"Yöneticiler içine düştükleri her işte ve başlarına gelen her durumda kendilerinin halktan biri, başkasının da lider olduğunu düşünmelidirler! Kendileri için razı olmadıkları şeylere, başkaları için de razı olmamalıdırlar! Kendileri için razı olmadıkları şeyleri, onlar için hoş görseler, halkına ihanet etmiş ve emri altındakileri aldatmış olurlar.
İmam Ali (a.s.) halkın yöneticiye dinde kardeş ve yaratılışta eş olduğunu vurgulayarak, yöneticilerin Müslüman olmayanlara da rahmet, sevgi ve lütuf ile muamele etmeleri gerektiğini belirtmişlerdir. Yönetici halkı içerisinde kimlik ve inanç ayrımı yapmadan hukuk, kanun ve tüm kavramlar karşısında eşit muamele yaparsa toplum emniyet ve huzur içerisinde yaşar aksi olursa toplum içerisinden isyan bayrakları açılır.
İmam Ali yine şöyle buyurmuştur:
"Allah'a karşı savaş açmaya kalkışma; çünkü onun cezalandırılmasından kurtulman mümkün olamadığı gibi; seni bağışlayıp rahmetiyle muamele etmesinden de müstağni değilsin."
Allah'a karşı savaş açmanın farklı şekilleri vardır. Yöneticilerin ibadet hanelere, dinin anlatılmasına, öğretilmesine, öğrenilmesine, yaşanmasına karşı tutum sergilemeleri, Allah'ın dininin emirlerini yasaklamaları ve Allah'a muğayir şeytani kavramları yasal hale getirmeleri Allah'a karşı savaş açmak sayılır. Bireysel anlamda Allah'a karşı savaş açan insanın zararı fazla olmaz. Ama Yöneticiler Allah'a savaş açtıkları takdirde, yöneticilerin bu tutumları toplumu yozlaşmaya doğru götürür ve zamanla toplum dinsiz bir hal alır.
İmam Ali yine şöyle buyurmuştur:
"Allah'a karşı insaflı ol; halka, ailenin seçkinlerine, kendilerine özel ilgi duyduğun emrindeki kimselere karşı insaflı davran. Böyle yapmazsan, ancak zulmetmiş olursun. Allah'ın kullarına zulmeden kimseye kulların yanı sıra Allah da düşman olur. Allah kendisine düşmanlık edenin delilini batıl kılar, zulümden vazgeçerek tövbe edinceye kadar onunla savaşır."
İmam Ali (a.s.) yöneticinin hem Allah'a ve hem de halka karşı insaflı olması gerekliliğini vurgulamıştır. İnsanın ister Allah'a ve ister halka karşı yapmış olduğu insafsızlıkların sebebi ya kendisidir yahut sevdikleri ve bağımlı olduklarıdır. İnsan kendi veya sevdiklerinin çıkar ve menfaati için başkalarına insafsızlık yapar. Bu sebepten dolayı yöneticiler bu konuya çok dikkat etmelidirler. Yöneticiler kendi çıkarları veya sevdiklerinin çıkarları için Allah'a ve halka insafsızlık yapmaktan uzak durmalıdırlar. Allah'a karşı insaftan maksat Allah'ın emrine ve nehyine riayet etmektir. Allah'ın emir ve yasaklarına riayet eden Allah'a karşı insaflı olmuştur demektir. Ancak yönetici kendisi veya sevdikleri için Allah'ın emir ve yasaklarını ihlal ederse Allah'a karşı insafsızlık etmiş olur.
İmam Ali yine şöyle buyurmuştur:
"Senin için işlerin en sevimlisi hakta orta yolda olan, adalette en genel bulunan ve halkın hoşnutluğunu en çok toplayan iş olmalıdır. Çünkü genelin öfkesi özelin rızayetini faydasız kılar; oysa genelin hoşnutluğuyla özelin öfkesi örtülüp giderilir. Zira bu yakınlar hâkime bollukta en ağır gelen, darlıkta en az yardım eden, haklarında insafla hükmedilmesini hoş görmeyen, isteklerinde inada direnen, verildiğinde az şükreden, verilmediğinde özrü zor kabul eden, zamanın güçlüklerine karşı en az direnç gösteren kimselerdir. Dinin direği olan, İslam cemaatini oluşturan, düşmanlara karşı duran, ümmetin çoğunluğu olan halkı daha çok sevmeli ve onlara daha fazla meyletmelisin."
Yöneticinin idare ettiği halk iki sınıftır;
1- Azınlık olan özel zümre.
2- Toplumun çoğunluğunu teşkil eden avam zümresi.
70 milyonluk bir toplumda bir milyon özel zümre olduğunu düşünelim. Bu özel zümrenin kimisi ekonomik açıdan özel konumdadır, kimisi kanaat önderi olma bakımından özeldir, kimisi aydın, kimisi sanatçı, kimisi gazeteci, kimisi unvan sahibi, kimisi rektör, kimisi profesör, kimisi siyaset adamı, kimisi askeri rütbe sahibi, kimisi hâkim, savcı vb açılardan özel konumdadırlar. Geri kalan 69 milyon ise avam halk tabakasıdır.
Yönetici yönetim şeklinde ve tarzında halkın avam sınıfını düşünerek, onlara göre yönetimini sergilemeli, özel sınıf onun yönetim şekline hoşnutsuzluk sergileseler bile, o avam halkın rızasını düşünerek hareket etmelidir. Günümüz hükümetleri ve siyaset adamları siyasetlerini ve yönetimlerini özel tabakayı hoşnut etme doğrultusunda icra ederler ve özel tabakada halkı bu tür siyasetçilerin ve idarecilerin havuzuna su taşımaları için yönlendirirler.
Selam ve dua ile…
İmam Ali (a.s.) halkın yöneticiye dinde kardeş ve yaratılışta eş olduğunu vurgulayarak, yöneticilerin Müslüman olmayanlara da rahmet, sevgi ve lütuf ile muamele etmeleri gerektiğini belirtmişlerdir. Yönetici halkı içerisinde kimlik ve inanç ayrımı yapmadan hukuk, kanun ve tüm kavramlar karşısında eşit muamele yaparsa toplum emniyet ve huzur içerisinde yaşar aksi olursa toplum içerisinden isyan bayrakları açılır.
İmam Ali yine şöyle buyurmuştur:
"Allah'a karşı savaş açmaya kalkışma; çünkü onun cezalandırılmasından kurtulman mümkün olamadığı gibi; seni bağışlayıp rahmetiyle muamele etmesinden de müstağni değilsin."
Allah'a karşı savaş açmanın farklı şekilleri vardır. Yöneticilerin ibadet hanelere, dinin anlatılmasına, öğretilmesine, öğrenilmesine, yaşanmasına karşı tutum sergilemeleri, Allah'ın dininin emirlerini yasaklamaları ve Allah'a muğayir şeytani kavramları yasal hale getirmeleri Allah'a karşı savaş açmak sayılır. Bireysel anlamda Allah'a karşı savaş açan insanın zararı fazla olmaz. Ama Yöneticiler Allah'a savaş açtıkları takdirde, yöneticilerin bu tutumları toplumu yozlaşmaya doğru götürür ve zamanla toplum dinsiz bir hal alır.
İmam Ali yine şöyle buyurmuştur:
"Allah'a karşı insaflı ol; halka, ailenin seçkinlerine, kendilerine özel ilgi duyduğun emrindeki kimselere karşı insaflı davran. Böyle yapmazsan, ancak zulmetmiş olursun. Allah'ın kullarına zulmeden kimseye kulların yanı sıra Allah da düşman olur. Allah kendisine düşmanlık edenin delilini batıl kılar, zulümden vazgeçerek tövbe edinceye kadar onunla savaşır."
İmam Ali (a.s.) yöneticinin hem Allah'a ve hem de halka karşı insaflı olması gerekliliğini vurgulamıştır. İnsanın ister Allah'a ve ister halka karşı yapmış olduğu insafsızlıkların sebebi ya kendisidir yahut sevdikleri ve bağımlı olduklarıdır. İnsan kendi veya sevdiklerinin çıkar ve menfaati için başkalarına insafsızlık yapar. Bu sebepten dolayı yöneticiler bu konuya çok dikkat etmelidirler. Yöneticiler kendi çıkarları veya sevdiklerinin çıkarları için Allah'a ve halka insafsızlık yapmaktan uzak durmalıdırlar. Allah'a karşı insaftan maksat Allah'ın emrine ve nehyine riayet etmektir. Allah'ın emir ve yasaklarına riayet eden Allah'a karşı insaflı olmuştur demektir. Ancak yönetici kendisi veya sevdikleri için Allah'ın emir ve yasaklarını ihlal ederse Allah'a karşı insafsızlık etmiş olur.
İmam Ali yine şöyle buyurmuştur:
"Senin için işlerin en sevimlisi hakta orta yolda olan, adalette en genel bulunan ve halkın hoşnutluğunu en çok toplayan iş olmalıdır. Çünkü genelin öfkesi özelin rızayetini faydasız kılar; oysa genelin hoşnutluğuyla özelin öfkesi örtülüp giderilir. Zira bu yakınlar hâkime bollukta en ağır gelen, darlıkta en az yardım eden, haklarında insafla hükmedilmesini hoş görmeyen, isteklerinde inada direnen, verildiğinde az şükreden, verilmediğinde özrü zor kabul eden, zamanın güçlüklerine karşı en az direnç gösteren kimselerdir. Dinin direği olan, İslam cemaatini oluşturan, düşmanlara karşı duran, ümmetin çoğunluğu olan halkı daha çok sevmeli ve onlara daha fazla meyletmelisin."
Yöneticinin idare ettiği halk iki sınıftır;
1- Azınlık olan özel zümre.
2- Toplumun çoğunluğunu teşkil eden avam zümresi.
70 milyonluk bir toplumda bir milyon özel zümre olduğunu düşünelim. Bu özel zümrenin kimisi ekonomik açıdan özel konumdadır, kimisi kanaat önderi olma bakımından özeldir, kimisi aydın, kimisi sanatçı, kimisi gazeteci, kimisi unvan sahibi, kimisi rektör, kimisi profesör, kimisi siyaset adamı, kimisi askeri rütbe sahibi, kimisi hâkim, savcı vb açılardan özel konumdadırlar. Geri kalan 69 milyon ise avam halk tabakasıdır.
Yönetici yönetim şeklinde ve tarzında halkın avam sınıfını düşünerek, onlara göre yönetimini sergilemeli, özel sınıf onun yönetim şekline hoşnutsuzluk sergileseler bile, o avam halkın rızasını düşünerek hareket etmelidir. Günümüz hükümetleri ve siyaset adamları siyasetlerini ve yönetimlerini özel tabakayı hoşnut etme doğrultusunda icra ederler ve özel tabakada halkı bu tür siyasetçilerin ve idarecilerin havuzuna su taşımaları için yönlendirirler.
Selam ve dua ile…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
















































































