Prof. Dr. Haydar Baş'ın her cümlesi, sadece bir söz değildi; içinde onlarca yılın mücadelesini, ilmini ve vizyonunu taşıyan birer işaret fişeğiydi. Çünkü o, beslendiği kaynağı gizlemeyen bir önderdi. Peygamber Efendimizin, "Ben ilmin şehriyim, Ali ise kapısıdır" hadis-i şerifine bağlı kalarak, ilmin şehrine Hz. Ali'nin kapısından giren bir Ehl-i Beyt aşığıydı. Bu yüzden onun eserleri, özellikle Ehl-i Beyt külliyatı, kuru bir bilgi yığını değil; gönülleri dirilten, ufuk açan birer hakikat pınarı oldu.
Haydar Baş Hoca sadece bir ilim adamı değil; aynı zamanda dava sahibi bir liderdi. Resulullah'ın, "Size sarıldığınız müddetçe benden sonra asla delalete düşmeyeceğiniz kimseyi tanıtayım mı? O Ali'dir" müjdesine sadık kalarak, hayatını sırat-ı müstakim çizgisinde sürdürdü. Onun duruşu; ilimde sadakat, siyasette bağımsızlık, ekonomide adalet ve toplumda Ehl-i Beyt ahlakı üzerine kuruluydu. Bu yüzden bıraktığı miras, sadece kitaplardan ibaret değil, aynı zamanda bir medeniyet tasavvurudur.
Vefat haberini duyunca sevinenler, çok kısa süre içinde yanıldıklarını gördüler. Zannettiler ki Haydar Baş ölürse bu dava biter, bu fikirler söner. Oysa tam tersi oldu. Halkın BTP teşkilatlarına teveccühü arttı, eserlerine olan ilgi büyüdü, gönüller bu kapıya daha büyük bir iştiyakla yöneldi. Onun "Ben görsem de görmesem de bizim devrimiz başladı" sözü, adeta vefatından sonra zahirde doğrulandı.
Bugün bu büyük miras, Av. Hüseyin Baş'ın omuzlarında geleceğe taşınıyor. Bağımsız Türkiye Partisi'nin 9. Olağan Büyük Kongresi'nde yeniden genel başkan seçilen Hüseyin Baş, sadece bir parti başkanı değildir; Atatürk'ten Haydar Baş'a uzanan milli, bağımsız ve insan merkezli çizginin devam halkasıdır. Genç yaşına rağmen ortaya koyduğu cesur çıkışlar, hukuktan ekonomiye, laiklikten Ehl-i Beyt sevgisine kadar birçok başlıkta yaptığı net konuşmalar, toplumun her kesiminde karşılık bulmaktadır.
Bugün BTP kadroları, "İstikbal biziz, biz geleceğiz" ve "Var bi hayalimiz" sözleriyle aslında şunu ilan etmektedir: Bu dava ne bir kişinin hayatıyla sınırlıdır ne de bir kuşağın heyecanıyla. Atatürk'ün istiklal hayali, Haydar Baş'ın milli ekonomi ve Ehl-i Beyt eksenli vizyonu, şimdi Hüseyin Baş'ın gençliği ve kararlılığıyla yeni bir safhaya geçmiştir.
Kısacası, surda açılan gedik büyümektedir. Ve artık hiçbir rüzgâr, bu fikir yürüyüşünün önünde duramayacaktır.
Haydar Baş Hoca sadece bir ilim adamı değil; aynı zamanda dava sahibi bir liderdi. Resulullah'ın, "Size sarıldığınız müddetçe benden sonra asla delalete düşmeyeceğiniz kimseyi tanıtayım mı? O Ali'dir" müjdesine sadık kalarak, hayatını sırat-ı müstakim çizgisinde sürdürdü. Onun duruşu; ilimde sadakat, siyasette bağımsızlık, ekonomide adalet ve toplumda Ehl-i Beyt ahlakı üzerine kuruluydu. Bu yüzden bıraktığı miras, sadece kitaplardan ibaret değil, aynı zamanda bir medeniyet tasavvurudur.
Vefat haberini duyunca sevinenler, çok kısa süre içinde yanıldıklarını gördüler. Zannettiler ki Haydar Baş ölürse bu dava biter, bu fikirler söner. Oysa tam tersi oldu. Halkın BTP teşkilatlarına teveccühü arttı, eserlerine olan ilgi büyüdü, gönüller bu kapıya daha büyük bir iştiyakla yöneldi. Onun "Ben görsem de görmesem de bizim devrimiz başladı" sözü, adeta vefatından sonra zahirde doğrulandı.
Bugün bu büyük miras, Av. Hüseyin Baş'ın omuzlarında geleceğe taşınıyor. Bağımsız Türkiye Partisi'nin 9. Olağan Büyük Kongresi'nde yeniden genel başkan seçilen Hüseyin Baş, sadece bir parti başkanı değildir; Atatürk'ten Haydar Baş'a uzanan milli, bağımsız ve insan merkezli çizginin devam halkasıdır. Genç yaşına rağmen ortaya koyduğu cesur çıkışlar, hukuktan ekonomiye, laiklikten Ehl-i Beyt sevgisine kadar birçok başlıkta yaptığı net konuşmalar, toplumun her kesiminde karşılık bulmaktadır.
Bugün BTP kadroları, "İstikbal biziz, biz geleceğiz" ve "Var bi hayalimiz" sözleriyle aslında şunu ilan etmektedir: Bu dava ne bir kişinin hayatıyla sınırlıdır ne de bir kuşağın heyecanıyla. Atatürk'ün istiklal hayali, Haydar Baş'ın milli ekonomi ve Ehl-i Beyt eksenli vizyonu, şimdi Hüseyin Baş'ın gençliği ve kararlılığıyla yeni bir safhaya geçmiştir.
Kısacası, surda açılan gedik büyümektedir. Ve artık hiçbir rüzgâr, bu fikir yürüyüşünün önünde duramayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Hüseyin Baş geleceğe yürüyor / 12.12.2025
- Atatürk’ten Haydar Baş’a, Haydar Baş’tan Hüseyin Baş’a uzanan vizyon / 11.12.2025
- BTP ‘İstikbal Biziz’ dedi şimdi söz milletindir / 10.12.2025
- Namaz: Gözün nuru, hayatın dirilişi / 09.12.2025
- ‘Enflasyon düştü’ yalanına yapay zeka bile inanmıyor / 08.12.2025
- 'İstikbal biziz, biz geleceğiz' / 07.12.2025
- Atatürk’ün izinde bir kongre hikâyesi / 06.12.2025
- Ehl-i Beyt’in adanmışlığı ve infakı hakkında eşsiz bir örnek / 05.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş ve Dinlerarası Diyalog karşıtı mücadelesi / 04.12.2025
- Açılım ve Dinlerarası Diyalog süreci yeniden hortlatılıyor / 03.12.2025
- Atatürk’ten Haydar Baş’a, Haydar Baş’tan Hüseyin Baş’a uzanan vizyon / 11.12.2025
- BTP ‘İstikbal Biziz’ dedi şimdi söz milletindir / 10.12.2025
- Namaz: Gözün nuru, hayatın dirilişi / 09.12.2025
- ‘Enflasyon düştü’ yalanına yapay zeka bile inanmıyor / 08.12.2025
- 'İstikbal biziz, biz geleceğiz' / 07.12.2025
- Atatürk’ün izinde bir kongre hikâyesi / 06.12.2025
- Ehl-i Beyt’in adanmışlığı ve infakı hakkında eşsiz bir örnek / 05.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş ve Dinlerarası Diyalog karşıtı mücadelesi / 04.12.2025
- Açılım ve Dinlerarası Diyalog süreci yeniden hortlatılıyor / 03.12.2025


















































































