Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzdür, milli bütünlüğümüz ise dini bütünlüğümüzdür"Bu anlamlı ifade Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e aittir ve millet olarak asırlarca ayakta kalabilmemizin, destanlar yazabilmemizin sırrını ortaya koymaktadır.İşin kötü tarafı, 1700'lü yıllardan sonra bu gerçeği, topraklarımız üzerinde menfur emelleri olanlar bizden daha iyi bilmektedir. Bu sebeple, gerek Osmanlının son zamanlarında gerekse Cumhuriyet tarihinde dini ve milli bütünlüğümüz hedef alınmıştır. Bir taraftan askeri, ekonomik ve siyasi baskılar yapılırken, diğer taraftan ajan misyonerler vasıtasıyla dini ve milli duygularımız tahrif edilmeye çalışılmıştır.Buna tarihten bir örnek verelim:"1700'lü yıllarda Hicaz Bölgesinde ajan olarak görevlendirilen İngiliz Humpher'ın bizzat kendi anlatımlarıyla Sömürgeler Bakanı'nın yardımcısı kendisine bakanlık tarafından yayınlanan ve kendi casuslarına dağıttığı bir kitap veriyor ve bakın günümüzü de yakından ilgilendiren şu madde de o kitapta yer alıyor:"Müslüman kadınların tesettürden vazgeçmeleri için olağanüstü bir çaba sarfetmeliyiz. Kadının örtünmesi geniş propagandalar ile kalkınca, ajanlarımız gençleri gayri meşru cinsel ilişkilere teşvik etmeli ve bu şekilde İslam toplumlarında fesadı yaymalıdırlar. Gayri Müslim kadınlar hicabsız dolaşmalıdırlar ki Müslüman kadınlar da onları taklit etsin." (Dini ve Milli Bütünlüğümüze yönelik tehditler,Prof. Dr. Haydar Baş, sayfa:107)Sömürgeler Bakanlığı'nın burada hedefi net ve açık: Bir taraftan dini değerleri tahrif etmenin önü açılırken, diğer taraftan toplumun temeli olan ahlaki değerler ve aile yapısı bozulmak istenmektedir. Bu konuda Dinin Sahibi Allah(cc) ve O'nun Habibi Hz. Peygamber (SAV) bakın ne buyurmaktadır:Ahzap Suresi 59. ayette Cenab-ı Hak, "Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve Mü'minlerin kadınlarına, dışarı çıkarken üstlerine örtü(cilbab) almalarını söyle; bu, onların hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar. Allah bağışlar ve merhamet eder" buyurmaktadır. Nur Suresi 31. ayette ise "Mü'min kadınlara da söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar. Süslerini kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar.." buyurulmaktadır.Peygamber Efendimiz (SAV) ise, "Kadının yüz ve iki elinden başka bütün bedeni avrettir" buyurmuştur. Hz. Esma, ince elbise ile gelince, Resulüllah baldızına bakmadı. Mübarek yüzünü çevirip "Ya Esma, bir kız, namaz kılacak yaşa gelince, yüz ve elleri hariç, vücudunu erkeklere gösteremez" buyurdu. (Ebu Davud)Hz. Âişe validemiz buyurdu ki: "İlk muhacir kadınlara Allah rahmet etsin! Tesettür âyeti inince, hemen futalarını yırtıp başlarını örttüler". (Buhari, Nesai)Dinimizde örtünme, ayet, hadis ve 1400 yıllık İslam tarihiyle mütevatir olarak sabittir. Bu gerçeğe rağmen bunu inkar edenin halini bilirsiniz.Peki, bu gerçeklere rağmen dini değerleri nasıl tahrif edebiliyorlar?Önceleri ajan misyonerler göndererek dışarıdan bunu empoze etmeye çalıştılar, şimdilerde ise içimizdeki yerli ajan misyonerleri kullanmaktadırlar. Milletimiz bir taraftan dini konularda bilgi zafiyetine sürüklenirken, diğer taraftan bu boşluk yanlış bilgilerle dolduruluyor.Bu gerçeği bir misyonerin itirafıyla açıklayalım:"Vatikan ve Kiliseler Birliği adına 'Dinlerarası Diyalog' fikrini ortaya atan misyoner teşkilatının lideri Louis Massignon'un Misyonerler Zirvesinde yaptığı konuşma aynen şöyledir: 'Müslümanların her şeyini tahrif ve mahvettik. Dinleri, inançları, ahlakları, dine bağlılıkları ve insani duyguları mahvoldu. Onların milli manevi değerlerini Batı medeniyeti potasında eriterek kendimize benzettik. İslamiyet'ten uzaklaştırdık. İslamiyet'i öğrenmeyi, yaşamayı, namaz kılmayı ve Kur'an-ı Kerim öğrenmeyi suç ve gericilik olarak göstermeyi başardık. Artık çoğu hiçbir şeye tam olarak inanmıyorlar. Ehl-i sünnet itikadı başta gelen düşmanımızdır. Bu itikadı geçmişte sapık inançlara kanalize ettik. Son yıllarda ise Müslüman görünen bazı ilahiyatçılarla 14 asırlık dinlerini, itikatlarını, ibadetlerini tartışır hale getirdik. Derin bir boşluğa düşürdük. Bundan sonra siz misyonerlerin işi daha kolaylaştı. Maaş bağlayarak, vize vaadi, yurt dışında iş imkânı hatta cinselliği kullanarak Müslümanları dinlerinden soğutun ve Hıristiyan yapınız..."Evet. Misyonerlerin hedefini ve milletimiz üzerinde oynanan oyunları bir misyoner böyle açıklıyor. Oldukça üzücü, ama gerçek bu.Bu büyük oyundan kurtulmanın yolu gerçekleri en kısa zamanda öğrenmektir. Nedir asıl gerçek?Din iman ve ibadettir. İbadet imanın gereğidir ve ispatıdır. Makbul olan ibadet ise Allah'ın kitabında istediği ve de Resulü'nün hayatında pratik olarak gösterdiği şekliyledir.Nitekim Peygamber Efendimiz (SAV) Sahabesine, "Benden gördüğünüz gibi namaz kılın" buyurmuşlardır.Bir kovayı çeşmenin altına değil de kenarına koyarsanız, hiç dolması mümkün mü? Kovanın dolması için çeşmenin altında olması lazım.Aynen böyle, ibadetler de bizden istenildiği şekliyle yapıldığı zaman bir faydası vardır. İşte misyonerlerin odaklandığı nokta da burasıdır. Aynen tahrif olmuş dinler gibi dini değerleri ters yüz yapmak istemektedirler. Neticede dini yaşanılan bir gerçek değil, tartışılan bir ideoloji gibi göstermek istiyorlar.Ama şunu unutmamak gerekir ki, bunda asla muvaffak olamayacaklardır. Çünkü Cenab-ı Hak gönderdiği dini muhafaza edeceğini Kur'an'da ifade etmektedir.Din muhafaza edilecektir, ya bizler?Eğer ölçü sahibi olursak, Kur'an'ı, sünneti, imanı, ibadeti, kısaca dinle alakalı bütün mevzuları gerçekten inanarak yaşayan salih kullardan öğrenmeye çalışırsak biz de muhafaza oluruz. Cehalet asla istenilen değildir.Nitekim Cenab-ı Hak "Salihlerle beraber olunuz" diyerek bu gerçeği ifade etmektedir.Ancak böyle bir anlayışla dini değerlerimize, buna bağlı olarak milli değerlerimize sahip çıkarız. Bu hali yaşarsak Malazgirt'te, Niğbolu'da, İstanbul'un fethinde, Çanakkale'de, Dumlupınar'da, Kıbrıs'ta destanlar yazan ceddimizi anlayabiliriz.Unutmayalım ki, milli bütünlüğümüzün teminatı dini bütünlüğümüzdür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025