Mustafa Kemal hem anne hem baba tarafından İmam Hasan ve İmam Hüseyin soyundandır. Hz Peygamber'in torunudur tasavvuftaki yeri Kutbul Aktab yani tasavvuftaki en büyük makama erişmiş birisidir. Resûlullah (sav) "soylarınız ahlakınızdır soplarınız da yaptığınız işlerdir" buyurur. Mustafa Kemal'in hayatı cephelerde geçmiş, her zaman ezilen, haksızlığa uğrayan insanların yanında olmuştur. Üzerinde yaşadığımız bu güzel toprakları yokluk içinde gerçekleştirdiği Kurtuluş Savaşı'yla Türk milletine armağan etmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün "Sahip olduğunuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur" sözü aslında kendi kanında gezen asil kanın kudretiyle; savaştan savaşa, cepheden cepheye başarılarla dolu bir hayat geçirmesinin kaynağını bize gösteriyor. Onun kanında Hz Peygamber'in kanı, İmam Ali'nin kanı vardı. Damarında gezen o asil kan; iman, inanç gücüyle haksızlık karşısında boyun eğmemeyi, vatan sevgisini, hürriyet, özgürlük, hak, adalet, eşitlik gibi imanî ve insanî güzel değerleri Türk milleti ile birlikte vermiş olduğu mücadelede Çanakkale'de zaferi kazanmasına, Conkbayırı'nda, Suriye, Filistin, Kafkas cephelerinde düşmanın ilerlemesini durdurmasına, Kurtuluş Savaşı'nı kazanmasına vesile olmuştur.
1930'lu yıllarda "Dinsiz Atatürk" yalanının ortaya atıldığı görülüyor. Dinsiz olarak tanıtılmaya çalışan Atatürk'ün Meclis'te yapmış olduğu bir konuşmasında Filistin'e sahip çıkışı takdire şayandır:
"Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla itham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen Peygamberin son arzusunu yani mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cetlerimizin, Selahattin'in idaresi altında, uğuruna Hıristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfusunun altında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseri, s.27/28)
Atatürk'ün Meclis'te yapmış olduğu konuşma belgelerle mevcut. Dinsiz olarak gösterilen Atatürk dinimizce kutsal sayılan Mescid-i Aksa'nın Müslüman elinde kalması için gerekirse bu uğurda savaşacağını Meclis'te dile getiriyor. 6 Ekim'de İsrail'in Kudüs'teki Sulh Mahkemesi'nin Yahudilerin harem-i şerif'te, "Sessizce yaptıkları ibadetin suç sayılmayacağına" hükmetmişti ve bu karar tarihte ilktir. Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerinin hiçbirinden Atatürk gibi kararlı, savaşı göze alacak bir tepki gösterilmedi.
Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin, şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse diliyle değiştirsin, diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir. (Müslim)"
Kutsalımız Mescid-i Aksa mevzu olunca ne işlenen zulme dur demek, ne de Yahudilerin ibadet için girmelerine izin verilmesine sözde Müslüman kılıklı kişilerden hiçbir tepki gelmemiştir. "Suriye'ye giderseniz şehit olursunuz" diye fetva veren cübbeli, sakallı, hocalar hacılar, yetkili kişiler konu Filistin'e gelince ne eliyle, ne diliyle, zannımca ne de kalbi ile buğz etti. Halbuki bir Müslüman'ın öldürülmesine kelimenin ucuyla bile vesile olan kişi ebedi cehennemliktir dinimizde. Allah için, kutsal değerler uğruna, canını, malını, namusunu korumak adına canını veren kişi şehittir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Müslüman ve dindar kimliğinin dinsiz gösterilmesi O'nun kurduğu devletin de dinsiz olduğu yanılgısına insanları ikna içindir. Ölçü bellidir, bir insanın dinsiz olması için helale haram, harama helal demesi gerek. Mustafa Kemal hayatı boyunca hiçbir helale haram, harama da helal dememişti. İmanın tezahürü "Hubbul vatan minel iman" vatan sevgisi imandandır hadisini yaşamı boyunca ruhunun derinliklerinde hissetmiş, hayatı toz toprak içinde, cephelerde, uykusuz, mücadele içinde geçmiş her tarafı düşmanlar tarafından işgal edilmiş Anadolu topraklarını bizlere hediye ve emanet etmiştir. Yetmemiş savaştan yeni çıkmış ülkesinin borçlarını ödemiş, bilimde, eğitimde, teknolojide, tarımda, sanayide milleti ile el ele verip ileri seviyelere çıkartmıştır.
Atatürk'ün yapmış olduğu çalışmalar unutturulmaya çalışıldığı bir zamanda Prof. Dr. Haydar Baş gibi bir yiğit tarafından "Hoş Geldin Atatürk" eseri kaleme alınıp memleketin her karışında seminerler, konferanslar verilerek gerçek Atatürk her mecrada tanıtılmıştır. Yiğit diyorum çünkü onun gerçek kimliğini ne bu ülkede yaşayan solcular, ne de milliyetçiler cesaret edip onun gibi milletine ne anlatma cesaretini gösterdiler, ne de sahip çıktılar.
"Şimdi İslâm düşmanları, İngiliz hayranları, İngiliz'in uşakları, hadi oradan be defolun! Bu devlet bizim, bu millet bizim, 72 milleti bir araya getirip kardeş yapan Mustafa Kemal dinsiz, bu milleti paramparça yapmak isteyenler Müslüman!" diyerek meydan okuyan Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın sesi hala dün gibi kulaklarımızda. Oynanan oyunları görüp bu oyunları bozmak için Atatürk'ün ilke, inkılap ve fikirlerini ölçü alan Bağımsız Türkiye Partisi etrafında kenetlenmek temennisiyle var bir hayalimiz…
- Hac Arafat’tır -2- / 08.07.2022
- Hac Arafat’tır / 30.06.2022
- Hac Arafat’tır / 30.05.2022
- Baş hocamın anısına / 11.04.2022
- Gülistanda yetişen gençlik ‘İCMAL’ -4- / 06.02.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ -3- / 28.01.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ -2- / 25.01.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ / 24.01.2022
- İslam’da kadın hakları -5- / 09.12.2021