen gün değerleniyor. 

Memleket meselelerine olan ilgisi nedeni ile Bağımsız Türkiye Partisi'nin kurucularından oldu ve son günlerine kadar genel başkanlık görevini başarı ile sürdürdü.  

Bugün onun bıraktığı emanete oğlu Avukat Hüseyin Baş sahip çıktı ve babasının izini sürüyor. 

Bunları hatırlamak ve hatırlatmak için yazıyorum. Bugün pek çok ülkenin gerek ekonomik ve gerekse milli kalkınma modelinde rol alan iki eserinin çok önemli olduğunu, bu modelleri takip eden ülkelerin kısa sürede düze çıktıklarını biliyoruz. 

Bunlardan bir tanesi "Milli Ekonomi Modeli"  Bir ülkenin kalkınması ve düze çıkmasının reçetesi olarak görebilirsiniz. Diğeri ise 'Milli Devlet'in tanımı…

Eğer okumadı iseniz mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. Çünkü bu model kitaplar Türkiye'nin hem ekonomik hem de millet olarak beka sorunumuzun reçeteleri…

* * *

Bugün yandaş medya ve siyasi aktörlerin görmezden geldiği Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarının ülkeyi ihya etme ve daha zor bir duruma düşmesine engel olmaktan başka beklentileri olmadığını bizler görüyor ve biliyoruz. 

Kendileri iktidarda kalma veya iktidar olma söyleminden başka bir çabası olmayan, ehliyetsiz ve kifayetsiz kimseleri gerek partisel, gerekse devlet görevlerine atamaktan başka bir çözümleri olmayanlar, kalkınmanın temeli olan bilimsel verileri ve halkın birleştirici harcı olan dinsel konuları çok hoyratça kullanıyorlar. 

Bu tutum ve davranışlar yeni görüntüler değil elbette…

Atatürk'ün ölümü ile harekete geçen o meşhur dış güçler, öncelikle ürktükleri milli değerlerimizi, daha sonra da dini kullanarak manevi değerlerimizi başkalaştırmak için farklı argümanlar kullanmaya,  mevcut zenginlik kaynaklarımızı elde etmeye, edemediklerini yok etmeye yöneldiler. Bölgesel barışı korumak üzerine inşa edilen Türk ordusunun yapısını sadeleştirerek başından beri direttikleri manda cumhuriyeti olmanın kurallarını kabul ettirmeye çalıştılar. 

Türklerin İslam'ı kabul etmesi ile başlayan, "Mevali" anlayışını güçlendirip destekleyerek; ayrımcılık ve iç kargaşalara pirim verdiler. Biraz mürekkep yalamış olanlar bilirler ki, bir ülkenin –hele hele bizim gibi farklı kültürlerden bir araya gelmiş olanların-  ayrıştırılması için dil, din, ırk ayrımcılığı yapmak; birilerine namütenahi imkanlar verip; Levanten sınıflar yaratmak, beklenmedik kişileri zengin etmek, bir kısım toprakların gerek yaşam kalitesini ve gerekse ürün kalitesini arttırmak, diğerlerinin ihmal edilmesini, yaşamasını zorlaştırmak en geçerli yoldur. 

Maalesef, aydın kitlelerin önünü tıkamak ve yetişen yeni nesli ve halkı cahilleştirmek, din ve Allah ile korkutmak her devirde geçerli metotlardan biri olmuştur. Bu tehlikenin karşısında durmak, çevremizde olanı biteni anlamanın tek çaresi ülkenin yaşam kalitesini arttıracak milli eğitim modellerini inşa etmekten geçmektedir. Eğitimi ne kadar düşük seviyede tutar ve modernleştirmez iseniz, bilgiye ulaşım ne kadar zorlaşır, bilgi verecek olanlar ne kadar karalanır ve korkutulur, eğitim alanları daraltılırsa aydınlanma da o kadar geç kalacaktır. 

İnanç sistemleri insanın akıl ve beden sağlığı için ne kadar önemli ise, sorgulamadan uzak akılların lidere biat etmesi ile toplum için o kadar tehlikelidir. Bugün bütün Dünya'da bilim ve din kurumları adeta birbirlerine düşman olmuşlardır. Bilim sorgulama, her sorgunun cevabını bulma üzerine kurulmuş iken, dinlerin ve inanç kültlerinin kabullenme üzerine kurulmuş olması birbirleri ile tenakuza düşmesine neden olmaktadır. 

Türkiye gibi Müslüman bir ülkede batı terbiyesi ile yetişmiş inançsız inançlıların kitleleri hedef almış olması bir tesadüf değildir. Atatürk'ün din ve devlet işlerini birbirinden ayırması ile oluşan depremin sancıları bugün bile devam etmekte, "mevali" kabul edilen Türklerin, ortaya çıkışından üç asır sonra Müslümanlığı kabul etmiş olmalarının intikamı alınmaya çalışılmaktadır. Osmanlı tahtında mevaliden doğan çocuk hükümdar olamıyor, Mevalinin malı, parası, karısı, kızı Arap'a helal kabul ediliyordu. Bir inanca göre yabancı ülke saraylarından alınan gelinlerin çocuklarının taht yürüyüşleri bile bu kurala göre düzenleniyordu. 

Bugün tasavvuf ehlinin din ehli ile anlaşamamasının köklü nedenleri vardır ve bunların çoğu sorgulama ve hurafeler üzerinedir. 

Haydar Hoca'nın eserlerini okuduğunuzda 'milliliğin' yurdun korunması ve devamı için ne kadar önemli olduğunu, ne kadar birleştirici unsurlar içerdiğini daha iyi anlayabiliyorsunuz. 

Maalesef okumayı ve araştırmayı sevmiyoruz. Okuduğumuzu anlayabilmek için yeterli ve özgür tahsil koşullarına sahip değiliz. İlim ve bilim öğrenmek ve öğretmek çok kısıtlı şartlarda sürdürülebiliyor. 

Aklımızı kullanmak ve okumak zorundayız.  

Haydar Hoca'yı bir kez daha rahmetle anıyorum. Yaptıkları ve yazdıkları hayat bulsun…

Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Taner Tümerdirim / diğer yazıları
'Bulduk dedikleri telefon..'
Özgür Özel Pendik'te konuştu
Yarın 3 bin 41 halk otobüsü kontak kapatacak
İstanbullular dikkat!
Başsavcılıktan Minguizzi davasına ilişkin açıklama
"Yargılama titizlikle sürüyor"
Fransa'nın 'siyasal İslam' raporuna tepki
'Ülkedeki Müslümanlar fişlenecek'
İsrail azdıkça azıyor!
İsrail askerleri diplomatlara ateş açtı
İsrail Gazze'de katliamı sürdürüyor
Ölenlerin sayısı 53 bin 655'e yükseldi
KKTC çağrısı
Erdoğan Budapeşte'de konuştu
Dervişoğlu Grup Toplantısı'nda konuştu
'Terörle mesafe sıfıra indi'
Adana karpuzunda hasat başladı
Yüreğir Ziraat Odası Başkanı: ‘Karpuzun kilosunun 7 lira olması imkansız’
Marmara Denizi için çok geç kalmış uyarı
Bursa'da 376 sanayi tesisi denetim altında
Siber suçlara yönelik operasyonlarda 170 kişi tutuklandı
İçişleri Bakanı Yerlikaya açıkladı
Terörist anmasına engel olmak istemişti
Tunceli Valisi Merkez'e çekildi
Eş Şara'yı politikaya ABD hazırlamış
Şam itirafı inkar edemedi
İsrail yeni bir saldırı planlıyor
Bu kez hedef İran!
Ev kadınlarına emeklilik hakkı geliyor
'Haziran-temmuz ayında tamam'
'Bulduk dedikleri telefon..'
Özgür Özel Pendik'te konuştu
Yarın 3 bin 41 halk otobüsü kontak kapatacak
İstanbullular dikkat!
Başsavcılıktan Minguizzi davasına ilişkin açıklama
"Yargılama titizlikle sürüyor"
Fransa'nın 'siyasal İslam' raporuna tepki
'Ülkedeki Müslümanlar fişlenecek'
İsrail azdıkça azıyor!
İsrail askerleri diplomatlara ateş açtı
İsrail Gazze'de katliamı sürdürüyor
Ölenlerin sayısı 53 bin 655'e yükseldi
KKTC çağrısı
Erdoğan Budapeşte'de konuştu
Dervişoğlu Grup Toplantısı'nda konuştu
'Terörle mesafe sıfıra indi'
Adana karpuzunda hasat başladı
Yüreğir Ziraat Odası Başkanı: ‘Karpuzun kilosunun 7 lira olması imkansız’
Marmara Denizi için çok geç kalmış uyarı
Bursa'da 376 sanayi tesisi denetim altında
Siber suçlara yönelik operasyonlarda 170 kişi tutuklandı
İçişleri Bakanı Yerlikaya açıkladı
Terörist anmasına engel olmak istemişti
Tunceli Valisi Merkez'e çekildi
Eş Şara'yı politikaya ABD hazırlamış
Şam itirafı inkar edemedi
İsrail yeni bir saldırı planlıyor
Bu kez hedef İran!
Ev kadınlarına emeklilik hakkı geliyor
'Haziran-temmuz ayında tamam'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.