Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın 'İmam Hasan' eserinde şu bilgiler vardır:
"İmam Hasan, Muaviye'ye karşı babasının yolunu izliyordu. Sağlığında İmam Ali oğluna özel bir ilgi ve alaka göstermiş, yakından ilgilenmişti. İbn-i Kesir bu durumu şöyle yazıyor: "Babasının ona (yani Hz. Hasan'a) özel bir ilgisi vardı ve ona çok değer veriyor, onu yüceltiyordu." (İbn-i Kesir, c.8, s.36, 37).
Hz. Hasan'ın Muaviye'yle mücadele tarzı babasınınkinin aynısı idi. Hz. Ali'nin savaş konusundaki en önemli taktiği "Hiçbir zaman birini savaş çağırma, eğer birisi seni savaşmaya çağıracak olursa da kabul et. Çünkü savaşı körükleyen mütecavizdir. Mütecavizin ise yıkılması kaçınılmazdır" prensibiydi.
Hz. Ali büyük bir gereklilik olmadıkça savaşmaktan yana değildir. Cemel, Sıffin, Nehrevan vb. Hz. Ali'nin hayatı boyunca yaptığı savaşları incelersek, elçiler göndermek suretiyle karşı tarafı defalarca barışa davet ettiğini görürüz. Hz. Ali ancak barışa giden bütün yollar kapandığında savaş başlatmıştır. Ancak, Muaviye ve etrafındakiler geçmişte Hz. Ali'ye biat etmedikleri gibi, Hz. Hasan'a da seçilmiş halife olmasına rağmen biat etmediler. Hz. Hasan'ın nasihat içerikle mektuplarının bu konuda hiçbir yararının olmadığını görüyoruz.
Muaviye'nin Hz. Ali'nin hilafeti boyunca ısrarla gündemde tuttuğu Hz. Osman'ın kanını talep etme olayının da Hz. Ali'nin şehadetiyle beraber, artık geçerliliğini kaybettiğini, gündeme getirilmez olduğu söylenmektedir.
Ali Yâsin bu konuda şöyle diyor: "… Muaviye, şimdi İmam Hasan'ın yani Osman'ın öldürüldüğü gün, evinin kapısında durarak onu savunan ve bu yolda (tarihçilerin tümünün söylediği gibi) bedeni kana boyanan kişiyle karşı karşıyaydı."
Taktaki, İmam Hasan'ın Osman'ı savunması hakkında şöyle der: "… Osman'ı savunmak için amansız bir savaş verdi. Hatta Osman'ın kendisi ona engel oluyordu. Ama o savaşa devam ediyor ve kendi canını tehlikeye atıyordu. İnsanların Osman'dan kaçtıkları, akrabalarının bile onu bırakıp kaçtığı bir sırada oluyordu bütün bunlar…" (Bu konuda daha geniş bilgi için Abdullah Aili'nin Kitab-u Eyyam'il Hüseyin adlı eserine bakılabilir).
Muaviye'nin İmam'a yazdığı bir diğer mektup da şöyledir: "… Ölümün alçak ve düşük insanların elinden olmasından kork ve bizi yumuşatmaktan ümidini kes! Bil ki benden sona hilafet senin hakkındır. Çünkü sen ona herkesten daha layıksın…" (Şerh-u Nehcü'l Belaga, İbn-i Ebi'l Hadid, c.4, s.13, 10).
Hz. Hasan hilafetinin ilk dönemlerinde, taraftarlarının sabırsızca savaşı istedikleri bir zamanda savaşı düşünmedi, barış için her türlü yolu denedi. Çünkü Hz. Hasan, babası İmam Ali gibi savaşa ancak zaruri durumlarda başvurulacak bir yol olarak bakıyordu. Ancak Muaviye ve etrafındakilerin biat etmemekte kararlı oldukları da bir gerçekti.
Bu noktada Muaviye'nin Hz. Ali'yle olan mücadelesinde de asıl niyetinin Hz. Osman'ın kanını talep etmek değil halifelik olduğunu açıkça görmek mümkündür. Zira yukarıda da ifade edildiği gibi Hz. Ali'nin vefatıyla birlikte Hz. Osman'ın öldürülmesi olayı artık dile getirilmez olmuş, Muaviye Hz. Osman'ı hayatı pahasına savunan ve Müslümanların ittifakıyla seçilmiş halife olan Hz. Hasan'a biat etmemiş, mevcut otoriteye isyan etmiştir."
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020