ABD, Avrupa ve IMF heyetleri bayram seyran dinlemedi.
Hızlı tempoda Batı başkentlerini turlayan AKP lideri Erdoğan, bayram vesilesi ile soluklanmayı düşünürken bu ülkelerin üst düzey heyetlerinin kuşatması altına alındı.
En kritik kuşatma ABD'ninki idi. ABD savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz Irak harekatında Türkiye'ye biçilen misyonu hatırlattı.
ABD'nin Türkiye'den isteklerini yansıttı. ABD'nin neler istediğini Dışişleri Bakanı'mızın açık sözlülüğü sayesinde ilk günden öğrendik.
Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, aynı zamanda hükümetin nelere "evet" dediğini de açıklamış oluyordu.
Bakan Yakış, gerektiğinde Türkiye'nin üslerini Amerikan kuvvetlerine kullandıracağını söylüyordu.
Yakış'ın açıklamaları devlette ve kamuoyunda büyük gürültü kopardı.
Dışişlerinin açıklaması "diplomatik skandal"a yol açtı.
Bakan Yakış'ın açıklamasını önce kendi bakanlığı yalanladı.
Ardından Genelkurmay 2. Başkanı "bize böyle bir bilgi verilmedi" şeklinde tepki gösterince Başbakanlık da, "böyle bir taahhüdün olmadığı" yönünde açıklama yapmaya mecbur kaldı.
Diplomasi yorumcuları Bakan'ın çıkışını acemilik olarak yorumladılar.
Bu çelişkili beyanların böyle bir süreçte, Türkiye'nin Ancak ABD savunma Bakan yardımcısı Wolfowitz'in giderayak CNN'ye yaptığı Yakış'la aynı paraleldeki açıklamalar "pazarlıkların" çoktan bittiğini gösteriyordu.
ABD'nin şahin kanadını temsil eden Bakan Yardımcısı Wolfowitz, bizim Dışişleri Bakanımız'dan da "açık" konuşuyordu.
Her bir cümlesi önemli mesajlar, üstü örtülü tehditler içeren Wolfowitz'in açıklamalarından bu pazarlıkların kimle yürütüldüğünü de öğrenmiş bulunuyorduk.
Devletin refleksi üzerine yapılan yalanlamaları yalanlayan açıklamayı da yapıyordu ABD'li yetkililer.
"Bundan sonraki planlamada nasıl hareket edeceğimiz konusunda somut bir mutabakatımız var. Bu yeni hükümetin kuruluş sürecinde şekillenmekteydi. Şurası bir gerçek: Yeni hükümet eskisiyle kıyasla hareket edebilmek konusunda daha muktedir ve Irak'ın yarattığı sorunu daha iyi görüyor. Buradaki görüşmelerimizden çok cesaretlendiğimi söyleyebilirim!."
İfadeler yeterince açık. Hükümet kurulmadan AKP'den taahhüt aldık, hatırlatmasında bulunuyor. Hükümete devletten gelebilecek freni etkisiz kılacak telkinde bulunuyor hükümete: "Bana sırtını dayarsan bu sayısal gücünle birleşirse kimse bir şey diyemez" demeye getiriyor.
Dışişleri, Genelkurmay ve Başbakanlık açıklamalarında Wolfowitz'i cesaretlendirecek taahhütte bulunduklarını ifade ettiklerine göre ABD'nin saldırganlığını cesaretlendiren kimdi?
Bu sorunun cevabını da Wolfowitz'in arkadaşı olmakla övünen ve Wolfowitz kadar AKP liderine yakın olan gazeteci Cengiz Çandar'dan öğreniyoruz.
Çandar, Yakış'ın açıklamalarının acemilik olmadığını, Wolfowitz'in açıklamaları ile teyit edildiğini söylüyor.
Ve bir önemli bilgi veriyor. Erdoğan'ın AB turuna Bayram arası verirken Washington'a uçuyor.
Yani Erdoğan, Başbakan Gül'ü AB konusunda atlattığı gibi, ABD randevusunu da erkenden kopararak bir adım daha öne geçiyor.
Anlaşılan ABD, Erdoğan ile Gül arasındaki tatlı rekabetten azami derecede faydalanıyor.
Bu çelişkili beyanların sırrı da böylece çözülmüş oluyor.