"Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tesbih etmektedir. O, üstündür, hikmet sahibidir." (Haşr Suresi / 1)
"Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadır. Her şeye gücü yeten O'dur." (Teğâbun Suresi / 1)
"Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah için tesbih etmektedir. O, öyle üstündür, öyle hikmet sahibidir." (Saff Suresi / 1)
"Görmedin mi göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyorlar..." (Hacc Suresi / 18)
"Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar, Allah'ı tesbih ederler. O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Fakat siz, onların tesbihlerini iyi anlamazsınız. Şüphesiz O, halimdir çok bağışlayandır." (İsrâ Suresi / 44)
Ve daha birçok ayetle sabittir ki, yaratılan her mahlûk Allah'ı zikir halindedir.
Buna bir örnek olarak 17.06.2016 Cuma günü sabahı yaşadığım bir hadiseyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Evde sahur yemeğini yedikten sonra namazımızı kıldık. Dinlenmek için odama geçtim. Yaşadığımız daire, apartmanın en üst katında olduğundan gökyüzünü görebiliyor, kuşları seyredebiliyorum. Yine bunu yapmak için penceremi açtım; Güneş'in doğmasını bekliyordum. Seher vaktiydi, kuşlar ötmeye başlamıştı. Birden gökyüzünden gelen bir ses duydum: 'ALLAH'.
Donup, kalmıştım. Galiba o an kulaklarım hariç hiçbir duyu organım çalışmıyordu. O sesi bir daha duymak istiyordum. Saniyeler sonra uzaktan yine aynı ses: 'ALLAH'?
Ardından penceremin karşısındaki direğe bir dizi kuş geldi ve uzunca bir süre ötüştüler (rahatsızlık hissettirinceye kadar).
Aradan iki gün geçti; 19 Haziran Pazar sabahı, yine sahurdan sonra penceremin yanı başındaki çalışma masama oturdum. İngilizce paragraflar okuyor, bilmediğim kelimeleri not alıyor, ardından kelime ile birlikte kelimenin anlamını sesli bir şekilde tekrar ederek ezberliyordum. Bir an penceremden baktım, gözüm o gün kuşların ötüştüğü direğe takıldı. Birkaç gündür, uyku düzenimi bozduğumdan namazlarımı aksatıyordum. Kuşların ötüşleriyle beni rahatsız etmelerinin nedenini yeni anlamıştım. Çünkü bu olayı sık yaşamıyordum. İşte o zaman başımdan aşağı kaynar su dökülmüş gibi hissettim. İngilizce kelimeleri unutmamak için sesli olarak zikrediyordum, fakat Allah'ı zikretmeyi ihmal ediyordum.
Bakınız Prof. Dr. Haydar Baş Hocam, köşe yazısında bu konu hakkında, "Hz. Peygamber Mi'rac'da öyle bir âleme rastladı ki, baktı ki, bu âlemde meleklerin bazıları kıyamda Allah'ı zikrediyorlar. Kimisi rükûda, kimisi secde de Allah'ı zikrediyorlar.
Yani kâinatın tamamında, gerek kıyamda, gerek rükûda, gerek secdede Allah'ı zikreden bir taife vardır.
Mahlûkatın tamamı Allah'ı zikreder. Dağlar kıyam halinde, hayvanlar rükû halinde, bitkiler secde halinde Allah'ı zikrederler" diyor ve ekliyor:
"Bütün mahlûkatın yaptığı bu ibadeti, Müslüman namazda tek başına yapmaktadır. Bir manada kulun namazı kâinatın ibadetine denktir."
Yani Prof. Haydar Baş Hocam, yazısında her canlının Allah'ı zikrettiğinden bahsediyor. Ve yazının konusu 'namaz'.
Bu köşe yazısının yayımlandığı tarih ise; 17.06.2016 Cuma?
"Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendi nefislerinde nice ibretler vardır. Hiç görmüyor musunuz?" (Zâriyât Suresi / 20-21).
"Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadır. Her şeye gücü yeten O'dur." (Teğâbun Suresi / 1)
"Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah için tesbih etmektedir. O, öyle üstündür, öyle hikmet sahibidir." (Saff Suresi / 1)
"Görmedin mi göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyorlar..." (Hacc Suresi / 18)
"Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar, Allah'ı tesbih ederler. O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Fakat siz, onların tesbihlerini iyi anlamazsınız. Şüphesiz O, halimdir çok bağışlayandır." (İsrâ Suresi / 44)
Ve daha birçok ayetle sabittir ki, yaratılan her mahlûk Allah'ı zikir halindedir.
Buna bir örnek olarak 17.06.2016 Cuma günü sabahı yaşadığım bir hadiseyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Evde sahur yemeğini yedikten sonra namazımızı kıldık. Dinlenmek için odama geçtim. Yaşadığımız daire, apartmanın en üst katında olduğundan gökyüzünü görebiliyor, kuşları seyredebiliyorum. Yine bunu yapmak için penceremi açtım; Güneş'in doğmasını bekliyordum. Seher vaktiydi, kuşlar ötmeye başlamıştı. Birden gökyüzünden gelen bir ses duydum: 'ALLAH'.
Donup, kalmıştım. Galiba o an kulaklarım hariç hiçbir duyu organım çalışmıyordu. O sesi bir daha duymak istiyordum. Saniyeler sonra uzaktan yine aynı ses: 'ALLAH'?
Ardından penceremin karşısındaki direğe bir dizi kuş geldi ve uzunca bir süre ötüştüler (rahatsızlık hissettirinceye kadar).
Aradan iki gün geçti; 19 Haziran Pazar sabahı, yine sahurdan sonra penceremin yanı başındaki çalışma masama oturdum. İngilizce paragraflar okuyor, bilmediğim kelimeleri not alıyor, ardından kelime ile birlikte kelimenin anlamını sesli bir şekilde tekrar ederek ezberliyordum. Bir an penceremden baktım, gözüm o gün kuşların ötüştüğü direğe takıldı. Birkaç gündür, uyku düzenimi bozduğumdan namazlarımı aksatıyordum. Kuşların ötüşleriyle beni rahatsız etmelerinin nedenini yeni anlamıştım. Çünkü bu olayı sık yaşamıyordum. İşte o zaman başımdan aşağı kaynar su dökülmüş gibi hissettim. İngilizce kelimeleri unutmamak için sesli olarak zikrediyordum, fakat Allah'ı zikretmeyi ihmal ediyordum.
Bakınız Prof. Dr. Haydar Baş Hocam, köşe yazısında bu konu hakkında, "Hz. Peygamber Mi'rac'da öyle bir âleme rastladı ki, baktı ki, bu âlemde meleklerin bazıları kıyamda Allah'ı zikrediyorlar. Kimisi rükûda, kimisi secde de Allah'ı zikrediyorlar.
Yani kâinatın tamamında, gerek kıyamda, gerek rükûda, gerek secdede Allah'ı zikreden bir taife vardır.
Mahlûkatın tamamı Allah'ı zikreder. Dağlar kıyam halinde, hayvanlar rükû halinde, bitkiler secde halinde Allah'ı zikrederler" diyor ve ekliyor:
"Bütün mahlûkatın yaptığı bu ibadeti, Müslüman namazda tek başına yapmaktadır. Bir manada kulun namazı kâinatın ibadetine denktir."
Yani Prof. Haydar Baş Hocam, yazısında her canlının Allah'ı zikrettiğinden bahsediyor. Ve yazının konusu 'namaz'.
Bu köşe yazısının yayımlandığı tarih ise; 17.06.2016 Cuma?
"Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendi nefislerinde nice ibretler vardır. Hiç görmüyor musunuz?" (Zâriyât Suresi / 20-21).
M. Haydar AKYAVUZ / diğer yazıları
- ‘Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık’ / 30.05.2020
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018